Hiçbir zaman hakkı gizlemezdi
Hz. Ebuzer, çok açık konuşurdu. Hiçbir zaman hakkı gizlemezdi. O, korkusuz ve mücadeleci bir ruha sahip olmasına rağmen, Resûlullah'ın (s.a.a) sözleri onu daha fazla korkusuz ve mücadeleci kılıyordu
06.03.2016 00:00:00
Resûlullah (s.a.a), Hz. Ebuzer'in şahsiyeti ve büyüklüğü hakkında çeşitli sözler buyurmuştur. Ama doğru konuşması hakkında buyurduğu söz hepsinden daha açık ve güzeldir.
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: "Göğün altında ve yerin üzerinde Ebuzer'den daha doğru konuşan bir kimse yoktur." (Tabakât-ı İbn-i Sa'd, c.4, s.228 ; Usdü'l-Gâbe, c.1, s.301; Ricâl-î Keşşî, s.28; ed-Derecârtü'r-Rafia, s.231).
Birisi İmam Ca'fer-i Sâdık'a (a.s) şöyle soru sordu: "Resûlullah (s.a.a), Ebuzer'i nasıl en doğru konuşan olarak tanıtabilir. Halbuki Ali (a.s) ve Hasaneyn yeryüzünün en doğru konuşanlarıydı."
İmam Ca'fer-i Sadık (a.s) buyurdular ki: "Yılın 12 ayının 4 tanesi muhterem ve aziz aydır. O aylarda savaşlar ve cihad haramdır. Bu dört ay Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem'dir. Ramazan ayı bunlardan daha üstün ve saygın olmasına rağmen bu aylardan sayılmamıştır. Zira Ramazan ile o aylar, fazilet açısından kıyaslanamaz."
Daha sonra şöyle buyurdu: "Biz Ehl-i Beyt ile hiç kimse kıyas edilemez."
Hz. Ebuzer'in bu açıdan üstünlüğü diğer normal insanlara göredir. Masumlara göre değil. İmam Sâdık'ın (a.s) da buyurduğu gibi: "Hiç kimse Ehl-i Beyt'le kıyaslanamaz."
(ed-Derecâtü'r-Rafia, s.236; Kâmusu'r-Ricâl, c.2, s.454).
Resûlullah'ın (s.a.a), Ebuzer'in doğru konuşmasına şahâdet vermesine rağmen, halife Osman'ın ondan şahit istemesi gerçekten şaşılacak bir durumdur. Acaba Resûlullah'ın (s.a.a) o büyük sahabisinin doğrulukla meşhur olduğunu bütün müslümanlar biliyordu da, sadece halife mi bilmiyordu; yoksa onun işine gelmeyen birtakım sözler söylediği için mi şahit istiyordu!?
Hz. Ebuzer, çok açık konuşurdu. Hiçbir zaman hakkı gizlemezdi. O, korkusuz ve mücadeleci bir ruha sahip olmasına rağmen, Resûlullah'ın (s.a.a) sözleri onu daha fazla korkusuz ve mücadeleci kılıyordu. Resûlullah'tan (s.a.a) naklettiği yedi düstur şüphesiz onun ruhuna tesir etmiştir.
O, buyurdu ki: "Resûlullah (s.a.a), yedi şeyi bana tavsiye ettiler:
1- Fakirleri sevmemi ve onlardan ayrılmamamı,
2- Yaşantımda kendimden daha aşağı kimselere bakmamı,
3- Hiçbir zaman kimseden bir şey istemememi,
4- Yakınlarımdan kopmamamı ve bana kötülük de yapsalar onlara iyilik etmemi,
5- Her ne kadar acı da olsa hakkı söylememi,
6- Allah yolunda başkalarının kınamasından korkmamamı,
7- La havle ve la kuvvete illa billahi'l-aliyy-il azim zikrini çok söylememi." (Tabakât-ı İbn-i Sa'd, c.4, s.229; Hilyetü'l-Evliyâ, c.1, s.160).
Hz. Ebuzer, kendi dostlarına bile hakkı söylemekten ve onları eleştirmekten çekinmezdi. O, bazı Müslümanların gayri meşru yoldan ele geçirdikleri makam ve aşırı serveti gördüğünde susamazdı. Onlar, dostlukla yaklaşsalar dahi onlardan uzaklaşırdı.
Bir gün, Ebu Musa Eş'ari, Hz. Ebuzer'i görür görmez, "Aferin benim kardeşime" dedi. Ebuzer, onu kendisinden uzaklaştırdı ve şöyle dedi: "Ben, senin kardeşin değilim. Sen kaymakam ve vali olmadan önce senin kardeşin idim."
O, Ebu Hureyre'nin de gösterdiği aşırı ilgiye tepki gösterirdi. (Tabakât-ı İbn-i Sa'd, c.4, s.230).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: "Göğün altında ve yerin üzerinde Ebuzer'den daha doğru konuşan bir kimse yoktur." (Tabakât-ı İbn-i Sa'd, c.4, s.228 ; Usdü'l-Gâbe, c.1, s.301; Ricâl-î Keşşî, s.28; ed-Derecârtü'r-Rafia, s.231).
Birisi İmam Ca'fer-i Sâdık'a (a.s) şöyle soru sordu: "Resûlullah (s.a.a), Ebuzer'i nasıl en doğru konuşan olarak tanıtabilir. Halbuki Ali (a.s) ve Hasaneyn yeryüzünün en doğru konuşanlarıydı."
İmam Ca'fer-i Sadık (a.s) buyurdular ki: "Yılın 12 ayının 4 tanesi muhterem ve aziz aydır. O aylarda savaşlar ve cihad haramdır. Bu dört ay Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem'dir. Ramazan ayı bunlardan daha üstün ve saygın olmasına rağmen bu aylardan sayılmamıştır. Zira Ramazan ile o aylar, fazilet açısından kıyaslanamaz."
Daha sonra şöyle buyurdu: "Biz Ehl-i Beyt ile hiç kimse kıyas edilemez."
Hz. Ebuzer'in bu açıdan üstünlüğü diğer normal insanlara göredir. Masumlara göre değil. İmam Sâdık'ın (a.s) da buyurduğu gibi: "Hiç kimse Ehl-i Beyt'le kıyaslanamaz."
(ed-Derecâtü'r-Rafia, s.236; Kâmusu'r-Ricâl, c.2, s.454).
Resûlullah'ın (s.a.a), Ebuzer'in doğru konuşmasına şahâdet vermesine rağmen, halife Osman'ın ondan şahit istemesi gerçekten şaşılacak bir durumdur. Acaba Resûlullah'ın (s.a.a) o büyük sahabisinin doğrulukla meşhur olduğunu bütün müslümanlar biliyordu da, sadece halife mi bilmiyordu; yoksa onun işine gelmeyen birtakım sözler söylediği için mi şahit istiyordu!?
Hz. Ebuzer, çok açık konuşurdu. Hiçbir zaman hakkı gizlemezdi. O, korkusuz ve mücadeleci bir ruha sahip olmasına rağmen, Resûlullah'ın (s.a.a) sözleri onu daha fazla korkusuz ve mücadeleci kılıyordu. Resûlullah'tan (s.a.a) naklettiği yedi düstur şüphesiz onun ruhuna tesir etmiştir.
O, buyurdu ki: "Resûlullah (s.a.a), yedi şeyi bana tavsiye ettiler:
1- Fakirleri sevmemi ve onlardan ayrılmamamı,
2- Yaşantımda kendimden daha aşağı kimselere bakmamı,
3- Hiçbir zaman kimseden bir şey istemememi,
4- Yakınlarımdan kopmamamı ve bana kötülük de yapsalar onlara iyilik etmemi,
5- Her ne kadar acı da olsa hakkı söylememi,
6- Allah yolunda başkalarının kınamasından korkmamamı,
7- La havle ve la kuvvete illa billahi'l-aliyy-il azim zikrini çok söylememi." (Tabakât-ı İbn-i Sa'd, c.4, s.229; Hilyetü'l-Evliyâ, c.1, s.160).
Hz. Ebuzer, kendi dostlarına bile hakkı söylemekten ve onları eleştirmekten çekinmezdi. O, bazı Müslümanların gayri meşru yoldan ele geçirdikleri makam ve aşırı serveti gördüğünde susamazdı. Onlar, dostlukla yaklaşsalar dahi onlardan uzaklaşırdı.
Bir gün, Ebu Musa Eş'ari, Hz. Ebuzer'i görür görmez, "Aferin benim kardeşime" dedi. Ebuzer, onu kendisinden uzaklaştırdı ve şöyle dedi: "Ben, senin kardeşin değilim. Sen kaymakam ve vali olmadan önce senin kardeşin idim."
O, Ebu Hureyre'nin de gösterdiği aşırı ilgiye tepki gösterirdi. (Tabakât-ı İbn-i Sa'd, c.4, s.230).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.