İmamet İlahi bir makamdır
Peygamberlik makamı nasıl Allah Teâlâ tarafından belirlenen İlahi bir makamsa, insanların görüş ve tercihlerine bırakılmıyorsa, imamet de insanların görüş ve tercihlerine bırakılmayan İlahi bir makamdır
12.05.2023 09:54:00 / Güncelleme: 12.05.2023 10:07:02





Halifelik olayında Hz. Ali (a.s)'ın etrafında toplanıp çoğunluğun yapmış olduğuna ilk itiraz edenler, yani ilk Ehl-i Beyt taraftarları ne adı sanı belli olmayan, ne de heva ve heveslerine kapılıp dünyalarına uyan kimselerdi. Bilâkis, bunların tamamı sahabe-i kiramdan olup Resûlullah'ın (s.a.a) yanında yetişmiş, bildiklerini O'ndan öğrenmiş zahid, abid, bilinçli, âlim, siyaset bilimine vâkıf basiretli ve ileri görüşlü dürüst kimselerdi. Her biri, İslam tarihinde asırlarca anılacak türden hizmet ve fedakârlıklarda bulunmuş, seçkin birer sahabe olan bu Müslümanlar, sıradan insanlar değildi.
Şia'nın önde gelenleri Ammar, Ebuzer, Mikdad ve Selman gibi sahabilerin Allah ve Resûlü katında ne yüce makamlara sahip oldukları herkesçe bilinmektedir.
Bu büyük sahabilerin kim oldukları ve neler yaptıklarını anlamak için Ebu Naim İsfe- hani'nin Hılyetu'l-Evliya'sına, Hatib'in Tarih-i Bağdad'ına, İbn-i Asâkir'in Tarih'ine, İbnu'l-Cevzi'nin Safvatu'l- Safve'sine, Hâkim'in Müstedrek'ine, Müslim'in Sahih'ine, İbn-i Esir'in Usdu'l- Gabe'sine, İbn-i Hacer'in İsabe'sine, Ebu Ömer'in İstiab'ına bakmak gerekir. Bu kaynaklarda adı gelen sahabilerin üstün özellikleri anlatılmış ve her biri hakkında Resûlullah'ın (s.a.a) buyurduğu vasıf ve övgüler aktarılmıştır ki Taberi, Kamil ve Ya'kubi'nin Tarih'leriyle Belazuri'nin Futuhu'l-Buldan, Vakidi'nin Futuhu'l-Şam ve İbn-i Hişam'la Halebi ve Zeyni Dehlan'ın siyer ve tarih kitaplarında bu yüce sahabilerin İslam uğrunda katlandıkları zorluklar, katıldıkları savaşlar, gösterdikleri fedakârlıklar, başarılar vb. seçkin hasletleri ayrıntılarıyla anlatılmaktadır.
Esasen Şia ile Ehl-i Sünnet'in hilafete yükledikleri mana ve mefhumlar birbirinden farklıdır. Çünkü Ehl-i Sünnet; hilafeti herhangi bir makam gibi biliyor ve halifeyi, Müslümanların başına geçen, onları idare edip yöneten kimse olarak tarif ediyor.
Ehl-i Beyt ekolü ise şöyle der: Peygamberlik makamı nasıl Allah Teâlâ tarafından belirlenen İlâhi bir makam ve görevse, insanların görüş ve tercihlerine bırakılmıyorsa, imamet de insanların görüş ve tercihlerine bırakılmayan ilahi bir makamdır ve hilafet görevi İmam'ın işlerinden biridir. O halde İmam'ın da Allah ve Resûlü tarafından tayin edilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda halife de masum olmalı, insanoğlunun bütün eksikliklerini en sağlıklı şekilde nasıl giderilebileceğini eksiksiz ve noksansız bilmelidir.
Ehl-i Beyt ekolü, Resûlullah'ın (s.a.a) Hak Teâlâ'nın (c.c) emriyle Hz. Ali'yi (a.s) velayet ve imamet makamına tayin edip bu hususta Müslümanlardan biat aldığına inanır.
Şia'nın bu hususta dayandığı nass ve karineler Ehl-i Sünnet kaynaklarında bizzat mütevatir olarak rivayet edilmiştir.
Şia'nın önde gelenleri Ammar, Ebuzer, Mikdad ve Selman gibi sahabilerin Allah ve Resûlü katında ne yüce makamlara sahip oldukları herkesçe bilinmektedir.
Bu büyük sahabilerin kim oldukları ve neler yaptıklarını anlamak için Ebu Naim İsfe- hani'nin Hılyetu'l-Evliya'sına, Hatib'in Tarih-i Bağdad'ına, İbn-i Asâkir'in Tarih'ine, İbnu'l-Cevzi'nin Safvatu'l- Safve'sine, Hâkim'in Müstedrek'ine, Müslim'in Sahih'ine, İbn-i Esir'in Usdu'l- Gabe'sine, İbn-i Hacer'in İsabe'sine, Ebu Ömer'in İstiab'ına bakmak gerekir. Bu kaynaklarda adı gelen sahabilerin üstün özellikleri anlatılmış ve her biri hakkında Resûlullah'ın (s.a.a) buyurduğu vasıf ve övgüler aktarılmıştır ki Taberi, Kamil ve Ya'kubi'nin Tarih'leriyle Belazuri'nin Futuhu'l-Buldan, Vakidi'nin Futuhu'l-Şam ve İbn-i Hişam'la Halebi ve Zeyni Dehlan'ın siyer ve tarih kitaplarında bu yüce sahabilerin İslam uğrunda katlandıkları zorluklar, katıldıkları savaşlar, gösterdikleri fedakârlıklar, başarılar vb. seçkin hasletleri ayrıntılarıyla anlatılmaktadır.
Esasen Şia ile Ehl-i Sünnet'in hilafete yükledikleri mana ve mefhumlar birbirinden farklıdır. Çünkü Ehl-i Sünnet; hilafeti herhangi bir makam gibi biliyor ve halifeyi, Müslümanların başına geçen, onları idare edip yöneten kimse olarak tarif ediyor.
Ehl-i Beyt ekolü ise şöyle der: Peygamberlik makamı nasıl Allah Teâlâ tarafından belirlenen İlâhi bir makam ve görevse, insanların görüş ve tercihlerine bırakılmıyorsa, imamet de insanların görüş ve tercihlerine bırakılmayan ilahi bir makamdır ve hilafet görevi İmam'ın işlerinden biridir. O halde İmam'ın da Allah ve Resûlü tarafından tayin edilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda halife de masum olmalı, insanoğlunun bütün eksikliklerini en sağlıklı şekilde nasıl giderilebileceğini eksiksiz ve noksansız bilmelidir.
Ehl-i Beyt ekolü, Resûlullah'ın (s.a.a) Hak Teâlâ'nın (c.c) emriyle Hz. Ali'yi (a.s) velayet ve imamet makamına tayin edip bu hususta Müslümanlardan biat aldığına inanır.
Şia'nın bu hususta dayandığı nass ve karineler Ehl-i Sünnet kaynaklarında bizzat mütevatir olarak rivayet edilmiştir.
HAKAN AKKUŞ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.