Irak'ta insanları aç susuz bırakan, hastanelerin elektriklerini keserek hastaların ölümüne neden olan, camilere sığınanları başından vurarak kin kusan, sokak aralarından evlerine kaçan kız çocuklarını gözünü kırpmadan yere yığan Amerikan işgal gücü, bölgede yeni ve farklı silahlar da kullanıyor.
Misket ve napalm bombalarının yanısıra kimyasal silah kullanmaktan bile çekinmeyen Amerikan işgal gücünün Irak'ta öldürdüğü sivil sayısı yüzbini çoktan aştı.
Eriyen işgal askeri ise resmi rakamlara pek yansıtılmıyor.
Askeri kaynakların verdiği rakamlar çoğu kez bir önceki aydan daha düşük gösteriliyor.
Hastanelere yığılan Amerikan işgal gücü askerinin sayısında son haftalarda büyük artış kaydedildi.
Hastane yetkilileri hergün beşer onar gelen askerlerin ölü olarak getirildiklerini söylüyorlar.
İşgale güç yetirmekte zorlanan işgalciler yine yedek askerlere sarılacaklar.
Alt gelir grubu ailelerinin çömez çocukları, işgal bölgesine gelecek ve burada can verecekler. Aldıkları eğitim yetersiz olan , hatta zeka seviyeleri çok düşük olduğu açıklanan bu askerlerin bölgede uygulayacakları vahşeti gözardı etmemek lazım.
Kendi askerinin psikolojisini ölçmekte yetersiz kalan işgalci zihniyet Irak halkının psikolojisine çok uzak.
Irak'ta devam eden sıcak çatışmalarda soğuk sahneler de yaşanıyor.
Iraklı kadınlar ve kızlar sokaklarda tacize uğruyorlar, evlerine girilen ailelere kendi evlerinde işkenceler yapılıyor.
Ne dini hassasiyet ne sosyal denge...hiçbir kurala tabi olunmuyor.
Conileri işgal öncesi ve sonrası hukuki açıdan garanti altına almaya çalışan ve bunu yaklaşık 82 kadar ülkeye benimseten Amerikan işgal yönetimi etki alanını yaymaya çalışıyor.
Uluslararası insani yargı bağlamında belli bir hukuki yaptırıma uğramayacağının garantisi ve morali ile hareket eden coniler de aynı düşünceyle işkencelerine aralıksız devam etmekteler.
Irak'ın altyapısını düzeltmesi beklenen ülkelerin esamesi okunmuyor.
Bir taraftan seçimlere hazırlanan kuzey bölgelerdeki dini yapılara saldırılar sürdürülürken bir taraftan da seçim kütüklerinde hileler yapılıyor.
Yıl sonunda yapılması planlanan genel seçimler için halkın sandığa yönelmesi adına faaliyetler devam ederken Şiiler ile Sünniler arasındaki gerilime de kapı aralanıyor.
Arap ve Kürtler arasındaki soğuk ilişkiler ise ısıtılarak gündem ediliyor.
Irak'ın kuzeyindeki Sünni bölgeleri Şii ağırlığın tekeline kaydırıp, Kürt etkisinde tutmaya çalışan işgal gücünün bu hareketi yeni hareketlenmelere gebe.
Irak'ta seçimler etkili bir çoğunlukla yapılmış olsa da ilerisi için makul bir takvim ve barış adımı beklemek mümkün değil.
Dengeler sarsılırken insanların dengesini korumak ne derece bir çözüm teşkil edecek ki..
Yüzbinlerce sivil katledilirken hangi sivil halkı sandığa taşıyacaksınız...
Irak'ta açılan pandoranın kutusu, seçim sandığı ile ikame edilmeye çalışılıyor.
Misket ve napalm bombalarının yanısıra kimyasal silah kullanmaktan bile çekinmeyen Amerikan işgal gücünün Irak'ta öldürdüğü sivil sayısı yüzbini çoktan aştı.
Eriyen işgal askeri ise resmi rakamlara pek yansıtılmıyor.
Askeri kaynakların verdiği rakamlar çoğu kez bir önceki aydan daha düşük gösteriliyor.
Hastanelere yığılan Amerikan işgal gücü askerinin sayısında son haftalarda büyük artış kaydedildi.
Hastane yetkilileri hergün beşer onar gelen askerlerin ölü olarak getirildiklerini söylüyorlar.
İşgale güç yetirmekte zorlanan işgalciler yine yedek askerlere sarılacaklar.
Alt gelir grubu ailelerinin çömez çocukları, işgal bölgesine gelecek ve burada can verecekler. Aldıkları eğitim yetersiz olan , hatta zeka seviyeleri çok düşük olduğu açıklanan bu askerlerin bölgede uygulayacakları vahşeti gözardı etmemek lazım.
Kendi askerinin psikolojisini ölçmekte yetersiz kalan işgalci zihniyet Irak halkının psikolojisine çok uzak.
Irak'ta devam eden sıcak çatışmalarda soğuk sahneler de yaşanıyor.
Iraklı kadınlar ve kızlar sokaklarda tacize uğruyorlar, evlerine girilen ailelere kendi evlerinde işkenceler yapılıyor.
Ne dini hassasiyet ne sosyal denge...hiçbir kurala tabi olunmuyor.
Conileri işgal öncesi ve sonrası hukuki açıdan garanti altına almaya çalışan ve bunu yaklaşık 82 kadar ülkeye benimseten Amerikan işgal yönetimi etki alanını yaymaya çalışıyor.
Uluslararası insani yargı bağlamında belli bir hukuki yaptırıma uğramayacağının garantisi ve morali ile hareket eden coniler de aynı düşünceyle işkencelerine aralıksız devam etmekteler.
Irak'ın altyapısını düzeltmesi beklenen ülkelerin esamesi okunmuyor.
Bir taraftan seçimlere hazırlanan kuzey bölgelerdeki dini yapılara saldırılar sürdürülürken bir taraftan da seçim kütüklerinde hileler yapılıyor.
Yıl sonunda yapılması planlanan genel seçimler için halkın sandığa yönelmesi adına faaliyetler devam ederken Şiiler ile Sünniler arasındaki gerilime de kapı aralanıyor.
Arap ve Kürtler arasındaki soğuk ilişkiler ise ısıtılarak gündem ediliyor.
Irak'ın kuzeyindeki Sünni bölgeleri Şii ağırlığın tekeline kaydırıp, Kürt etkisinde tutmaya çalışan işgal gücünün bu hareketi yeni hareketlenmelere gebe.
Irak'ta seçimler etkili bir çoğunlukla yapılmış olsa da ilerisi için makul bir takvim ve barış adımı beklemek mümkün değil.
Dengeler sarsılırken insanların dengesini korumak ne derece bir çözüm teşkil edecek ki..
Yüzbinlerce sivil katledilirken hangi sivil halkı sandığa taşıyacaksınız...
Irak'ta açılan pandoranın kutusu, seçim sandığı ile ikame edilmeye çalışılıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005