Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milleti, tarihinde görmediği bir kargaşa ortamını yaşamaktadır. Özellikle de yerel seçimlere çok az bir zaman kaldığı şu günlerde; kavga, gürültü giderek artmakta; görünen ve görünmeyen eller güzel ülkemizi karıştırıp milletimizi birbirine düşman etmenin hayali peşindeler. Dikkat ederseniz bu köşenin yazarı olarak sürekli sağduyu çağrısı yapmaktayız. Zaten köşemizin adı da sağduyu? Taşıdığımız bu sağduyunun gereği, sürekli sağduyu çağrısı yapıyor ve ülkemizde oluşan kaos ortamında vatandaşımıza umut aşılamakla uğraşıyoruz. Bazen bizim de canımız yansa da, yüreğimiz sızlasa da vatanın bölünmez bütünlüğünü her şeyin üstünde gördüğümüz için dostlarımıza ve milletimize sabırlı davranmayı tavsiye diyoruz. Ancak şu da bilinmeli ki sağduyu çağrısı yaparken de yanlışa yanlış demek zorundayız. Yoksa yanlışa pirim vermekle belki de en büyük yanlışı ve kötülüğü yapmış oluruz. Yanlış karşısında suskunluk doğrunun da bulunmasına engel olur, Hak ve hakikat yara alır. Hz. Peygamber'in(s.a.a.) "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." İfadesiyle şeytanlaşmış oluruz. Hangi konuda olursa olsun, yanlışı tespit etmek, iyiliği tavsiye etmek ve kötülüğü engellemek bir insanlık görevidir. Bu görevi yapmakla hem fertten topluma güzellikler meydana çıkacak, hem de bu görevi yerine getirenlerin ahirette kurtuluşa erecekleri hakkında İlahi müjdelere erişilecektir. Yüce kitabımız Kuran'da bu görev, emir ve çare olarak bizlere sunulmuştur: "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır." (Al-i İmran, 104) Bu bağlamda sağduyuyu elden bırakmadan bazı şeylere de değinmek gerekmektedir: Türkiye Cumhuriyeti Devleti iyi yönetilmemektedir. İktidar, vatandaştan aldığı desteği gerektiği gibi kullanamamaktadır. Özellikle de dış siyasette batıya teslimiyetle milli çıkarlarımız gittikçe daha tehlikeli durumlara düşmektedir. İktidarın sözde müttefikleri, özellikle Arap baharı ve ona bağlantılı olarak bölgesel kargaşalar ve terör konusunda aldatılmıştır. Eline yanlış ve tehlikeli bir yol haritası verilerek adeta batağa sürüklenmiştir. Hatalar sadece dış siyasette mi? Elbette ki hayır. İktidar dış siyasette olduğu kadar iç siyasette de hata üstüne hata yapmakta, vatandaşları arasına ayrılık tohumları ekmektedir. Yaklaşmakta olan seçimler dolayısıyla meydanlarda verilen mesajlar; vatandaşı bölmeye, mezhepçilik yapmaya, kamplara ayırmaya, kavgaya yönelik mesajlardır. Sayın Erdoğan her seçimde yaptığı gibi bu seçimde de gerilim politikası gütmektedir. Milletimiz bölünmekten yana değil, kavgadan yana değil; sağduyulu davranıyor, iyi niyet taşıyor ama iktidar sahiplerinin yanlış yol haritası sebebiyle; millet istemese de kötüye gidiyor. Dolayısıyla milletimize ve devletimize yazık oluyor. İktidar sahipleri milletin sağduyusunu bir fırsat bilerek gelinen noktanın muhasebesini mutlaka yapmalı, yanlıştan bir an önce dönmelidir. Aksi halde gelecek günlerin çok kötü şeylere gebe olduğunu söylemek için müneccim olmaya gerek yoktur.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- ‘Faizi kaldıracağız inşallah’ diye yola çıkanlar! / 26.12.2024
- Hüseyin Baş soruyor ‘Türkiye Suriye'de ne kazandı?’ / 25.12.2024
- Suriye’de kim kazandı? / 24.12.2024
- Çukurova Hüseyin Baş’ı bağrına bastı / 18.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024
- Hüseyin Baş soruyor ‘Türkiye Suriye'de ne kazandı?’ / 25.12.2024
- Suriye’de kim kazandı? / 24.12.2024
- Çukurova Hüseyin Baş’ı bağrına bastı / 18.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024