İnsan ilişkileri dediğimiz zaman çoğu kez insanın diğer insanlarla olan iletişimi anlaşılır. Bir de insanın kendi kendine olan bir iletişimi var ki, belki diğeri kadar dikkate değer ve onun kadar önemli.
Kendimizle olan ilişkimizin de kuralları ve bir ahlakı var. Kendinden ödün vermek, kendi kendini kandırmak, kendi kendini suçlamak, kendinden utanmak ve kendi ile gurur duymak bu ahlakın bünyesinde yer alıyor. Kendi kendimizi tanıyabilmek bizim insan olarak görevlerimizden bir tanesi. Çünkü kanımızca ruhsal hastalıkların bir kısmı kendi kendini tanıyamamak, ihtiyaçlarını belirleyememek ve kendi kendini ruhen aç bırakmaktan kaynaklanıyor. Aslında bu soruna tümden gelimci bir yaklaşımla bakarsak insan Allah'ın yarattığı bir mahluktur ve en çok O'na, O'nun yakınlığına, zikrine, fikrine ihtiyaç duyar.
İnsanın kendisini idrak etmesi ve tanımaya başlaması küçük yaşlarla başlar. İnsan kendini diğer insanlarla ilişkileri sırasında tanır ve bir kendilik bilinci oluşur. İnsan kendi yaratılış özellikleri ve çevresinden gelen uyarılarla bir kişilik yapısı geliştirir. İnsanın kendi kendini eğitmesi, toplumun genel ahlak kurallarına göre davranması ve zamanla kendine has güzel ahlak unsurlarını geliştirebilmesi normal bir gelişimin seyridir.
Can çıkar huy çıkmaz diye bir atasözü vardır ama bizce insan eğer isterse kendindeki kötü ahlak unsurlarını güzel ahlaka çevirebilir. Zaten bunu gerçekleştiremeyecek olsa peygamberler niye gelsin ki? Erenler niye uğraşsın ki? İnsanın kendi kendini eğitmesi ve geliştirebilmesi peygamberlerden ve erenlerden gelen öğretilerle olmaktadır.
Ebu Ümame (ra)'den, Resuli Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben, haklı olduğu halde bile çekişmeyi bırakan kimse için cennetin arkasında bir köşk, şaka da olsa yalan söylemekten kaçınan kimse için cennetin ortasında bir köşk ve ahlakı güzel olan kimse için de cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim."
Abdullah b. Amr (ra)'den Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurur: "Cennette dışı içinden içi de dışından görülen köşkler vardır." Bunun üzerine bir bedevi kalkarak 'Ya Rasulallah! Onlar kimler içindir?' diye sordu. Peygamber Efendimiz "Yumuşak ve tatlı konuşan, yemek yediren, oruca devam eden, insanlar uykuda iken namaz kılanlar içindir" buyurdu.
İnsanlarla iyi ve güzel geçinmemiz kendi kendimiz ile de iyi ve güzel geçinmemize bağlıdır.
Kendimizle olan ilişkimizin de kuralları ve bir ahlakı var. Kendinden ödün vermek, kendi kendini kandırmak, kendi kendini suçlamak, kendinden utanmak ve kendi ile gurur duymak bu ahlakın bünyesinde yer alıyor. Kendi kendimizi tanıyabilmek bizim insan olarak görevlerimizden bir tanesi. Çünkü kanımızca ruhsal hastalıkların bir kısmı kendi kendini tanıyamamak, ihtiyaçlarını belirleyememek ve kendi kendini ruhen aç bırakmaktan kaynaklanıyor. Aslında bu soruna tümden gelimci bir yaklaşımla bakarsak insan Allah'ın yarattığı bir mahluktur ve en çok O'na, O'nun yakınlığına, zikrine, fikrine ihtiyaç duyar.
İnsanın kendisini idrak etmesi ve tanımaya başlaması küçük yaşlarla başlar. İnsan kendini diğer insanlarla ilişkileri sırasında tanır ve bir kendilik bilinci oluşur. İnsan kendi yaratılış özellikleri ve çevresinden gelen uyarılarla bir kişilik yapısı geliştirir. İnsanın kendi kendini eğitmesi, toplumun genel ahlak kurallarına göre davranması ve zamanla kendine has güzel ahlak unsurlarını geliştirebilmesi normal bir gelişimin seyridir.
Can çıkar huy çıkmaz diye bir atasözü vardır ama bizce insan eğer isterse kendindeki kötü ahlak unsurlarını güzel ahlaka çevirebilir. Zaten bunu gerçekleştiremeyecek olsa peygamberler niye gelsin ki? Erenler niye uğraşsın ki? İnsanın kendi kendini eğitmesi ve geliştirebilmesi peygamberlerden ve erenlerden gelen öğretilerle olmaktadır.
Ebu Ümame (ra)'den, Resuli Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben, haklı olduğu halde bile çekişmeyi bırakan kimse için cennetin arkasında bir köşk, şaka da olsa yalan söylemekten kaçınan kimse için cennetin ortasında bir köşk ve ahlakı güzel olan kimse için de cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim."
Abdullah b. Amr (ra)'den Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurur: "Cennette dışı içinden içi de dışından görülen köşkler vardır." Bunun üzerine bir bedevi kalkarak 'Ya Rasulallah! Onlar kimler içindir?' diye sordu. Peygamber Efendimiz "Yumuşak ve tatlı konuşan, yemek yediren, oruca devam eden, insanlar uykuda iken namaz kılanlar içindir" buyurdu.
İnsanlarla iyi ve güzel geçinmemiz kendi kendimiz ile de iyi ve güzel geçinmemize bağlıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022