Geçtiğimiz hafta Şanlıurfa'da dinlerarası diyalog merkezi Halepli Bahçe'nin temelleri Başbakan Erdoğan tarafından atılmıştı.Birkaç ay önce de Antalya belekte yine bir dinlerarası diyalog merkezi Başbakan tarafından açılmıştı hatırlarsanız. Belek'te açılan bu "dinler bahçesi" adlı içerisinde kilise, havra ve mescit bulunan merkeze ilköğretim çağındaki çocuklarımız, uygulamalı din dersi adı altında götürülüp kilise ve havraya sokulmaktadır. Hala da bu çalışmalar devam ediyor.Dinlerarası diyalog sürecini hükümet, Türkiye sınırlarından daha öteye taşımak için kolları sıvamış olmalı ki, Başbakan Erdoğan, Avrupa Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada, dinlerarası diyalogun yaygınlaştırılmasını istedi. Her zaman gazeteniz Yeni mesaj'ın çeşitli yazarları dinlerarası diyalog sürecinin amacına değinmesine rağmen hala devam ettirilmeye çalışılan bu diyalog süreci Türkiye'ye her geçen gün yenileri eklenen ve sayıları 40 bine ulaşan kilise evleri kazandırmıştır.Açılan bu kilise evlerinde on binlerce gencimiz önce Hıristiyanlaştırılıyor sonra senin aslın Rum'dur, Ermeni'dir denilerek, Anadolu'nun Hıristiyanlaştırılması konusunda hızla yol alınıyor.Dinlerarası diyalog fikrini Vatikan ortaya atmış ve ne anlama geldiğini de açık seçik olarak ortaya koymuştur.1962 yılında Vatikan'da toplanan bir konsil ilk defa diyalog konusunu görüşmek için toplandı. Daha sonra devam eden olan bu konsil birkaç toplantı sonra misyonerlik faaliyetlerinin bir parçası olmak üzere "Diyaloga" önem verilerek devam ettirilmesini karar altına aldı. Bu karardan anlaşılmaktadır ki, temel olarak bilinmesi gereken şey dinlerarası diyalog fikrinin Türkiye'den çıkan bir fikir olmadığı Vatikan'ın dayattığı bir fikir olduğudur. Papa II. Paul 1991 yılında ilan ettiği Redemptoris Missio (Kurtarıcı Misyon) adlı genelgede, "Dinler arası diyalog, Kilisenin bütün insanları Kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Bu misyon aslında Mesih'i ve İncil'i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir" şeklinde açıklamıştır.Yine Vatikan yayınladığı Kateşizm kitabında da diyalog şu şekilde tarif edilmiştir; "Bu diyalogun tek amacı İncil'i tanıtmaktır. Muhatapların ikinci Âdem'i (Hazret-i İsa'yı) Tanrı olarak kabul etmek zorundadırlar ki, birinci Âdem'i de (Hazret-i Âdem'i de) yaratan odur" şeklinde tarif etmektedir.1964 yılında 2. Vatikan Konsilinde kurulan Hıristiyan Olmayanlar Sekreteryasının 1973 yılında, sekreteryanın sözcülüğü görevine getirilen Pietro Rossano, Sekreterya'nın yayın organı Bulletin'deki bir yazısında;"Diyalogdan söz ettiğimizde, açıktır ki bu faaliyeti, kilise şartları çerçevesinde misyoner ve İncil'i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri, üzerinde taşıdığı şeyleri yani Mesih'in sevgisini ve Mesih'in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog, Kilisenin İncil'i yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır." (Bulletin, Pietro Rossano )Pietro Rossano, ayrıca diyalogun şartlar gereği ortaya çıktığını şöyle ifade etmektedir; "Kilisenin henüz bulunmadığı yerlerde tesis edilmesi için yapılan bir faaliyet olarak anlaşılan misyon, artık diyalog olmadan başarıya ulaşamaz."Burada alıntıda bulunduğum bütün bu gerçekler dinler arası diyalog'un ne anlama geldiğini ortaya koymaktadır. Bu gerçekler dinler arası diyalog'un Müslüman Türk milletinin dini ve milli bütünlüğünü tehdit ettiğini bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır.Ne hazin tecellidir ki, bu gerçeklere ve yapılan misyonerlik çalışmalarına rağmen misyonerlerin ilk hedeflerinde olan Türkiye cumhuriyetinin Başbakan'ı Avrupa konseyi toplantısında dinlerarası diyalog'un daha da yaygınlaşmasını teklif eden taraf oldu. Bakalım başımıza daha neler gelecek...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024