Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, Din Tahripçilerine Kur'an-ı Kerim'in Cevabı eserinde İslam'a itirazların tarihi seyrini bu kadar açık ve belgelerle, kaynaklarla araştırıp, fikir süzgecinden geçirerek şahsına münhasır bir ifade tarzıyla ortaya koymuştur.
Vakit kaybetmeden hemen konumuza dönelim. Umuyorum ki, konunun seyri siz değerli okurlarımı heyecana ve meraka sevk etmiştir:
Peygamberin görevi tebliğdi. Onun tebliği karşısında ilk itiraz müşriklerden geldi. Kureyş müşrikleri tebliğin önüne geçmek için her yola başvurdular: Türlü hileler düşünüp, tuzaklar kurdular. Yalan ve iftiralar uydurdular. O'na büyücülük, kâhinlik, delilik, şairlik gibi tutarsız sıfatlar isnat ettiler. Çok gariptir ki, bu itirazlar değişik bir şekilde bugün de tekrar etmektedir.
Müşriklerin Tevhide İtirazları:
Müşrikler esasen Allah'a inanıyorlar, ama O'na ortaklar koşuyorlardı. Onlar Ahirete de inanmazlardı. Kur'an'ın ifadesine göre onlara; "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorulacak olsa "Allah!" derler. Yani "Allah'ın varlığını kabul ettiklerini açıklarlar (Lokman/25).
Yine (onlara): "Dünya ve içindekiler kimindir?" diye sorulduğunda, "Allah'ındır" derler. Hatta, mülkü; her şeyi idare eden O'dur, ikrarında bile bulunurlar" (Müminûn/84).
Ancak, bu iddialara rağmen, Allah'a ortak koşmak ve ahirete inanmamak gibi sebeplerle tevhide itiraz eden müşrikler, bu itirazlarında kendilerinin bir kabahatlerinin olmadığını, cebren müşrik olduklarını ifade etmişlerdir:
"Ve şirk koşanlar dediler ki; "Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ondan başka bir şeye ibadet etmezdik. O'ndan ayrı olarak bir şeyi de haram kılmazdık…" (Nahl/35).
Müşrikler yalan iddiada bulunuyor ve de aslı esası olmayan zanna tabi oluyorlardı. Hâlbuki zan hiçbir zam an ilim ve kesin delil ifade etmez.
"Şirk koşanlar diyecekler ki: Allah dileseydi biz de babalarımız da şirk koşmazdık ve bir şeyi haram kılmazdık. Onlardan öncekiler de böyle yalanladılar ve nihayet azabımızı tattılar. De ki: Bir bilginiz var mı ki o bilgiyi bize çıkarıp (izah edesiniz); siz ancak zanna tabi oluyorsunuz. Ve siz sadece yalan söylüyorsunuz." (En'am/148).
Müşrikler bu itirazlarıyla insanın kesb ve irade gücünü inkâr etmiş oluyorlar.
Bilindiği üzere yegâne yaratıcı Allah'tır. Ancak, Allah'ın insanı kendisine gayret ve irade gücü verildiği için mesul tutmaktadır. Kul iradesiyle gayret eder, Allah (c.c) da yaratır.
Allah'ın tekvînî ve teşrii olmak üzere iki çeşit iradesi vardır.
Tekvînî iradenin taalluk ettiği her şey cebren vuku bulur.
Teşrii iradede ise Cenab-ı Hakk'ın rızası esastır. Bu iradede kulun iradesi ve tercihi önemlidir.
Kul, dilerse hayrı da şerri de tercih edebilir, Allah da onu yaratır ve kul sorumlu olur. Kur'ân-ı Kerim, bu manayı şöyle vurgular:
"Gecenin ve gündüzün değişmesinde ve Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde ittika eden kimseler için ayetler (Allah'ın varlığına deliller) vardır." (Yunus/6).
(Prof. Dr. Haydar Baş, Din Tahripçilerine Kur'an-ı Kerim'in Cevabı, 1998, sayfa 55-56)
(Devam edecek…)
- Hüseyin Baş soruyor ‘Türkiye Suriye'de ne kazandı?’ / 25.12.2024
- Suriye’de kim kazandı? / 24.12.2024
- Çukurova Hüseyin Baş’ı bağrına bastı / 18.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024