Bugün kendini Sünni alim diye pazarlayan bazı maksatlı kişiler ısrarla Şiileri din dışı gösterme gayretinde bulunuyorlar. Halbuki Şiilerin iman esaslarına baktığımızda Sünnilerin iman esaslarından farklı olmadığı görülmektedir.
Şia'nın iman esasları: Allah'ın eşi ve benzeri olmadığına, tek olduğuna inanmak (Tevhid); Allah'ın peygamberlerine inanmak (Nübüvvet); Ölüme, ölümden sonra dirilmeye, kıyamet gününe ve kıyamette insanların dünyada işledikleri amellerinden dolayı adaletle hesaba çekilmelerine inanmak (Mead); Allah Teala'nın adil olduğuna, hayrın Allah'tan, şerrin şeytandan olduğuna inanmak (Adalet); Hz. Muhammed'den (s.a.v.) sonra İmam Ali'nin (a.s.) imametine ve hilafetine inanmak, diğer on bir imama inanmak (İmamet).
Dikkat ederseniz, Ehl-i Sünnet'in iman esaslarıyla iki konuda farklılık vardır, onlar da hayır ve şer konusu ve de imamet meselesi?
Esasen hayır ve şer konusunda Sünniler ve de Şiiler aynı şeyi söylemektedir.
Şöyle ki; Şii kaynaklarında, İmam Muhammed Bakır (a.s.) Cenab-ı Hakk'ın şöyle buyurduğunu ifade eder: "Ben Allah'ım, Benden başka ilah yoktur. Hayrı ve şerri yarattım." (Usul-i Kafi, c.1, s.240)
Sünnilerin iman esasında "Hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmak" derken, aynen İmam Muhammed Bakır'ın aktardığı gibi yaratma açısından hayrı da şerri de yaratan Allah'tır denilmek istenmektedir.
Yoksa insanı kötülüğe meylettirme açısından, kişiye vesvese veren, şerri telkin eden Allah değil, şeytandır. Şeytan kişiyi kötülüğe meylettirir, kişi cüz'i iradesiyle bu kötülüğü işlemeye karar verir ve kişinin bu kararından sonra fiili yaratan Allah'tır.
İhtilaf olarak ifade edilen diğer konu ise imamet meselesidir.
Şiileri tekfir etme fitnesini her fırsatta ortaya atanlar, Peygamber (s.a.v.) efendimizin Veda Haccı dönüşü Gadir-i Hum'da İmam Ali efendimizin hilafetini, imametini, velayetini ilan ettiğini inkar ederler ya da çarpıtmaya çalışırlar.
Halbuki Prof. Dr. Haydar Baş'ın ısrarla altını çizdiği gibi, Gadir-i Hum olayı ve burada İmam Ali'nin hilafetinin ilanı inkarı mümkün olmayan bir konudur.
Ve bu olay mütevatir ve sahih hadislerle beyan edilmiştir, Ehl-i Sünnet'e göre mütevatir ve sahih hadislerin inkarı küfürdür.
Prof. Dr. Baş'ın "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" eserinde, sayfa 81'den 117'ye kadar bu kaynaklar, 222 eser, tek tek, detaylıca sayılmaktadır. Bu eserlerde birçok Sünni alim, Gadir-i Hum hadisini, bu olayın İmam Ali'nin hilafetiyle alakalı olduğunu birçok yoldan aktarmış ve mütevatirliğini kanıtlamıştır.
Gadir-i Hum'da gerçekleşen İmam Ali'nin hilafet ilanıyla alakalı 2 ayet-i kerime nazil olmuştur; bunlardan biri Maide suresi 67. ayet, diğeri Maide suresi 3. ayet.
Maide 67: "Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun ve Allah Seni insanlardan koruyacaktır."
Bu ayet, hadis ve tefsir alimleri tarafından "Tebliğ ayeti" olarak ifade edilmektedir. Maide 67. ayetin İmam Ali'nin hilafet ilanıyla alakalı olduğunu, başta Suyuti'nin ed-Dürrü'l-Mensur, İbn Ebi Hatim'in Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, Vahidi'nin Esbab-ı Nüzul, İmam Gazali'nin Sırru'l-Alemeyn eseri olmak üzere birçok temel Sünni kaynak belirtmektedir.
Maide 3: "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim."
Bu ayet de, yine alimler tarafından "İkmal ayeti" olarak ifade edilmektedir. Bu ayetin Gadir-i Hum'da, daha kalabalık dağılmadan indiğini ve "İmam Ali efendimizin hilafet ilanıyla dinin kemale ermesi" hakkında olduğunu, başta İmam Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i, Suyuti'nin tefsiri, İmam Fahri Razi'nin tefsiri, İmam Gazali'nin İhya'sı olmak üzere birçok Sünni eser aktarmaktadır.
Gadir-i Hum'da İmam Ali'nin hilafet ilanı, 124 bin sahabenin şahit olduğu tam icma olan ve tüm ümmetin şeksiz şüphesiz ittifak ettiği bir konudur. Bunu ben değil, Hüccetü'l-İslam olarak bilinen İmam Gazali demektedir.
İmam Gazali Sırru'l Alemeyn eserinde sayfa 16-18'de şöyle yazmaktadır:
"Cumhur (Müslümanların tamamına yakın çoğunluğu) Gadir-i Hum hutbesindeki hadisin metninde şeksiz şüphesiz tam icma ve ittifak ettiler. Orada Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: Ben kimin idarecisi isem, Ali de onun idarecisi ve velisidir.
(?) Dolayısıyla, icmaya ve icma ile sabit naslara aykırı olarak teviller üretmek batıldır."
Gadir-i Hum'da İmam Ali'nin hilafet, imamet ve velayet ilanı, yani Şii dünyanın iman esası olarak ifade ettiği imamet meselesi esasen yukarıda saydığımız delilleri dikkate aldığımızda Sünni dünya için de bir iman meselesidir.
Şiiler bu konuyu iman esaslarında saymaktadır; Sünniler ise, bilmeden, araştırmadan Şiileri tekfir edeceğine, bu kadar delile rağmen, hakkında ayetler, mütevatir hadisler, tam icma ve şeksiz şüphesiz ittifak varken Ehl-i Sünnet itikadında neden imamet iman şartlarında değildir diye kendilerine sormaları gerekiyor.
Unutmayalım ki, Kur'an ve Ehl-i Beyt'in Kevser Havuzu'nun başına kadar birbirinden ayrılmayacağını, bunlara sarıldığımız takdirde asla sapıklığa düşmeyeceğimizi Allah Resulü beyan etmektedir ve bu hadis 16 Sünni kaynakta geçmektedir.
Ehl-i Beyt'in Nuh'un Gemisi olduğu, ancak binenlerin kurtulacağını da yine Tirmizi, Nesai gibi Sünni kaynaklar aktarmaktadır.
Ehl-i Beyt gemisi, binilmediği takdirde helakimize neden olacaksa, o halde imamet Sünnilere göre de bir iman esasıdır.
Şia'nın iman esasları: Allah'ın eşi ve benzeri olmadığına, tek olduğuna inanmak (Tevhid); Allah'ın peygamberlerine inanmak (Nübüvvet); Ölüme, ölümden sonra dirilmeye, kıyamet gününe ve kıyamette insanların dünyada işledikleri amellerinden dolayı adaletle hesaba çekilmelerine inanmak (Mead); Allah Teala'nın adil olduğuna, hayrın Allah'tan, şerrin şeytandan olduğuna inanmak (Adalet); Hz. Muhammed'den (s.a.v.) sonra İmam Ali'nin (a.s.) imametine ve hilafetine inanmak, diğer on bir imama inanmak (İmamet).
Dikkat ederseniz, Ehl-i Sünnet'in iman esaslarıyla iki konuda farklılık vardır, onlar da hayır ve şer konusu ve de imamet meselesi?
Esasen hayır ve şer konusunda Sünniler ve de Şiiler aynı şeyi söylemektedir.
Şöyle ki; Şii kaynaklarında, İmam Muhammed Bakır (a.s.) Cenab-ı Hakk'ın şöyle buyurduğunu ifade eder: "Ben Allah'ım, Benden başka ilah yoktur. Hayrı ve şerri yarattım." (Usul-i Kafi, c.1, s.240)
Sünnilerin iman esasında "Hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmak" derken, aynen İmam Muhammed Bakır'ın aktardığı gibi yaratma açısından hayrı da şerri de yaratan Allah'tır denilmek istenmektedir.
Yoksa insanı kötülüğe meylettirme açısından, kişiye vesvese veren, şerri telkin eden Allah değil, şeytandır. Şeytan kişiyi kötülüğe meylettirir, kişi cüz'i iradesiyle bu kötülüğü işlemeye karar verir ve kişinin bu kararından sonra fiili yaratan Allah'tır.
İhtilaf olarak ifade edilen diğer konu ise imamet meselesidir.
Şiileri tekfir etme fitnesini her fırsatta ortaya atanlar, Peygamber (s.a.v.) efendimizin Veda Haccı dönüşü Gadir-i Hum'da İmam Ali efendimizin hilafetini, imametini, velayetini ilan ettiğini inkar ederler ya da çarpıtmaya çalışırlar.
Halbuki Prof. Dr. Haydar Baş'ın ısrarla altını çizdiği gibi, Gadir-i Hum olayı ve burada İmam Ali'nin hilafetinin ilanı inkarı mümkün olmayan bir konudur.
Ve bu olay mütevatir ve sahih hadislerle beyan edilmiştir, Ehl-i Sünnet'e göre mütevatir ve sahih hadislerin inkarı küfürdür.
Prof. Dr. Baş'ın "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" eserinde, sayfa 81'den 117'ye kadar bu kaynaklar, 222 eser, tek tek, detaylıca sayılmaktadır. Bu eserlerde birçok Sünni alim, Gadir-i Hum hadisini, bu olayın İmam Ali'nin hilafetiyle alakalı olduğunu birçok yoldan aktarmış ve mütevatirliğini kanıtlamıştır.
Gadir-i Hum'da gerçekleşen İmam Ali'nin hilafet ilanıyla alakalı 2 ayet-i kerime nazil olmuştur; bunlardan biri Maide suresi 67. ayet, diğeri Maide suresi 3. ayet.
Maide 67: "Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun ve Allah Seni insanlardan koruyacaktır."
Bu ayet, hadis ve tefsir alimleri tarafından "Tebliğ ayeti" olarak ifade edilmektedir. Maide 67. ayetin İmam Ali'nin hilafet ilanıyla alakalı olduğunu, başta Suyuti'nin ed-Dürrü'l-Mensur, İbn Ebi Hatim'in Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, Vahidi'nin Esbab-ı Nüzul, İmam Gazali'nin Sırru'l-Alemeyn eseri olmak üzere birçok temel Sünni kaynak belirtmektedir.
Maide 3: "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim."
Bu ayet de, yine alimler tarafından "İkmal ayeti" olarak ifade edilmektedir. Bu ayetin Gadir-i Hum'da, daha kalabalık dağılmadan indiğini ve "İmam Ali efendimizin hilafet ilanıyla dinin kemale ermesi" hakkında olduğunu, başta İmam Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i, Suyuti'nin tefsiri, İmam Fahri Razi'nin tefsiri, İmam Gazali'nin İhya'sı olmak üzere birçok Sünni eser aktarmaktadır.
Gadir-i Hum'da İmam Ali'nin hilafet ilanı, 124 bin sahabenin şahit olduğu tam icma olan ve tüm ümmetin şeksiz şüphesiz ittifak ettiği bir konudur. Bunu ben değil, Hüccetü'l-İslam olarak bilinen İmam Gazali demektedir.
İmam Gazali Sırru'l Alemeyn eserinde sayfa 16-18'de şöyle yazmaktadır:
"Cumhur (Müslümanların tamamına yakın çoğunluğu) Gadir-i Hum hutbesindeki hadisin metninde şeksiz şüphesiz tam icma ve ittifak ettiler. Orada Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: Ben kimin idarecisi isem, Ali de onun idarecisi ve velisidir.
(?) Dolayısıyla, icmaya ve icma ile sabit naslara aykırı olarak teviller üretmek batıldır."
Gadir-i Hum'da İmam Ali'nin hilafet, imamet ve velayet ilanı, yani Şii dünyanın iman esası olarak ifade ettiği imamet meselesi esasen yukarıda saydığımız delilleri dikkate aldığımızda Sünni dünya için de bir iman meselesidir.
Şiiler bu konuyu iman esaslarında saymaktadır; Sünniler ise, bilmeden, araştırmadan Şiileri tekfir edeceğine, bu kadar delile rağmen, hakkında ayetler, mütevatir hadisler, tam icma ve şeksiz şüphesiz ittifak varken Ehl-i Sünnet itikadında neden imamet iman şartlarında değildir diye kendilerine sormaları gerekiyor.
Unutmayalım ki, Kur'an ve Ehl-i Beyt'in Kevser Havuzu'nun başına kadar birbirinden ayrılmayacağını, bunlara sarıldığımız takdirde asla sapıklığa düşmeyeceğimizi Allah Resulü beyan etmektedir ve bu hadis 16 Sünni kaynakta geçmektedir.
Ehl-i Beyt'in Nuh'un Gemisi olduğu, ancak binenlerin kurtulacağını da yine Tirmizi, Nesai gibi Sünni kaynaklar aktarmaktadır.
Ehl-i Beyt gemisi, binilmediği takdirde helakimize neden olacaksa, o halde imamet Sünnilere göre de bir iman esasıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025