18 yıllık AKP iktidarından direk ya da en-direkt olarak, 'yanlış yaptık' itiraflar gelmeye devam ediyor.
Malum Avrupa Birliği istedi diye 2004 yılında zinayı suç olmaktan çıkarmış ve 'alan razı, satan razıysa bize laf düşmez' mantığı ortaya koymuştular.
2018 yılında ise Sayın Erdoğan; "Zina konusunda yeniden ele alınmasının çok isabetli olacağının düşüncesindeyim. Bu toplumun manevi değerler noktasında farklı bir konumu var. Biz, Avrupa Birliği sürecinde, bu bir özeleştiridir; bu konuda bir yanlışımız oldu. Zina ile ilgili düzenlemeyi de yapmak suretiyle tacizler vs. belki de aynı kapsam içinde değerlendirmemiz lazım" demişti.
1 Ocak 2013 tarihinde 'çözüm süreci' başlatmıştılar. 2016 Mart'ında ise bu süreç için "Valilere üzerine gitmeyin dedik, silah yığdılar" itirafında bulunmuştular.
Yine Mart 2014 yılında Trabzon'da, Sayın Erdoğan (Fethullah Gülen'i kastederek);
"Geçenlerde benimle ilgili 'Bu uzun, bize çok hainlik yaptı' dedi. Nasıl hainlik yaptıysak! 17 üniversite kurmak için geldiler, hepsini onadım. Bu muydu hainlik? Bu ne vicdandır be. Okullar için yer istedi, verdik.
Uluslararası camiada davet ettiler, devlet hükümet başkanlarına bunları refere ettik. Olimpiyat dediler, her türlü desteği verdik. Ne nankörlük bu ya? Ne istediniz de vermedik, ne isteniz de alamadınız?" derken Ağustos 2016'da yani 15 Temmuz'dan bir ay sonra Sayın Erdoğan bu kez şöyle diyordu;
"Ben de katılmadığım pek çok yönleri olmasına rağmen asgari müştereklerde buluşabildiğimiz zannıyla, her kesim gibi bunlara yardımcı oldum. Rabbim de, milletim de bizi affetsin"
2009 Oslo, 2013 çözüm süreci derken 28 Şubat 2015 tarihinde de, Dolmabahçe'deki başbakanlık ofisinde AKP iktidarının Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile HDP'li Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken bir araya gelmişti.
Toplantıdan sonra 10 maddelik bir mutabakat açıklanmıştı. Kim arasında? AKP ve HDP arasında.
Bu anlaşmayı Akşam Gazetesi; 'Barışa dev adım'
Sabah; 'Şimdi barış zamanı'
Star Gazetesi; 'Barış baharı'
Türkiye Gazetesi; 'Tarihi gün'
Yeni Şafak Gazetesi; 'Silahlara veda çağrısı'
Yeni Akit; 'kongreye git, silah bırak'
Hürriyet; 'Tarihi çağrı'
Güneş; 'Güzel şeyler oluyor'
Habertürk; 'Bu bir çağrıdır'
Milat; 'Tarih yeniden yazılıyor' gibi nice taltiflerle dolu manşetler atmıştılar. Aynı zihniyetin tv kanalları tozpembe programlar yapmıştılar.
Bu mutabakat için Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; "İstikrarın tesisini sağlayacak önemli bir eşik olacak. Terör örgütünün silah bıraktığını açıklaması ülkemizde demokrasinin, hukukun, huzurun, güvenin, istikrarın tesisini sağlayacak önemli bir eşik olacaktır" diyor ve ekliyordu;
"Devlet, hükümet ve tüm kurumlarıyla bu konuda üzerine düşenleri titizlikle, metanetle yerine getirmiştir, getirmeye devam ediyor."
Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ise bu mutabakat için "Demokratik yaklaşımın önü açılacak. Artık silah dili sona erecek, demokratik yaklaşımın önü açılacak. Gençler artık dağlarda sokaklarda savaşmayacak yan yana yürüyecekler. Bugün yapılana açıklama ile Türk, Kürt ve Ermeni ayrımcılığı yaşanmayacak" cümlelerini kuruyordu.
Çok değil 14 ay sonra 24 Nisan 2016'da Sayın Erdoğan; "İkide bir, Dolmabahçe mutabakatından bahsediyorlar. Ne Dolmabahçe mutabakatı? Nereden çıkmış böyle bir şey? Böyle bir mutabakat falan söz konusu değil. Bu iktidarın, terör örgütüyle bir mutabakatı söz konusu değildir, olmamıştır" diyordu.
Yukarıda isimlerini yazdığım gazeteler ve televizyonlar bu kez Sayın Erdoğan'ın bu çıkışını manşetlerinde şahlandırıyorlardı.
Ve geçtiğimiz ay, 'eğitim, insan yetiştiremedik' itirafı geldi. (yarın)
- İktidara gıcıklık olsun diye yazmıyoruz / 19.02.2025
- TÜSİAD neden şimdi konuştu, Apo’yu neden konuşmadı? / 17.02.2025
- Kültür Bakanı kimin kültürünü canlandırıyor? / 16.02.2025
- Ahir zaman hadislerinin muhatabı kim? / 15.02.2025
- Trump severler ters köşe oldu / 14.02.2025
- Hz. Mehdi (a.s) bu gecede dünyaya gelmiştir / 13.02.2025
- Hukuk devletiyiz / 12.02.2025
- Gazze’de rol değişimi / 10.02.2025
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025