İsrail'in Lübnan ile deniz sınırı anlaşmazlığı var. KKTC'nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile anlaşmazlıkları bulunuyor. Katar doğalgazına geçiş izni vermeyen ve Doğu Akdeniz'de kıyısı olan Suriye'de savaş bütün hızıyla sürüyor. ABD ve AB, İsrail'in destekçisi olarak bölgede bulunuyor. Rusya, Suriye'ye yerleşmiş durumda. 40 kilometrelik kıyı şeridine sahip Gazze'nin bile varsıllıkta payı var. İsrail, Gazze ambargosunu bu nedenle kaldırmıyor, Filistinlileri toplu göçe zorluyor. Bölge ülkeleri arasındaki siyasi ve ideolojik farklılıklar, istikrar sağlayacak kalıcı MEB anlaşmalarını engelliyor.(11)
AKP sözcülerinin, isteklerin yerine getirildiğini söyleyerek başarıymış gibi gösterdikleri İsrail uzlaşması, kurtlar sofrasında gerilim ve çatışmaların olanca hızıyla sürdüğü bir ortamda yapıldı. Bu uzlaşmanın yapılacağı, Mavi Marmara'ya saldırıldığı günden beri belliydi. Ekonomik ilişkiler kesilmemiş; özür, para talebi, Gazze ambargosu gibi göstermelik istemlerle halk kandırılmıştı. AKP'nin; ABD'nin, bağlı olarak İsrail'in politikalarına aykırı davranması mümkün değildir. Anlaşma için, İsrail'in, doğalgazı bulması beklenmiş, bulunan gazın pazarlanması aşamasına gelindiğinde anlaşma yapılmıştır. Uzlaşmanın zamanlamasını bu aşama belirlemiştir. Bu anlaşma, Türkiye'nin bir dış politika atılımı değildir.
Rusya ve özür
Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'le uzlaştığı gün, Putin'e gönderdiği mektubu açıkladı. Mektupta öz olarak şunları söylüyordu: "Bir kez daha üzüntümü ve derin başsağlığı dileklerimi, ölen pilotun ailesine iletmek istiyorum ve özür diliyorum".(12)
Bu açıklama da her zaman yaptığı gibi bir geri dönüş ya da söylediğinin tersini yapma uygulamasıydı. Rus uçağı Su-24'ün düşürüldüğü 24 Kasım 2015'ten beri, Rusya'ya seslenerek "Sizin orada ne işiniz var?", "Aynı ihlal yine yapılsa Türkiye yine aynı karşılığı vermek zorundadır"(13), "Rusya'dan özür dilemeyeceğiz. Hava sahamızı ihlal edenler bizden özür dilemeli" biçiminde açıklamalar yapmıştı.(14)
Bu kadar sözden sonra yapılan ani dönüş yani Rusya'dan özür dilemek, Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet olarak saygınlığını törpülemekten başka bir işe yaramamıştır/yaramayacaktır. Birkaç turist için yapılan özür, ulusal onuru zedelemiştir. Rusya Başbakanı Medvedev'in, yapacaklarını göreceğiz anlamına gelen; "Normalleşme bir günde olmaz, yaptırımlar kademeli olarak kalkacaktır"(15) sözleri bunun kanıtıdır. AKP, Türkiye'yi çok sevdiği Osmanlı'nın son dönemine gerçekten geri götürmektedir. Türkiye, aynı onun gibi; yaptırım gücü olmayan ciddiye alınmayan ve dağılması beklenen bir ülke durumuna gelmiştir.
Türkiye bugün, yönetimde bulunanların niteliği nedeniyle, Ortadoğu'daki olayların edilgen izleyicisi durumdadır. Haklarını koruyup geliştirmek bir yana, kazanılmış haklarını bile koruyamamaktadır. Kendini, ABD ve AB'ye olduğu kadar, özellikle enerji alanında Rusya'ya da bağlamıştır. Rusya'ya bağımlıdır ancak Batı'nın istediği biçim ve doğrultuda hareket etmektedir. Rusya'yla ilişkilerini bozmuştur ama Batı'dan ulusal yarar taşıyan en küçük bir ödün bile almamıştır.
ABD, 2050'ye dek Ortadoğu'dan vazgeçmeyeceğini BOP ile açıklamış; AB'yi, İsrail'i, Türkiye'yi, kimi küçük Arap ülkelerini ve Kürtleri yanına alarak Ortadoğu'ya yerleşmiştir. Buna karşın Rusya; İran, Suriye, Lübnan ve dolaylı olarak Çin'le birlikte hareket etmektedir. ABD'nin hedefi; petrolü denetlemek, Katar ve İsrail doğalgazını Avrupa'ya ulaştırmak ve bu stratejik bölgenin denetimini elinde tutmaktır. Bunun için, Büyük Kürdistan Devleti'ni kuracak, bu devleti İsrail'le birlikte bölgenin iki güçlü devletinden biri yapacaktır.
Rusya ise, bu plana karşı çıkarak; bölgeye yerleşmek, Katar doğalgazını önlemek ve dinci terörü Kafkasya'dan uzak tutmak istemektedir. Suriye'de savaşa katılmasının nedeni budur. Doğalgaz üretiminde dünyanın bir numarasıdır ve Avrupa'nın kullandığı gazda tekel oluşturmuş durumdadır. Kurduğu tekelin, Katar ya da İsrail gazıyla kırılmaması için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Türkiye, kişiliksiz dış politikasıyla, büyük kapışmaya hazırlanan bu iki bloğun öncüleriyle yakınlaşmaya çalışmış, bu tutumuyla kendisini üçüncü sınıf bir ülke haline getirmiştir.
Örgütsüz ve bilinçsiz (cahil) kılınmış halk; gerçekleri gizleyen ve yalana dayanan sözlerle belki kandırılabilir ancak dış politikada bu tutum işe yaramaz. Sizden daha akıllı ve cesur olanlar başınıza çöreklenip elinizdekileri alır götürür. Bunun acısını da halk çeker. (Bitti)
DİPNOTLAR:
11 "Mesele Mısır ve Suriye Değil; Doğu Akdeniz" Dr.Nejat Tarakçı www.pau.edu.tr
12 "Erdoğan'dan Rusya ve İsrail Açıklaması" www.bbc.com
13 "Erdoğan Rus Jetini Düşüren Pilotu Suçladı" www.yenicaggazetesi.com.tr
14 "Cumhurbaşkanı Erdoğan: Rusya'dan Özür Dilenmeyecek" www.hurriyet.com.tr
15 "Normalleşme Kademeli Olacak" Hürriyet, 01 Temmuz 2016
AKP sözcülerinin, isteklerin yerine getirildiğini söyleyerek başarıymış gibi gösterdikleri İsrail uzlaşması, kurtlar sofrasında gerilim ve çatışmaların olanca hızıyla sürdüğü bir ortamda yapıldı. Bu uzlaşmanın yapılacağı, Mavi Marmara'ya saldırıldığı günden beri belliydi. Ekonomik ilişkiler kesilmemiş; özür, para talebi, Gazze ambargosu gibi göstermelik istemlerle halk kandırılmıştı. AKP'nin; ABD'nin, bağlı olarak İsrail'in politikalarına aykırı davranması mümkün değildir. Anlaşma için, İsrail'in, doğalgazı bulması beklenmiş, bulunan gazın pazarlanması aşamasına gelindiğinde anlaşma yapılmıştır. Uzlaşmanın zamanlamasını bu aşama belirlemiştir. Bu anlaşma, Türkiye'nin bir dış politika atılımı değildir.
Rusya ve özür
Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'le uzlaştığı gün, Putin'e gönderdiği mektubu açıkladı. Mektupta öz olarak şunları söylüyordu: "Bir kez daha üzüntümü ve derin başsağlığı dileklerimi, ölen pilotun ailesine iletmek istiyorum ve özür diliyorum".(12)
Bu açıklama da her zaman yaptığı gibi bir geri dönüş ya da söylediğinin tersini yapma uygulamasıydı. Rus uçağı Su-24'ün düşürüldüğü 24 Kasım 2015'ten beri, Rusya'ya seslenerek "Sizin orada ne işiniz var?", "Aynı ihlal yine yapılsa Türkiye yine aynı karşılığı vermek zorundadır"(13), "Rusya'dan özür dilemeyeceğiz. Hava sahamızı ihlal edenler bizden özür dilemeli" biçiminde açıklamalar yapmıştı.(14)
Bu kadar sözden sonra yapılan ani dönüş yani Rusya'dan özür dilemek, Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet olarak saygınlığını törpülemekten başka bir işe yaramamıştır/yaramayacaktır. Birkaç turist için yapılan özür, ulusal onuru zedelemiştir. Rusya Başbakanı Medvedev'in, yapacaklarını göreceğiz anlamına gelen; "Normalleşme bir günde olmaz, yaptırımlar kademeli olarak kalkacaktır"(15) sözleri bunun kanıtıdır. AKP, Türkiye'yi çok sevdiği Osmanlı'nın son dönemine gerçekten geri götürmektedir. Türkiye, aynı onun gibi; yaptırım gücü olmayan ciddiye alınmayan ve dağılması beklenen bir ülke durumuna gelmiştir.
Türkiye bugün, yönetimde bulunanların niteliği nedeniyle, Ortadoğu'daki olayların edilgen izleyicisi durumdadır. Haklarını koruyup geliştirmek bir yana, kazanılmış haklarını bile koruyamamaktadır. Kendini, ABD ve AB'ye olduğu kadar, özellikle enerji alanında Rusya'ya da bağlamıştır. Rusya'ya bağımlıdır ancak Batı'nın istediği biçim ve doğrultuda hareket etmektedir. Rusya'yla ilişkilerini bozmuştur ama Batı'dan ulusal yarar taşıyan en küçük bir ödün bile almamıştır.
ABD, 2050'ye dek Ortadoğu'dan vazgeçmeyeceğini BOP ile açıklamış; AB'yi, İsrail'i, Türkiye'yi, kimi küçük Arap ülkelerini ve Kürtleri yanına alarak Ortadoğu'ya yerleşmiştir. Buna karşın Rusya; İran, Suriye, Lübnan ve dolaylı olarak Çin'le birlikte hareket etmektedir. ABD'nin hedefi; petrolü denetlemek, Katar ve İsrail doğalgazını Avrupa'ya ulaştırmak ve bu stratejik bölgenin denetimini elinde tutmaktır. Bunun için, Büyük Kürdistan Devleti'ni kuracak, bu devleti İsrail'le birlikte bölgenin iki güçlü devletinden biri yapacaktır.
Rusya ise, bu plana karşı çıkarak; bölgeye yerleşmek, Katar doğalgazını önlemek ve dinci terörü Kafkasya'dan uzak tutmak istemektedir. Suriye'de savaşa katılmasının nedeni budur. Doğalgaz üretiminde dünyanın bir numarasıdır ve Avrupa'nın kullandığı gazda tekel oluşturmuş durumdadır. Kurduğu tekelin, Katar ya da İsrail gazıyla kırılmaması için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Türkiye, kişiliksiz dış politikasıyla, büyük kapışmaya hazırlanan bu iki bloğun öncüleriyle yakınlaşmaya çalışmış, bu tutumuyla kendisini üçüncü sınıf bir ülke haline getirmiştir.
Örgütsüz ve bilinçsiz (cahil) kılınmış halk; gerçekleri gizleyen ve yalana dayanan sözlerle belki kandırılabilir ancak dış politikada bu tutum işe yaramaz. Sizden daha akıllı ve cesur olanlar başınıza çöreklenip elinizdekileri alır götürür. Bunun acısını da halk çeker. (Bitti)
DİPNOTLAR:
11 "Mesele Mısır ve Suriye Değil; Doğu Akdeniz" Dr.Nejat Tarakçı www.pau.edu.tr
12 "Erdoğan'dan Rusya ve İsrail Açıklaması" www.bbc.com
13 "Erdoğan Rus Jetini Düşüren Pilotu Suçladı" www.yenicaggazetesi.com.tr
14 "Cumhurbaşkanı Erdoğan: Rusya'dan Özür Dilenmeyecek" www.hurriyet.com.tr
15 "Normalleşme Kademeli Olacak" Hürriyet, 01 Temmuz 2016
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Metin Aydoğan / diğer yazıları
- Türkiye'nin esrarengiz altın 'ticareti' / 17.01.2018
- Yol köprü ve tünel cezaları (ll) / 07.01.2018
- Yol köprü ve tünel cezaları (l) / 06.01.2018
- Utanç belgeleri / 01.01.2018
- Devletin şirketleşmesi: Varlık Fonu (ll) / 26.12.2017
- Devletin şirketleşmesi: Varlık Fonu (l) / 25.12.2017
- Türk tütünü ve uluslararası sigara tekelleri / 19.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (lV) / 14.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (lll) / 13.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (ll) / 12.12.2017
- Yol köprü ve tünel cezaları (ll) / 07.01.2018
- Yol köprü ve tünel cezaları (l) / 06.01.2018
- Utanç belgeleri / 01.01.2018
- Devletin şirketleşmesi: Varlık Fonu (ll) / 26.12.2017
- Devletin şirketleşmesi: Varlık Fonu (l) / 25.12.2017
- Türk tütünü ve uluslararası sigara tekelleri / 19.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (lV) / 14.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (lll) / 13.12.2017
- Türkiye'de neden hain çok (ll) / 12.12.2017