İmam Ali’ye küfretme uygulamasının kaldırılması
Muaviye döneminde başlayan minberlerden İmam Ali’ye küfretme uygulaması bu dönemde kaldırılmıştır
28.10.2023 21:07:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Muaviye döneminde başlayan minberlerden İmam Ali'ye küfretme uygulaması bu dönemde kaldırılmıştır.
Halife Muaviye, namazlarda okunan Kunut dualarında ve Cuma namazı hutbelerinde bu çirkin ameli uygulatmıştır. Muaviye ayrıca Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin'e (a.s.) de lanet etmiştir.
Burada İmam Ali'ye (a.s.) sövülmesi konusunun daha iyi anlaşılması için, Hz. Peygamberin (s.a.v.) hadislerinden birini vermek istiyoruz:
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Ali'ye söven Bana sövmüştür; Bana söven de Allah'a sövmüştür." Yani kâfir olmuştur.
Bu hadis, Sünni Ahmed bin Hanbel'in "Müsned"inde, Nesâî'nin "Hasâisu'l-Alevî" eserinde, İbn Ebi'l-Hadid'in "Şerh-u Nehcü'l- Belağa"sında, Süleyman Belhî'nin "Yenâbiu'l-Mevedde" eserinde, Mir Seyyid Hamedânî'nin "Meveddetü'l-Kurba" eserinde ve pek çok Sünni hadis külliyatında mevcuttur.
Halife Ömer b. Abdülaziz döneminde bu uygulama kaldırıldığında 69 yıllık korkunç bir hata düzeltilmiştir.
Bu uygulamayı kaldırmasında öğretmeninin ve babasının etkisi olduğu söylenmektedir:
Üstadı Ubeydullah'ın yanında ders okurken vukû bulan bir olay onu etkilemiştir.
Bir gün Ömer, Emevi ailelere mensup çocuklarla beraber oynuyordu. Çocuklar, oyun esnasında en ufak bir bahaneyle bile Hz. Ali'ye lanet ediyorlardı. Ömer de onlara uyuyordu.
O gün öğretmeni tesadüfen bu çocukların yanından geçerken onun da diğer çocuklar gibi Hz. Ali'ye lanet ettiğini duydu.
Hocası bir şey söylemeyip camiye gitti. Biraz sonra Ömer de ders almak için camiye girdi. Onun camiye girdiğini görünce hocası namaza başladı. Ve namazı haddinden fazla uzattı.
Beklemekten yorulan Ömer, öğretmenin kendisine kırıldığını, namazı uzatmanın bahane olduğunu anladı.
Öğretmen namazı tamamlayıp, arkasını döndüğünde, Ömer'e, 'Allah'ın Bedir ehline, Biat-ı Rıdvan ehline, râzı olduktan sonra onlara gazap ettiğini ve onların laneti hak ettiklerini nereden biliyorsun?'
Ömer: 'Ben bu konuda bir şey duymuş değilim.'
'Peki, ne diye Ali'ye lanet ediyorsun?'
Ömer, 'Bu yaptığımdan dolayı özür diliyor ve Allah'ın dergâhına tevbe ediyor ve bir daha da bunu tekrarlamayacağıma söz veriyorum.'
Bir ikazı da babasından almıştır:
Ömer'in babası Abdülaziz, Şam hükümeti tarafından Medine Valisi olarak atanmıştı. Ve her zaman olduğu gibi Cuma günleri Cuma hutbesine İmam Ali'ye lanet ederek başlıyor ve hutbeyi hazrete sebbederek bitiriyordu.
Bir gün oğlu Ömer kendisine, 'Babacığım, sen ne zaman hutbe okusan, herhangi bir konuda konuşma yapsan çok rahat bir şekilde tam bir fesahatle konuyu anlatıyorsun ama her nedense Ali'ye lanet okuma sırası geldiğinde sanki dilin tutuluyor kekeliyorsun, bunun sebebi nedir?' diye sordu.
'Oğlum, sen bu konunun ne olduğunu anlamış mısın?'
'Evet babacığım.'
'Oğlum! Bu çevremizi saran, minberimizin etrafında oturan insanlar, benim Ali'nin faziletleri hakkında bildiklerimi bilselerdi eğer, bizim çevremizden dağılıp onun evlatlarının peşine takılırlardı.'
Bu iki örneği İmam Ali'ye karşı hislerinde ölçü alan Ömer b. Abdülaziz, halife olduğunda çıkardığı genelge ile Hicri 99 yılında İmam Ali'ye küfredilmesi geleneğini kaldırdı ve yerine şu ayetin okunmasını emretti:
"Şüphe yok ki, Allah, adaleti, iyilik etmeyi ve akrabalara bağışta bulunmayı emreder; uygunsuz kötü işlerden ve zulmetmekten nehyeder. (bu şekilde) Sizlere öğüt verir ta ki; İlâhî öğütleri kabullenesiniz.'
Bu davranışı halkın arasında özellikle Ehl-i Beyt'in sevenlerinde büyük memnuniyetle karşılanmıştır."
Ancak, halkın arasında bu uygulamanın tam olarak hayata geçirilmediği görülecektir.
Mesudî, halkın bu çirkin uygulamaya alışmış olmasını, yasağa rağmen halkın küfretmesine sebep gösterir:
"Ömer b. Abdülaziz döneminde Emirü'l-Mü'minin Ali'ye (a.s.) lanet yasaklanınca, Harran ahalisi bunu kabul etmeyerek Cuma günü, 'Ebu Turab'a lanet edilmeyen bir namaz namaz değildir' dediler. Ve tam bir yıl Ali'ye (a.s.) lanet okumaya devam ettiler."
Ömer b. Abdülaziz'den sonra gelen halifeler de hilafetlerinin devamına destek olarak gördükleri İmam Ali'ye (a.s.) lanet okutma âdetini geri getirdiler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Halife Muaviye, namazlarda okunan Kunut dualarında ve Cuma namazı hutbelerinde bu çirkin ameli uygulatmıştır. Muaviye ayrıca Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin'e (a.s.) de lanet etmiştir.
Burada İmam Ali'ye (a.s.) sövülmesi konusunun daha iyi anlaşılması için, Hz. Peygamberin (s.a.v.) hadislerinden birini vermek istiyoruz:
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Ali'ye söven Bana sövmüştür; Bana söven de Allah'a sövmüştür." Yani kâfir olmuştur.
Bu hadis, Sünni Ahmed bin Hanbel'in "Müsned"inde, Nesâî'nin "Hasâisu'l-Alevî" eserinde, İbn Ebi'l-Hadid'in "Şerh-u Nehcü'l- Belağa"sında, Süleyman Belhî'nin "Yenâbiu'l-Mevedde" eserinde, Mir Seyyid Hamedânî'nin "Meveddetü'l-Kurba" eserinde ve pek çok Sünni hadis külliyatında mevcuttur.
Halife Ömer b. Abdülaziz döneminde bu uygulama kaldırıldığında 69 yıllık korkunç bir hata düzeltilmiştir.
Bu uygulamayı kaldırmasında öğretmeninin ve babasının etkisi olduğu söylenmektedir:
Üstadı Ubeydullah'ın yanında ders okurken vukû bulan bir olay onu etkilemiştir.
Bir gün Ömer, Emevi ailelere mensup çocuklarla beraber oynuyordu. Çocuklar, oyun esnasında en ufak bir bahaneyle bile Hz. Ali'ye lanet ediyorlardı. Ömer de onlara uyuyordu.
O gün öğretmeni tesadüfen bu çocukların yanından geçerken onun da diğer çocuklar gibi Hz. Ali'ye lanet ettiğini duydu.
Hocası bir şey söylemeyip camiye gitti. Biraz sonra Ömer de ders almak için camiye girdi. Onun camiye girdiğini görünce hocası namaza başladı. Ve namazı haddinden fazla uzattı.
Beklemekten yorulan Ömer, öğretmenin kendisine kırıldığını, namazı uzatmanın bahane olduğunu anladı.
Öğretmen namazı tamamlayıp, arkasını döndüğünde, Ömer'e, 'Allah'ın Bedir ehline, Biat-ı Rıdvan ehline, râzı olduktan sonra onlara gazap ettiğini ve onların laneti hak ettiklerini nereden biliyorsun?'
Ömer: 'Ben bu konuda bir şey duymuş değilim.'
'Peki, ne diye Ali'ye lanet ediyorsun?'
Ömer, 'Bu yaptığımdan dolayı özür diliyor ve Allah'ın dergâhına tevbe ediyor ve bir daha da bunu tekrarlamayacağıma söz veriyorum.'
Bir ikazı da babasından almıştır:
Ömer'in babası Abdülaziz, Şam hükümeti tarafından Medine Valisi olarak atanmıştı. Ve her zaman olduğu gibi Cuma günleri Cuma hutbesine İmam Ali'ye lanet ederek başlıyor ve hutbeyi hazrete sebbederek bitiriyordu.
Bir gün oğlu Ömer kendisine, 'Babacığım, sen ne zaman hutbe okusan, herhangi bir konuda konuşma yapsan çok rahat bir şekilde tam bir fesahatle konuyu anlatıyorsun ama her nedense Ali'ye lanet okuma sırası geldiğinde sanki dilin tutuluyor kekeliyorsun, bunun sebebi nedir?' diye sordu.
'Oğlum, sen bu konunun ne olduğunu anlamış mısın?'
'Evet babacığım.'
'Oğlum! Bu çevremizi saran, minberimizin etrafında oturan insanlar, benim Ali'nin faziletleri hakkında bildiklerimi bilselerdi eğer, bizim çevremizden dağılıp onun evlatlarının peşine takılırlardı.'
Bu iki örneği İmam Ali'ye karşı hislerinde ölçü alan Ömer b. Abdülaziz, halife olduğunda çıkardığı genelge ile Hicri 99 yılında İmam Ali'ye küfredilmesi geleneğini kaldırdı ve yerine şu ayetin okunmasını emretti:
"Şüphe yok ki, Allah, adaleti, iyilik etmeyi ve akrabalara bağışta bulunmayı emreder; uygunsuz kötü işlerden ve zulmetmekten nehyeder. (bu şekilde) Sizlere öğüt verir ta ki; İlâhî öğütleri kabullenesiniz.'
Bu davranışı halkın arasında özellikle Ehl-i Beyt'in sevenlerinde büyük memnuniyetle karşılanmıştır."
Ancak, halkın arasında bu uygulamanın tam olarak hayata geçirilmediği görülecektir.
Mesudî, halkın bu çirkin uygulamaya alışmış olmasını, yasağa rağmen halkın küfretmesine sebep gösterir:
"Ömer b. Abdülaziz döneminde Emirü'l-Mü'minin Ali'ye (a.s.) lanet yasaklanınca, Harran ahalisi bunu kabul etmeyerek Cuma günü, 'Ebu Turab'a lanet edilmeyen bir namaz namaz değildir' dediler. Ve tam bir yıl Ali'ye (a.s.) lanet okumaya devam ettiler."
Ömer b. Abdülaziz'den sonra gelen halifeler de hilafetlerinin devamına destek olarak gördükleri İmam Ali'ye (a.s.) lanet okutma âdetini geri getirdiler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)