Tarihçilerin aktardığı bilgilere göre Hristiyanlığı yeryüzünden silmeye kendini adamış Pavlus.
İslam/vahiy Hz Muhammed'den (saa) önce kendilerine inmiş gibi ahkam kesen prof. unvanlı onlarca ilahiyatçı Pavlus var ekranlarda sosyal, medyada.
İslam'ı ortadan kaldırmak yerine, günün şartlarına uygun hâle getirme misyonunu üstlenmişler.
"İslam'a uymak zor geliyorsa İslam'ı kendine uydur" ana ilke.
Ne demişti, "Hocaefendi?"
Yada nasıl şikayet etmişti müslümanları, Katolik dünyasının ruhanisi Papa'ya:
"İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir" (malum mektuptan).
İşte bugün yapılmak istenen tam da budur.
Uygun bir yerde vakitli bir gayret ile bu yanlış anlaşılmanın büyük oranda azaltılması.
Yani özellikle genç nüfusun İslam'dan nefretini sağlamak.
Düzelteyim;
İslam'ın yegâne hak din olmadığına inandırmak.
Diyalog sürecinde düzeltilmesi hedeflenen tarihî yanlış bundan başka ne ola ki?
İlm u irfan sahibi, yada ilimden önce edep öğrenmiş ulemanın üslubu şöyleydi hâlâ da şöyledir:
Bu konuda benim düşüncem budur, ama doğruyu en iyi bilen Allah'tır.
Biraz daha Pavlus;
Yeni Ahitʼte yer alan bilgilere göre Yahudi asıllı bir Roma vatandaşı olan Pavlus, Saul olarak da tanınıyordu. Kendisini Hristiyanları ve Hristiyanlığı yok etmeye adamıştı. Hristiyan olmadan önce Hristiyanlara şiddetli zulümler yaptığını Pavlus kendisi itiraf etmektedir. İstefanos'un infazını bizzat onaylamıştı.
Aman ha, aklınızdan Hristofobi gibi bir şey geçmesin.
İslamofobi moda.
Bir müslüman evladı çıkıp da; "ey haçlı dünyası! Sizin insanlığın başına getirdiğimiz belâ ve musibetleri saysak ömür yetmez, yazmaya kalksak, denizler mürekkep ağaçlar kalem olsa yetmez, siz Yüce İslam dinine "fobi/korku salan" demeden önce dönüp bir aynaya bakın.
Yok, diyemiyor, çünkü inanmıyor.
Bizim ilahiyatçı Pavluslardan devam edelim.
Benim dediğimdir yegane doğru diyen bir ilahiyatçı Rahmanî bir duruşun adresi değildir.
Ve bu tipleri dinleyip imanî hassasiyet sahibi olmuş, ibadet disiplini elde etmiş kimseye şimdiye dek rastlamadım dersem, mübalağa etmiş olmam.
Falan hoca çok hoşuma gidiyor, büyük bir beğeni ile takip ediyorum diyenlere soruyorum çoğu zaman; sana ne kazandırdı?
Kocaman bir hiiiç.
Dinlerken imanî bir coşku, heyecan mı yaşadın?
Hayır.
Allah'ı görür gibi oldun?
O ne?
Bana ait bir söz değil, sahabe sözü;
"Bir anda Allah'ı görür gibi oldum."
Kur'anî ölçü ile söylersek:
"Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir" (Enfâl - 2).
Yüreğin titredi,
İmanın arttı,
Ya Rabbime olan güvenin?
Yo, hiçbiri olmadı.
O zaman sen tiyatro izlemişsin...
(Devam edeceğim).
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024