Alçaklıkta artan, nitelikte azalan bir kümeyle karşı karşıyayız.
Bozulan insanın rezil kokusunu maalesef toplumun birçok katmanında duyuyoruz.
En temel mesele olan insanın meselesine eğilmeyişimizin en büyük delili buradadır: Envai çeşit sıfatlarla dolmaya karşın insan olabilmek en temel sıfatında bir artış göremiyoruz.
Gücünü şahsî menfaatine kullanan insanları, yüksek yerlerde bulunan alçakları görmekten bıktık.
Bu özetlediğim çirkin tablonun, ülkeye yön veren çeşit çeşit makamlarda görülmesiyse hakikaten ülke olarak ne rezil günler yaşayacak olduğumuzun, görene, bir delilidir.
Belki de bugün her günden daha çok İslam'a ihtiyacımız var.
Belki de bugün her günden daha çok ahlaka ihtiyacımız var.
Bunun akademik izahı, bu meselelerin kuşatılmış anlatımı Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in birçok eserinde mevcuttur.
"İman ve İnsan" eserinde, dünyanın merkezindeki insanın ne için olması gerektiğini olması gereken metoduyla beraber, dinimiz İslam'ın yorumuyla açıklamıştır. Burada durum şahsî yorumlayışlarla izah aramak yerine, "insanı yaratan Allah, ne diyor?" sorusuna Kuran'a ve Resûl'un (a.s.) hayatına bakıp verilen samimi bir yanıttır. Zaten Ehl-i Beyt'in yaşamını yazdığı eserlerinde de bu yaklaşımların en mükemmel müşahhas karşılıkları görünmüş olacaktır.
İnsanın insan olabilmesi için Allah'ın dinine ihtiyacı var. İnsanın insanlaşabilmesi için, iki cihetinden mübarek olana yönelmesine ihtiyacı var çünkü.
İnsanın insanîleşebilmesi için İngiliz İstihbaratı'nın oluşturduğu ve hoşuna da giden suni anlayışlara değil; İslam'ın ta kendisi olan Ehl-i Beyt kapısına gelmesi zaruridir. Bunun da bugün en kuşatıcı, objektif yazılmış akademik pınarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt külliyatıdır. Pınardan akan şey, insanın bilmeden hasret çektiği esastır.
Bugün "tuz koktu" diyebileceğimiz sosyal durumumuzu iyiye tebdil eyleyebilmemizin bu yüzden yolu Prof. Dr. Haydar Baş'ın yazdığı Ehl-i Beyt külliyatıyla, İman ve İnsan eseriyle bir olmaktır. Burada sunulan mükellef sofradan yine faydalanıp faydalanmamak insanın kendisinin bileceği bir iştir çünkü yol, ne yapılırsa yapılsın, gidilmedikçe aşılmaz.
Bozulan insanın rezil kokusunu maalesef toplumun birçok katmanında duyuyoruz.
En temel mesele olan insanın meselesine eğilmeyişimizin en büyük delili buradadır: Envai çeşit sıfatlarla dolmaya karşın insan olabilmek en temel sıfatında bir artış göremiyoruz.
Gücünü şahsî menfaatine kullanan insanları, yüksek yerlerde bulunan alçakları görmekten bıktık.
Bu özetlediğim çirkin tablonun, ülkeye yön veren çeşit çeşit makamlarda görülmesiyse hakikaten ülke olarak ne rezil günler yaşayacak olduğumuzun, görene, bir delilidir.
Belki de bugün her günden daha çok İslam'a ihtiyacımız var.
Belki de bugün her günden daha çok ahlaka ihtiyacımız var.
Bunun akademik izahı, bu meselelerin kuşatılmış anlatımı Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in birçok eserinde mevcuttur.
"İman ve İnsan" eserinde, dünyanın merkezindeki insanın ne için olması gerektiğini olması gereken metoduyla beraber, dinimiz İslam'ın yorumuyla açıklamıştır. Burada durum şahsî yorumlayışlarla izah aramak yerine, "insanı yaratan Allah, ne diyor?" sorusuna Kuran'a ve Resûl'un (a.s.) hayatına bakıp verilen samimi bir yanıttır. Zaten Ehl-i Beyt'in yaşamını yazdığı eserlerinde de bu yaklaşımların en mükemmel müşahhas karşılıkları görünmüş olacaktır.
İnsanın insan olabilmesi için Allah'ın dinine ihtiyacı var. İnsanın insanlaşabilmesi için, iki cihetinden mübarek olana yönelmesine ihtiyacı var çünkü.
İnsanın insanîleşebilmesi için İngiliz İstihbaratı'nın oluşturduğu ve hoşuna da giden suni anlayışlara değil; İslam'ın ta kendisi olan Ehl-i Beyt kapısına gelmesi zaruridir. Bunun da bugün en kuşatıcı, objektif yazılmış akademik pınarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt külliyatıdır. Pınardan akan şey, insanın bilmeden hasret çektiği esastır.
Bugün "tuz koktu" diyebileceğimiz sosyal durumumuzu iyiye tebdil eyleyebilmemizin bu yüzden yolu Prof. Dr. Haydar Baş'ın yazdığı Ehl-i Beyt külliyatıyla, İman ve İnsan eseriyle bir olmaktır. Burada sunulan mükellef sofradan yine faydalanıp faydalanmamak insanın kendisinin bileceği bir iştir çünkü yol, ne yapılırsa yapılsın, gidilmedikçe aşılmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018