İstanbul'un fethinin yeni bir sene-i devriyesine ulaşmanın mutluğunu yaşarken; fetih gerçeğinin lüzumunca anlaşılmadığı kanısındayım. İstanbul'un fethi; tarih sayfalarına Orta Çağın sona erip Yeni Çağın başlaması olarak geçmiştir. Fakat; değişim adına, AB'li olabilme sevdasına, maalesef bu gururu layıkı ile hatırlayamaz ve yaşayamaz olduk. Yeni nesillere Fatih Sultanları, Akşemseddin'leri, Ulubatlı Hasanları, nice adsız kahramanları anlatamaz olduk. Bizans ruhlu, Haçlı kafalı dostlarımızı (!) incitmemek adına; doya doya mehterimizi çalamaz, zaferimizi coşkuyla kutlayamaz olduk.Her şeye rağmen tarih, hakikatları zamanı gelince önümüze koymaktadır. Paslı beyinler, satılık kafalar istemese de! İstanbul'un surları, sarayları, ecdat ervahı ve yadigarları, "Bizi anlayın! Biz tarihiz! Biz sizin geçmişiniziz, hem de geleceğinizin teminatıyız" dercesine haykırıyor. Tarih hafızası silinmeye çalışılan bir millet olduğumuz için, bazı gerçekleri bizden başka herkes gayet iyi anlamaktadır. İstanbul'un kuruluşu çok eski çağlara kadar dayanıp, Yedi Tepe üzerine kurulmuştur. Fetih öncesi farklı isimlerle anılmasına rağmen, Fetihle beraber İslambol diye adlandırılmış , zamanla İstanbul olmuştur.Şehir Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği yerde kurulduğu, doğal güzellikler bakımından yaşanabilir güzel bir yerleşim merkezi olduğu için, dünyanın gözü hep üzerinde olmuştur. "İstanbul'a hakim olan dünyaya hakim olur" sözü boşuna söylenmiş bir söz değildir. Kuruluşundan itibaren 22 defa kuşatılmasına rağmen fetih; Sultan Fatih'e nasip olmuştur.Fetih ruhunun kamçılanmasında ilahi maksatlar büyük rol almıştır. Allah Resulü(s.a.v.) "İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden emir ne güzel emir, onu fetheden asker ne güzel askerdir." buyurarak; gelecekle alakalı bir müjde vermiştir. Bu müjde ki: Eba Eyyub el-Ensari Hazretleri başta olmak üzere, sahabeden, ecdattan bir çok kumandan ve askeri ta nerelerden İstanbul kapılarına kadar getirmiştir.İstanbul, karadan denize indirilen gemilerle ve karadan atılan toplarla, tekerlekli kulelerle, aşırtmalı güllelerle, 53 gün süren bir savaş neticesinde nihayet fethedilmiştir.Fetih; dünya savaş kayıtlarına sadece bir mühendislik harikası olarak değil, insanlık açısından da önemli bir yer teşkil ederek geçmiştir. Çıkarılan fermanlarla kadınlara, çocuklara, yaşlılara, din adamlarına, mabetlere kesinlikle karışılmamıştır. Onun içindir ki: Halk, "İstanbul'da Kardinal külahı görmektense, Türk sarığı görmeye razıyız" demiştir. İşte fetih ile işgal arasındaki en önemli fark budur. Türk milleti her gittiği yere: medeniyet, insanlık, merhamet, adalet götürmüştür. Fethedilen yerlerin halkı direnmeden tabi olmuş; dinini, dilini, örfünü çok kısa sürede kendi arzusu ile kabullenmiştir. Yakın tarihimizde ABD ve müttefiklerinin Irak'a güya demokrasi ve insan hakkı getirdikleri iddiasına bir bakalım: Kullanılan kimyasal ve nükleer silahlarla katledilen çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç, namusuna tecavüz edilen kız evlatların yarınlardan umutları yok edilmiştir. Mabetler kışlaya çevrilmiş; içinde ibadet eden masum insanlar katledilmiş. Esirler utanç verici işkencelere reva görülmüştür. Bunun adı işgaldir.5000 yıllık şanlı Türk tarihinde böyle bir olaya rastlamak mümkün değildir. Çünkü bu millet gittiği her yere Fetih mantığı ile gitmiştir. Fetih: Hakkı batılın tahakkümünden kurtarmanın, haksızlığı, zulmü durdurmanın, faydalı şeyleri elde etmek için yolları açmanın adıdır. İstanbul'un fethini anlayınca insanlığın bu millete ne kadar muhtaç olduğunu da anlamış olacağız. İşte onun için insanlığın kanını emerek beslenen Batı, bu milletin tarihinden, kültüründen, eski gücüne kavuşmasından korkuyor 'emecek kan kalmaz' diye!.. Aziz milletimiz ve devletimiz üzerinde oynanan bütün oyunların sebebi işte budur!.. Fetih ruhunu kavramak adına; asil milletimin Şehitlerinin,Fatihlerinin, Erlerinin, Erenlerinin ruhu şad olsun!...
ugurkepekci@hotmail.com SA?DUYU / Uğur KEPEKÇİ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012