İmam Bakır’ın namazı ve Haccı
Allah’ı görüyormuş gibi namaza durması
14.09.2023 20:40:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Allah'ı görüyormuş gibi namaza durması
"Göçebe bir Arap, İmam Bâkır'a (a.s.), 'Allah'a ibadet ettiğinde O'nu görmüş müsün?' diye sordu. İmam (a.s.), 'Görmediğim birisine ibadet etmem' buyurdular.
Göçebe, 'O'nu nasıl gördün?' dediğinde, İmam (a.s.), 'Gözler O'nu, bakmakla göremez; fakat kalpler iman hakikati ile O'nu görür' buyurdular."
Namazları edâ etmenin önemi
Namazların edâsına özellikle dikkat eden İmam (a.s.), bu ibadetin önemine dikkat çekmek için şunları buyurmuştur:
"Kulun hesaba çekildiği ilk şey namazdır. Namazı kabul görürse gayrisi her şey kabul görür."
Râvi diyor ki: "İmam Bâkır (a.s.) ve İmam Sâdık (a.s.) namaza durduklarında renkleri değişiyordu; bazen kırmızı bazen de sarı oluyordu; sanki apaçık gördükleri biriyle münâcaat ediyorlardı."
İmam Bakır'ın (a.s.) kıldığı namazı
"Bir gece ve gündüzde yüz elli rekat namaz kılardı."
Allah'ın huzuruna varırken giydiği elbisesi
İmam Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki: "Babamın sert, yumuşak olmayan iki elbisesi vardı; namazını o elbiselerle kılardı. Allah'tan bir hâcet dilemek istediğinde, o elbiseleri giyerek Allah'tan hâcet dilerdi."
Gece namazı kılması
"Babam, ibadet için gece kalktığında, kıyamı uzatıyordu; rükûa ve secdeye gittiğinde onları uzatıyordu; öyle ki, uykuya dalmış olduğunu sanıyorlardı; ansızın onun 'la ilahe illallahu...' dediğini duyuyorduk."
Gece namazında okuduğu sûre
"İmam Câfer es-Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki: Babam (İmam Bâkır), 'İhlas sûresi, Kur'an'ın üçte biri ile eştir' buyuruyordu. Benim yerimle, babamın yeri arasında bir kapı vardı; gece namazı kıldığında son üç rekâtta İhlas sûresini okuyordu."
İmam bâkır'ın (a.s.) haccı
Hac ibadeti sırasında vazifelerine özellikle dikkat eden İmam Bâkır'ın (a.s.) hizmetçisi onun hac sırasındaki tavrı ile ilgili olarak şunları anlatmaktadır:
"Ebu Câfer Muhammed Bâkır'la (a.s.) birlikte hac ziyaretinde bulundum. Mescide girince yüksek sesle ağlamaya başladı. Dedim ki: 'Anam babam sana feda olsun, insanlar sana bakıyor, sesini biraz alçaltsan olmaz mı?'
İmam (a.s.) bana aldırmadan şöyle dedi: 'Yazıklar olsun sana ya Eflah! Ben yüksek sesle ağlıyorum, olur ki, Allah bana rahmet nazarıyla bakar da, böylece yarın bununla kurtuluşa ererim.'
Sonra Kâbe'yi tavaf etti. Derken Makam-ı İbrahim'in arkasında rükûa gitti. Namazı tamamladığında secde ettiği yer gözyaşları ile ıslanmıştı."
Hac vazifesi sırasındaki nasihatleri
İmam Bâkır (a.s.) şöyle buyurdu: "İnsanlara, bu taşları (Kâbe'yi) ziyaret etmeleri, onların etrafında dönmeleri, sonra da bize gelip, bizi veli edindiklerini haber vermeleri ve bize yardımlarını, desteklerini sunmaları emredildi."
Câbir-i Cûfî şöyle diyor: "Hac amellerini yapıp bitirdikten sonra bir grupla (hacılarla) birlikte İmam Bâkır'ın (a.s.) huzuruna vardık. İmam'la (a.s.) vedalaşmak istediğimizde, 'Bize tavsiyelerde bulunur musunuz?' dedik. İmam (a.s.) şöyle buyurdular:
Güçlüler zayıflara yardımda bulunsunlar, zenginler fakirlere şefkatli olsunlar, sizlerden her biriniz din kardeşine nasihat etsin, kendisi için istediği şeyi onun için de istesin.
Bizim sırlarımızı ehil olmayan kimselerden saklı tutun, halkı bize musallat etmeyin. Bizim sözlerimize ve bizden taraf sizlere iletilen haberlere teveccüh ediniz; eğer Kur'an'a muvafık olduğunu görürseniz onu kabul edin, Kur'an'a aykırı olduğunu gördüğünüzde ise onu duvara çalın!
Eğer bir söz sizin için şüpheli olursa, onun hakkında karar almayın, gerektiği şekilde size izah etmemiz için onu bize sunun.
Eğer sizler dediğim gibi olur ve bu sınırları aşmazsanız, Kâim'imizden (Hz. Mehdi) önce sizden herhangi biriniz ölmüş olursa, şehit olarak ölmüştür. Kim bizim Kâim'imizi derk edip onun yanında öldürülürse, iki şehit sevabı alır; eğer onun yanında yer alıp da düşmanlarımızdan birisini öldürürse, yirmi şehidin sevabını kazanmış olur."
Bir hac kafilesinin sorusuna cevabı
İmam Bâkır (a.s.), Mescidu'l-Haram'a girdiğinde Kureyş'ten olan bir grup insan da oradaydı. İmam'ı (a.s.) gördüklerinde, "Bu Iraklıların lideridir" dediler.
Onlar da, "İçimizden birini ondan soru sormak için yanına gönderirsek iyi olur" dediler.
Daha sonra onlardan bir genç, İmam Bâkır'ın (a.s.) huzuruna gelerek, "Hangi günah bütün günahlardan daha büyüktür?" diye sordu.
İmam, "En büyük günah, şarap içmektir" buyurdular.
Genç geri dönerek, İmam'dan (a.s.) aldığı cevabı arkadaşlarına iletti. Tekrar o genci, İmam'ın (a.s.) yanına gönderdiler.
Genç aynı soruyu tekrarlayınca İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "En büyük günah şarap içmektir demedim mi? Çünkü şarap, şarap içeni zina, hırsızlık ve adam öldürmeye sürüklüyor; şirk ve küfre sebep oluyor. Şarap içen bütün günahlardan daha büyük olan kötü işler yapmaktadır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
"Göçebe bir Arap, İmam Bâkır'a (a.s.), 'Allah'a ibadet ettiğinde O'nu görmüş müsün?' diye sordu. İmam (a.s.), 'Görmediğim birisine ibadet etmem' buyurdular.
Göçebe, 'O'nu nasıl gördün?' dediğinde, İmam (a.s.), 'Gözler O'nu, bakmakla göremez; fakat kalpler iman hakikati ile O'nu görür' buyurdular."
Namazları edâ etmenin önemi
Namazların edâsına özellikle dikkat eden İmam (a.s.), bu ibadetin önemine dikkat çekmek için şunları buyurmuştur:
"Kulun hesaba çekildiği ilk şey namazdır. Namazı kabul görürse gayrisi her şey kabul görür."
Râvi diyor ki: "İmam Bâkır (a.s.) ve İmam Sâdık (a.s.) namaza durduklarında renkleri değişiyordu; bazen kırmızı bazen de sarı oluyordu; sanki apaçık gördükleri biriyle münâcaat ediyorlardı."
İmam Bakır'ın (a.s.) kıldığı namazı
"Bir gece ve gündüzde yüz elli rekat namaz kılardı."
Allah'ın huzuruna varırken giydiği elbisesi
İmam Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki: "Babamın sert, yumuşak olmayan iki elbisesi vardı; namazını o elbiselerle kılardı. Allah'tan bir hâcet dilemek istediğinde, o elbiseleri giyerek Allah'tan hâcet dilerdi."
Gece namazı kılması
"Babam, ibadet için gece kalktığında, kıyamı uzatıyordu; rükûa ve secdeye gittiğinde onları uzatıyordu; öyle ki, uykuya dalmış olduğunu sanıyorlardı; ansızın onun 'la ilahe illallahu...' dediğini duyuyorduk."
Gece namazında okuduğu sûre
"İmam Câfer es-Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki: Babam (İmam Bâkır), 'İhlas sûresi, Kur'an'ın üçte biri ile eştir' buyuruyordu. Benim yerimle, babamın yeri arasında bir kapı vardı; gece namazı kıldığında son üç rekâtta İhlas sûresini okuyordu."
İmam bâkır'ın (a.s.) haccı
Hac ibadeti sırasında vazifelerine özellikle dikkat eden İmam Bâkır'ın (a.s.) hizmetçisi onun hac sırasındaki tavrı ile ilgili olarak şunları anlatmaktadır:
"Ebu Câfer Muhammed Bâkır'la (a.s.) birlikte hac ziyaretinde bulundum. Mescide girince yüksek sesle ağlamaya başladı. Dedim ki: 'Anam babam sana feda olsun, insanlar sana bakıyor, sesini biraz alçaltsan olmaz mı?'
İmam (a.s.) bana aldırmadan şöyle dedi: 'Yazıklar olsun sana ya Eflah! Ben yüksek sesle ağlıyorum, olur ki, Allah bana rahmet nazarıyla bakar da, böylece yarın bununla kurtuluşa ererim.'
Sonra Kâbe'yi tavaf etti. Derken Makam-ı İbrahim'in arkasında rükûa gitti. Namazı tamamladığında secde ettiği yer gözyaşları ile ıslanmıştı."
Hac vazifesi sırasındaki nasihatleri
İmam Bâkır (a.s.) şöyle buyurdu: "İnsanlara, bu taşları (Kâbe'yi) ziyaret etmeleri, onların etrafında dönmeleri, sonra da bize gelip, bizi veli edindiklerini haber vermeleri ve bize yardımlarını, desteklerini sunmaları emredildi."
Câbir-i Cûfî şöyle diyor: "Hac amellerini yapıp bitirdikten sonra bir grupla (hacılarla) birlikte İmam Bâkır'ın (a.s.) huzuruna vardık. İmam'la (a.s.) vedalaşmak istediğimizde, 'Bize tavsiyelerde bulunur musunuz?' dedik. İmam (a.s.) şöyle buyurdular:
Güçlüler zayıflara yardımda bulunsunlar, zenginler fakirlere şefkatli olsunlar, sizlerden her biriniz din kardeşine nasihat etsin, kendisi için istediği şeyi onun için de istesin.
Bizim sırlarımızı ehil olmayan kimselerden saklı tutun, halkı bize musallat etmeyin. Bizim sözlerimize ve bizden taraf sizlere iletilen haberlere teveccüh ediniz; eğer Kur'an'a muvafık olduğunu görürseniz onu kabul edin, Kur'an'a aykırı olduğunu gördüğünüzde ise onu duvara çalın!
Eğer bir söz sizin için şüpheli olursa, onun hakkında karar almayın, gerektiği şekilde size izah etmemiz için onu bize sunun.
Eğer sizler dediğim gibi olur ve bu sınırları aşmazsanız, Kâim'imizden (Hz. Mehdi) önce sizden herhangi biriniz ölmüş olursa, şehit olarak ölmüştür. Kim bizim Kâim'imizi derk edip onun yanında öldürülürse, iki şehit sevabı alır; eğer onun yanında yer alıp da düşmanlarımızdan birisini öldürürse, yirmi şehidin sevabını kazanmış olur."
Bir hac kafilesinin sorusuna cevabı
İmam Bâkır (a.s.), Mescidu'l-Haram'a girdiğinde Kureyş'ten olan bir grup insan da oradaydı. İmam'ı (a.s.) gördüklerinde, "Bu Iraklıların lideridir" dediler.
Onlar da, "İçimizden birini ondan soru sormak için yanına gönderirsek iyi olur" dediler.
Daha sonra onlardan bir genç, İmam Bâkır'ın (a.s.) huzuruna gelerek, "Hangi günah bütün günahlardan daha büyüktür?" diye sordu.
İmam, "En büyük günah, şarap içmektir" buyurdular.
Genç geri dönerek, İmam'dan (a.s.) aldığı cevabı arkadaşlarına iletti. Tekrar o genci, İmam'ın (a.s.) yanına gönderdiler.
Genç aynı soruyu tekrarlayınca İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "En büyük günah şarap içmektir demedim mi? Çünkü şarap, şarap içeni zina, hırsızlık ve adam öldürmeye sürüklüyor; şirk ve küfre sebep oluyor. Şarap içen bütün günahlardan daha büyük olan kötü işler yapmaktadır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.