Hz. Hasan’ın vasiyetleri ve defnedilmesi
Muhammed Bâkır şöyle buyurmaktadır: “Hasan vefat edeceği zaman gözleri yaş doldu, ağladı
22.08.2023 08:48:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Muhammed Bâkır şöyle buyurmaktadır: "Hasan vefat edeceği zaman gözleri yaş doldu, ağladı.
Orada bulunanlar dediler ki, "Ey Resulüllah'ın oğlu! Sen, Resulüllah'a bu kadar yakınken, buna rağmen ağlıyor musun? Üstelik Resulüllah senin hakkında övgü dolu sözler söylemiştir. Yirmi kere yaya olarak hacca gittin. Üç kere bütün varlığını hatta ayakkabılarını insanlara dağıttın."
Dedi ki, "İki şey için ağlıyorum. İçinde bulunduğum durumun dehşeti ve dostlardan ayrılık."
Hz. Hasan ölüm döşeğinde iken Resulüllah'ın yanına gömülmek istediğini Hz. Hüseyin'e beyan etti ancak bu mümkün olmadı.
Hz. Hasan'ın kardeşi Muhammed Hanefiyye'ye vasiyeti
Muhammed Hanefiyye, İmam Ali'nin, Câfer b. Kays'ın kızı Havle'den olan oğludur. Muhammed ile ilgili Tarih-i Dimeşk'de şunlar yazar:
"Münafıklardan biri Muhammed'e gelerek dedi ki: "Neden baban savaşlarda seni ileri sürüyor ve Hasan ile Hüseyin'i göndermediği yerlere seni gönderiyor?"
Muhammed ona şu cevabı verdi: "Çünkü onlar, babamın iki gözüdür. Bense eliyim. Eliyle gözlerini koruyor."
Mufaddal b. Ömer Ebu Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
"Hasan b. Ali vefat edeceği sırada dedi ki: "Ey Kanber! Bak bakalım kapının arkasında Âl-i Muhammed'den başka bir mü'min var mıdır?
Kanber dedi ki: "Allah Resulü ve Resulü'nün oğlu bunu benden daha iyi bilirler."
İmam Hasan dedi ki: "Bana Muhammed b. Ali'yi çağır!"
Derhal Muhammed b. Ali'yi çağırmaya gittim. Evine girdiğimde bana, "Umarım hayırdan başka bir şey olmamıştır" dedi.
Dedim ki, "Ebu Muhammed, Hz. Hasan seni çağırıyor. Çağrısına uy!"
Bunu duyar duymaz ayakkabılarının bağlarını bağlamadan acele ile benimle birlikte koşarak evden çıktı. Hasan'ın huzuruna gelince ona selam verdi.
Hasan b. Ali ona dedi ki: "Otur! Çünkü senin gibi bir adamın, ölülerin dirilmesine ve dirilerin ölmesine sebep olacak kadar önemli olan bu sözü dinlememesi olmaz.
İlmin hazineleri ve hidayetin aydınlatıcı çıraları olun. Çünkü gündüzün ışıklarının bir kısmı bir kısmından daha parlak olur. Allah'ın İbrahim'in oğullarını imamlar yaptığını ve bazısını bazısından üstün kıldığını, Davud'a da Zebur'u verdiğini bilmiyor musun? Hem sen, Muhammed'in hangi özellikleriyle de seçkin kılındığını da bilirsin. Ey Muhammed b. Ali senin için kıskançlıktan endişe ediyorum."
(Yani senin kıskançlık duymandan endişe ediyorum. Veya A'lamu'l Vera nüshasında olduğu gibi, senin kıskanmandan endişe duymuyorum).
Çünkü Allah kâfirleri bu nitelikle vasfetmiştir: "Hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler."
Hiç kuşkusuz Allah şeytana, senin üzerinde bir etkinlik kurma gücü vermemiştir. Ey Muhammed b. Ali, babandan seninle ilgili olarak duyduğum sözleri sana aktarayım mı?"
Muhammed, "evet" dedi.
Buyurdu ki: "Basra günü (Cemel Savaşı) şöyle diyordu: "Kim dünya ve ahirette bana bir iyilik etmek istiyorsa oğlum Muhammed'e iyilik etsin."
Ey Muhammed b. Ali! Eğer istersen sen daha babanın sulbünde iken olanları sana haber verebilirim.
Ey Muhammed b. Ali! Bilmez misin ki Hüseyin b. Ali ölümümden ve ruhumun bedenimden ayrılmasından sonra benden sonraki İmam'dır. Onun adı Allah katındaki kitapta İmam olarak yazılıdır.
Bu, Nebi'den kalan bir mirastır. Allah, babasının ve anasının mirasına bunu da kattı. Allah, sizin yarattıklarının en hayırlıları olduğunuzu bildi. Ve sizin aranızdan Muhammed'i seçti. Muhammed, Ali'yi ve Ali de imam olarak beni seçti. Ben de Hüseyin'i seçtim."
Muhammed b. Ali ona dedi ki: "Sen İmam'sın, sen benimle Muhammed (s.a.v.) arasındaki vesilesin. Allah'a yemin ederim ki, senden bu sözleri duymaktansa ölmeyi tercih ederim.
Kafamın içinde sizinle ilgili öyle sözler vardır ki bu derin sözleri hiçbir kabın alıp yukarı çıkarması mümkün değildir. Rüzgarın nağmeleri onu değiştiremez. (Yani düşmanların yıldızlı sözleri benim sizinle ilgili inancımı değiştiremez).
Onlar bir mühre kazınmış yazı gibidir ki süslü ve nakışlıdır. Bunları açığa vurmak istiyorum. Fakat Allah'ın indirilmiş kitabının veya önceki resullere indirilmiş kitapların benden önce davrandıklarını görüyorum.
Bu sözler öylesine ağır ve değerlidirler ki, söyleyenlerin dilleri ve yazanların elleri bunları gereği gibi aktarmaktan aciz kalırlar. Bütün kalemler getirilse ve bütün kağıtlara karalansa yine de sizin faziletleriniz tükenmez. Allah ihsan sahiplerini işte böyle ödüllendirir. Allah'ın dışında hiçbir kuvvet yoktur.
Hüseyin bizim en âlimimiz, en ağır başlımız ve akrabalık açısından Resulüllah'a en yakın olanımızdır. O, yaratılmadan önce derin bir ilme sahipti. (Yüce Allah onun ruhunu bedenine yerleştirmeden önce Âlim kılmıştı) O, konuşmaya başlamadan önce ilahi vahyi okumuştur.
Eğer Allah daha hayırlı olan birinin olduğunu bilseydi Muhammed'i (s.a.v.) seçmezdi. Allah, Muhammed'i seçti. Muhammed, Ali'yi seçti. Ve Ali, İmam olarak seni ve sen de Hüseyin'i seçtiğinize göre bize bu seçime teslim olmak ve razı olmak düşer.
Ondan başkasına razı olacak kimmiş? Ondan başka ağır meselelerimizin çözümü için kime başvuracakmışız?" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Orada bulunanlar dediler ki, "Ey Resulüllah'ın oğlu! Sen, Resulüllah'a bu kadar yakınken, buna rağmen ağlıyor musun? Üstelik Resulüllah senin hakkında övgü dolu sözler söylemiştir. Yirmi kere yaya olarak hacca gittin. Üç kere bütün varlığını hatta ayakkabılarını insanlara dağıttın."
Dedi ki, "İki şey için ağlıyorum. İçinde bulunduğum durumun dehşeti ve dostlardan ayrılık."
Hz. Hasan ölüm döşeğinde iken Resulüllah'ın yanına gömülmek istediğini Hz. Hüseyin'e beyan etti ancak bu mümkün olmadı.
Hz. Hasan'ın kardeşi Muhammed Hanefiyye'ye vasiyeti
Muhammed Hanefiyye, İmam Ali'nin, Câfer b. Kays'ın kızı Havle'den olan oğludur. Muhammed ile ilgili Tarih-i Dimeşk'de şunlar yazar:
"Münafıklardan biri Muhammed'e gelerek dedi ki: "Neden baban savaşlarda seni ileri sürüyor ve Hasan ile Hüseyin'i göndermediği yerlere seni gönderiyor?"
Muhammed ona şu cevabı verdi: "Çünkü onlar, babamın iki gözüdür. Bense eliyim. Eliyle gözlerini koruyor."
Mufaddal b. Ömer Ebu Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
"Hasan b. Ali vefat edeceği sırada dedi ki: "Ey Kanber! Bak bakalım kapının arkasında Âl-i Muhammed'den başka bir mü'min var mıdır?
Kanber dedi ki: "Allah Resulü ve Resulü'nün oğlu bunu benden daha iyi bilirler."
İmam Hasan dedi ki: "Bana Muhammed b. Ali'yi çağır!"
Derhal Muhammed b. Ali'yi çağırmaya gittim. Evine girdiğimde bana, "Umarım hayırdan başka bir şey olmamıştır" dedi.
Dedim ki, "Ebu Muhammed, Hz. Hasan seni çağırıyor. Çağrısına uy!"
Bunu duyar duymaz ayakkabılarının bağlarını bağlamadan acele ile benimle birlikte koşarak evden çıktı. Hasan'ın huzuruna gelince ona selam verdi.
Hasan b. Ali ona dedi ki: "Otur! Çünkü senin gibi bir adamın, ölülerin dirilmesine ve dirilerin ölmesine sebep olacak kadar önemli olan bu sözü dinlememesi olmaz.
İlmin hazineleri ve hidayetin aydınlatıcı çıraları olun. Çünkü gündüzün ışıklarının bir kısmı bir kısmından daha parlak olur. Allah'ın İbrahim'in oğullarını imamlar yaptığını ve bazısını bazısından üstün kıldığını, Davud'a da Zebur'u verdiğini bilmiyor musun? Hem sen, Muhammed'in hangi özellikleriyle de seçkin kılındığını da bilirsin. Ey Muhammed b. Ali senin için kıskançlıktan endişe ediyorum."
(Yani senin kıskançlık duymandan endişe ediyorum. Veya A'lamu'l Vera nüshasında olduğu gibi, senin kıskanmandan endişe duymuyorum).
Çünkü Allah kâfirleri bu nitelikle vasfetmiştir: "Hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler."
Hiç kuşkusuz Allah şeytana, senin üzerinde bir etkinlik kurma gücü vermemiştir. Ey Muhammed b. Ali, babandan seninle ilgili olarak duyduğum sözleri sana aktarayım mı?"
Muhammed, "evet" dedi.
Buyurdu ki: "Basra günü (Cemel Savaşı) şöyle diyordu: "Kim dünya ve ahirette bana bir iyilik etmek istiyorsa oğlum Muhammed'e iyilik etsin."
Ey Muhammed b. Ali! Eğer istersen sen daha babanın sulbünde iken olanları sana haber verebilirim.
Ey Muhammed b. Ali! Bilmez misin ki Hüseyin b. Ali ölümümden ve ruhumun bedenimden ayrılmasından sonra benden sonraki İmam'dır. Onun adı Allah katındaki kitapta İmam olarak yazılıdır.
Bu, Nebi'den kalan bir mirastır. Allah, babasının ve anasının mirasına bunu da kattı. Allah, sizin yarattıklarının en hayırlıları olduğunuzu bildi. Ve sizin aranızdan Muhammed'i seçti. Muhammed, Ali'yi ve Ali de imam olarak beni seçti. Ben de Hüseyin'i seçtim."
Muhammed b. Ali ona dedi ki: "Sen İmam'sın, sen benimle Muhammed (s.a.v.) arasındaki vesilesin. Allah'a yemin ederim ki, senden bu sözleri duymaktansa ölmeyi tercih ederim.
Kafamın içinde sizinle ilgili öyle sözler vardır ki bu derin sözleri hiçbir kabın alıp yukarı çıkarması mümkün değildir. Rüzgarın nağmeleri onu değiştiremez. (Yani düşmanların yıldızlı sözleri benim sizinle ilgili inancımı değiştiremez).
Onlar bir mühre kazınmış yazı gibidir ki süslü ve nakışlıdır. Bunları açığa vurmak istiyorum. Fakat Allah'ın indirilmiş kitabının veya önceki resullere indirilmiş kitapların benden önce davrandıklarını görüyorum.
Bu sözler öylesine ağır ve değerlidirler ki, söyleyenlerin dilleri ve yazanların elleri bunları gereği gibi aktarmaktan aciz kalırlar. Bütün kalemler getirilse ve bütün kağıtlara karalansa yine de sizin faziletleriniz tükenmez. Allah ihsan sahiplerini işte böyle ödüllendirir. Allah'ın dışında hiçbir kuvvet yoktur.
Hüseyin bizim en âlimimiz, en ağır başlımız ve akrabalık açısından Resulüllah'a en yakın olanımızdır. O, yaratılmadan önce derin bir ilme sahipti. (Yüce Allah onun ruhunu bedenine yerleştirmeden önce Âlim kılmıştı) O, konuşmaya başlamadan önce ilahi vahyi okumuştur.
Eğer Allah daha hayırlı olan birinin olduğunu bilseydi Muhammed'i (s.a.v.) seçmezdi. Allah, Muhammed'i seçti. Muhammed, Ali'yi seçti. Ve Ali, İmam olarak seni ve sen de Hüseyin'i seçtiğinize göre bize bu seçime teslim olmak ve razı olmak düşer.
Ondan başkasına razı olacak kimmiş? Ondan başka ağır meselelerimizin çözümü için kime başvuracakmışız?" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.