Hz. Zeyneb’in rivayetleri
Hz. Zeyneb, babası Ali, annesi Fâtıma, kardeşleri Hasan ve Hüseyin’den birçok rivâyetlerde bulunmuştur
27.08.2024 18:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Hz. Zeyneb, babası Ali, annesi Fâtıma, kardeşleri Hasan ve Hüseyin'den birçok rivâyetlerde bulunmuştur.
Babası İmam Ali'nin hilafeti döneminde Kûfe'nin kadınlarına Kur'an tefsiri dersi veriyordu.
Muhammed b. Amr, Ata b. Saib, Fâtıma binti Hüseyin ve daha pek çok kimse kendisinden rivâyetlerde bulunmuştur.
Hz. Zeyneb henüz beş yaşındayken Hz. Fâtıma'nın Fedek hurmalığı konusunda yaptığı tarihî konuşmayı nakletmiştir.
Önce Fedek olayını nakledelim…
Hayber yakınlarında, Medine'den 140 km uzaklıkta bulunan, Hayber'den sonra Hicaz Yahudilerinin yeri sayılan bol verimli ve müreffeh köye Fedek deniliyordu.
Hz. Peygamber, Hayber, el-Gurra ve Tiyma'daki Yahudileri yendikten sonra Medine'nin kuzeyindeki bu geniş araziye İslâm askerlerini yerleştirdi ve Fedek'in ileri gelenlerine bir elçi gönderdi.
Çünkü buradakiler, İslâm aleyhine bir tehlike unsuruydular. Köyün reisi Yûşa bin Nun savaşmayı değil, teslim olmayı seçti. Bu bölgenin sakinleri İslâm bayrağı altında yaşamaya, her yıl mahsullerinin yarısını Hz. Peygamber'e vermeye, Müslümanların aleyhine faaliyet yapmamaya söz verdiler. (Yapılan antlaşma ile Fedek'in yarısını da Allah Resûlü'ne bağışlamışlardı).
Yani Fedek, savaş yoluyla elde edilmiş bir bölge değildir. İslâm'da savaşla alınan topraklar bütün Müslümanları ilgilendirir. Savaş yoluyla elde edilmeyen topraklar ise devlet reisini ilgilendirir. Buraların geliri bazı özel durumlarda da kullanılabilir. (Fedek bu sınıfa girmektedir.)
Bu özel durum Hz. Peygamber ve yakınlarının yasal ve meşru ihtiyaçlarını şerefli bir şekilde sağlamaları içindir. Kaldı ki Fedek, Allah Resûlü'ne bağışlanmıştı. Cenab-ı Allah, Haşr Sûresi'nde bu durumu şöyle anlatıyor:
"Ve Allah'ın onların mallarından, Peygamberine verdiği şeyler için siz, gerçekten de ne deve sürdünüz ne de at oynattınız ve fakat Allah peygamberlerini dilediği kimselerin üstüne atıp, üstün eder. Ve Allah'ın her şeye gücü yeter.
Allah'ın fethedilen köylerin mallarından Peygamber'ine verdiği ganimetler artık Allah'ındır. Ve Peygamberin, yakınların, yetimlerin, yoksulların, yolda kalmışların bu da o malın sizin içinizdeki zenginlerin ellerinde devreden bir mal, bir sermaye olmaması içindir. Ve Peygamber size ne verirse alın ve neden vazgeçmenizi emrederse vazgeçin ve Allah'tan korkun, şüphesiz Allah'ın azabı çetindir."
Bu âyetin Hz. Fâtıma ve O'nun evlatları hakkında nâzil olduğu konusunda bütün âlimler hemfikirdirler.
Hz. Peygamber yaşadığı müddetçe Fedek Fâtıma'nın elindeydi. Kendisi kiraya veriyor, kirasını üç taksitle alıyordu. Aldığı bu kiradan kendisine ve evlatlarına bir gece yetecek kadarını ayırıyor, bir bölümünü Hâşimoğulları'nın fakirlerine dağıtıyor, geri kalanını ise diğer yoksullar arasında bölüştürüyordu.
Fedek oldukça gelir getiren bir bölgeydi. Kutbeddin Ravendî, bu konuda şöyle yazıyor:
"Peygamber, Fedek'i yirmi dört bin dinara kiraladı. Bazı ha dislerde bu rakam yetmiş bin dinar olarak nakledilmiştir. Bu ihtilaf, Fedek'in her yılki gelirinin birbirinden farklı olmasındandır.
Muaviye halife olduğunda Fedek'i üç kişi arasında paylaştırdı. O Fedek'in üçte birini Mervan bin Hakem'e, üçte birini Amr b. Osman'a, üçte birini de oğlu Yezid'e vermişti. Mervan, hilafete geçtiği vakit buranın tamamına el koydu."
Fedek'in, Medine dağlarının eteklerinden Seyf'ul-Bahr'a kadar uzanan bölgede dağınık yedi köyü vardı. Tarıma elverişli ve hurmalıklarla dolu bir bölge idi.
Buranın sahipleri Hz. Peygamber'le yaptıkları antlaşma neticesinde Fedek'in yarısını Resûlullah'a bağışlamıştı. Allah Resûlü de bu verimli bölgeyi kızına vermişti.
Bu arada kendisinden başka kimsenin rivâyet etmediği bir hadis zikretti. Peygamberimizin şöyle dediğini duymuştu: "Biz peygamberler topluluğu miras bırakmayız. Bizden geri kalan mallar sadakadır."
O halde Hz. Peygamber miras bırakmamıştı. O'ndan geriye kalan mallar Müslüman yoksullara ve miskinlere sadaka olarak dağıtılmalıydı.
Ebu Bekir halife seçildikten on gün sonra Fedek'e birilerini göndererek Hz. Fâtıma'nın (a.s.) orada bulunan yardımcılarını çıkardı.
Hz. Aişe diyor ki: "Fâtıma, Ebu Bekir'e haber göndererek Resûlullah'ın (s.a.v.) mirasından payına düşenleri istedi. Fâtıma o sırada Medine de, Fedek'te ve Hayber hurmasından Resûlullah'ın (s.a.v.) payına düşen kısımları istiyordu.
Ebu Bekir şu karşılığı verdi: 'Resûlullah (s.a.v.), biz peygamberler miras bırakmayız, bizden geride kalan mal sadakadır, Âl-i Muhammed bu maldan sadece yiyebilir, buyurmuştur.
Allah'a yemin ederim ki, ben Resûlullah'ın (s.a.v.) sadakalarının durumunu hiçbir şekilde değiştirmeyeceğim. Resûlullah (s.a.v.) zamanında nasıl idiyse, bundan sonra öyle olacaktır. Bunlar üzerinde Resûlullah'ın (s.a.v.) yaptığı tasarrufun aynısını yapacağım.'
Böylece Ebu Bekir, Resûlullah'ın (s.a.v.) mirasından Fâtıma'ya bir pay vermeyi kabul etmedi."
Hz. Fâtıma (a.s.) ilk olarak kendi gitmek yerine, kendi adına başka kişileri göndererek Fedek hurmalığındaki hakkını istemişti." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)
Babası İmam Ali'nin hilafeti döneminde Kûfe'nin kadınlarına Kur'an tefsiri dersi veriyordu.
Muhammed b. Amr, Ata b. Saib, Fâtıma binti Hüseyin ve daha pek çok kimse kendisinden rivâyetlerde bulunmuştur.
Hz. Fâtıma'nın Fedek Hutbesi'ni O nakletmiştir
Hz. Zeyneb henüz beş yaşındayken Hz. Fâtıma'nın Fedek hurmalığı konusunda yaptığı tarihî konuşmayı nakletmiştir.
Önce Fedek olayını nakledelim…
Hayber yakınlarında, Medine'den 140 km uzaklıkta bulunan, Hayber'den sonra Hicaz Yahudilerinin yeri sayılan bol verimli ve müreffeh köye Fedek deniliyordu.
Hz. Peygamber, Hayber, el-Gurra ve Tiyma'daki Yahudileri yendikten sonra Medine'nin kuzeyindeki bu geniş araziye İslâm askerlerini yerleştirdi ve Fedek'in ileri gelenlerine bir elçi gönderdi.
Çünkü buradakiler, İslâm aleyhine bir tehlike unsuruydular. Köyün reisi Yûşa bin Nun savaşmayı değil, teslim olmayı seçti. Bu bölgenin sakinleri İslâm bayrağı altında yaşamaya, her yıl mahsullerinin yarısını Hz. Peygamber'e vermeye, Müslümanların aleyhine faaliyet yapmamaya söz verdiler. (Yapılan antlaşma ile Fedek'in yarısını da Allah Resûlü'ne bağışlamışlardı).
Yani Fedek, savaş yoluyla elde edilmiş bir bölge değildir. İslâm'da savaşla alınan topraklar bütün Müslümanları ilgilendirir. Savaş yoluyla elde edilmeyen topraklar ise devlet reisini ilgilendirir. Buraların geliri bazı özel durumlarda da kullanılabilir. (Fedek bu sınıfa girmektedir.)
Bu özel durum Hz. Peygamber ve yakınlarının yasal ve meşru ihtiyaçlarını şerefli bir şekilde sağlamaları içindir. Kaldı ki Fedek, Allah Resûlü'ne bağışlanmıştı. Cenab-ı Allah, Haşr Sûresi'nde bu durumu şöyle anlatıyor:
"Ve Allah'ın onların mallarından, Peygamberine verdiği şeyler için siz, gerçekten de ne deve sürdünüz ne de at oynattınız ve fakat Allah peygamberlerini dilediği kimselerin üstüne atıp, üstün eder. Ve Allah'ın her şeye gücü yeter.
Allah'ın fethedilen köylerin mallarından Peygamber'ine verdiği ganimetler artık Allah'ındır. Ve Peygamberin, yakınların, yetimlerin, yoksulların, yolda kalmışların bu da o malın sizin içinizdeki zenginlerin ellerinde devreden bir mal, bir sermaye olmaması içindir. Ve Peygamber size ne verirse alın ve neden vazgeçmenizi emrederse vazgeçin ve Allah'tan korkun, şüphesiz Allah'ın azabı çetindir."
Hz. Peygamber'in Fedek'i Hz. Fâtıma'ya vermesi
"Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver" âyeti nâzil olunca, Hz. Peygamber Fâtıma'yı yanına çağırdı ve O'na Fedek'i hediye etti.Bu âyetin Hz. Fâtıma ve O'nun evlatları hakkında nâzil olduğu konusunda bütün âlimler hemfikirdirler.
Hz. Peygamber yaşadığı müddetçe Fedek Fâtıma'nın elindeydi. Kendisi kiraya veriyor, kirasını üç taksitle alıyordu. Aldığı bu kiradan kendisine ve evlatlarına bir gece yetecek kadarını ayırıyor, bir bölümünü Hâşimoğulları'nın fakirlerine dağıtıyor, geri kalanını ise diğer yoksullar arasında bölüştürüyordu.
Fedek oldukça gelir getiren bir bölgeydi. Kutbeddin Ravendî, bu konuda şöyle yazıyor:
"Peygamber, Fedek'i yirmi dört bin dinara kiraladı. Bazı ha dislerde bu rakam yetmiş bin dinar olarak nakledilmiştir. Bu ihtilaf, Fedek'in her yılki gelirinin birbirinden farklı olmasındandır.
Muaviye halife olduğunda Fedek'i üç kişi arasında paylaştırdı. O Fedek'in üçte birini Mervan bin Hakem'e, üçte birini Amr b. Osman'a, üçte birini de oğlu Yezid'e vermişti. Mervan, hilafete geçtiği vakit buranın tamamına el koydu."
Fedek'in, Medine dağlarının eteklerinden Seyf'ul-Bahr'a kadar uzanan bölgede dağınık yedi köyü vardı. Tarıma elverişli ve hurmalıklarla dolu bir bölge idi.
Buranın sahipleri Hz. Peygamber'le yaptıkları antlaşma neticesinde Fedek'in yarısını Resûlullah'a bağışlamıştı. Allah Resûlü de bu verimli bölgeyi kızına vermişti.
Halifenin Fedek'e el koyması
Hz. Ebu Bekir halife olunca, adamlarını Fedek arazilerini Hz. Fâtıma adına kontrol eden vekilinin yanına gönderdi. Onu oradan uzaklaştırarak araziye el koydular.Bu arada kendisinden başka kimsenin rivâyet etmediği bir hadis zikretti. Peygamberimizin şöyle dediğini duymuştu: "Biz peygamberler topluluğu miras bırakmayız. Bizden geri kalan mallar sadakadır."
O halde Hz. Peygamber miras bırakmamıştı. O'ndan geriye kalan mallar Müslüman yoksullara ve miskinlere sadaka olarak dağıtılmalıydı.
Ebu Bekir halife seçildikten on gün sonra Fedek'e birilerini göndererek Hz. Fâtıma'nın (a.s.) orada bulunan yardımcılarını çıkardı.
Hz. Aişe diyor ki: "Fâtıma, Ebu Bekir'e haber göndererek Resûlullah'ın (s.a.v.) mirasından payına düşenleri istedi. Fâtıma o sırada Medine de, Fedek'te ve Hayber hurmasından Resûlullah'ın (s.a.v.) payına düşen kısımları istiyordu.
Ebu Bekir şu karşılığı verdi: 'Resûlullah (s.a.v.), biz peygamberler miras bırakmayız, bizden geride kalan mal sadakadır, Âl-i Muhammed bu maldan sadece yiyebilir, buyurmuştur.
Allah'a yemin ederim ki, ben Resûlullah'ın (s.a.v.) sadakalarının durumunu hiçbir şekilde değiştirmeyeceğim. Resûlullah (s.a.v.) zamanında nasıl idiyse, bundan sonra öyle olacaktır. Bunlar üzerinde Resûlullah'ın (s.a.v.) yaptığı tasarrufun aynısını yapacağım.'
Böylece Ebu Bekir, Resûlullah'ın (s.a.v.) mirasından Fâtıma'ya bir pay vermeyi kabul etmedi."
Hz. Fâtıma (a.s.) ilk olarak kendi gitmek yerine, kendi adına başka kişileri göndererek Fedek hurmalığındaki hakkını istemişti." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)