Hrant Dink cinayetinin düşündürdükleri/ Abdullah KİBARLI

Türkiye gazeteci Dink'in ölümünü konuşuyor. Türk vatandaşı olan Dink Ermeni olmasına rağmen bugüne kadar burnu dahi kanamadan içimizde bizden biri olarak yaşamıştı.  Uzun zamandır siyasi cinayetlerin işlenmediği ülkemizde bu  saldırı yeni gelişmelerin habercisidir.Türkün örfünde, inancında haksız yere bir masumun öldürülmesine yer olmadığı temel kaidesini hatırlattıktan sonra cinayeti değerlendirmeye çalışalım.Osmanlı zamanında taba-i sadıka olarak adlandırılan Ermeniler,  günümüze kadar bu sıfatla bizimledirler. Bugün de bu hassas ölçü halen geçerlidir. Öyle ki, Dink, Türkiye aleyhinde dünya nezninde pek çok ülkede gündem edilen, "sözde Ermeni soykırımı" konusunda Türkiye'yi savunmuş, "Ermeni soykırımı yoktur" mesajını bizzat kendi vermiştir. Yani, Dink ve diğer Ermeni vatandaşlarımızın bu tavrı soykırım yalanlarına en güzel örnekti. Ancak son yazısından da anlıyoruz ki, Dink ciddi tehditler alıyordu. Bu tehditleri kimin veya kimlerin yaptığını değerlendirirken, onun ölümünden kimin menfaat sağlayacağı dikkate alınmalıdır.Sözde Ermeni soykırımına hayır diyebilen bir yüreklilikle bu olayın üstüne giden bir Türk olarak, onun varlığı Türkiye için önemli idi. Ama bu yalana dünyada geçerlilik kazandırmaya çalışanlar için Dink kötü bir örnekti. Ayrıca, cinayet ABD' de soykırımın Kongre'de görüşüleceği bir döneme rastlamaktadır. Böyle bir dönemde Türkiye'de bir Ermeninin sokak ortasında katledilmesi, iddianın ispatına güçlü bir delildir. Öyleyse zanlılar bu kar - zarar mantığında aranmalıdır. Yakın  geçmişte MİT Müsteşarı Emre taner, "Ulus devletin yok olma tehlikesinden " bahsederken, Sn. Erdoğan da milliyetçi söylemleriyle dikkat çekmektedir. Cinayet Türkiye'de esmeye başlayan milliyetçilik rüzgarını tekrar kesmek için de tezgahlanmış olabilir. Yani olay bir yönüyle soykırım yalanına içimizden bir delildir, diğer yönüyle de  gelişmekte olan milliyetçilik akımını önlemenin yoludur.Cinayeti telin ediyor, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.