Eğer aklımızı peynir ekmekle yemediysek, eğer hafızamız da en alçak propaganda araçları ile ve alçakça sıfırlanmadıysa terör konusunda verilen her tavizin bir sonrakine gebe olduğunu adımız gibi biliyoruz artık.
Otuz yıllık tecrübe de bunu gösteriyor.
Tarihte ve günümüzde ve dünyanın hiçbir ülkesinde teröre taviz üstüne taviz vererek, terörün sırtı sıvazlanarak, teröriste kırmızı halı serilerek bitirilen bir terör örneği yoktur.
Otuz seneden beri her kış mevsimine girerken, malum basın yayın organları, malum bindirilmiş kıtalar yeni yeni “ateş kes” şarkıları besteleyerek vatan sathına pompaladılar ve işte gelinen nokta ortada.
Otuz seneden beri her yıl verilen tavizler adeta terörün üreme merkezi oldu, terörün ve teröristin palazlanması için su yerine, gübre yerine geçti.
Bu nasıl bir akıldır ki, bu nasıl bir siyasettir ki, bu nasıl bir yönetim anlayışıdır ki geçen yıllardan ibret almaz, yaşananlardan ders çıkarmaz da hala terörün değirmenine su taşır, terörü palazlandıracak adımlar atar ve kararlar alır?
Mevcut iktidar partisine mensup vekilin söylediğine bakar mısınız:
“Devlet ile Apo arasında başlayan bu görüşmeler, son 32 yılda terör kurbanı olan ailelerin yüreklerine kör bir bıçağın saplanmasına yol açıyor.
Ama dün öğrendik ki; bu acıyı hissedenler sadece terör kurbanlarının yakınları değilmiş!
AKP’nin Kürt asıllı Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’na göre, dağdaki PKK’lı teröristler de aynı kaygıyı taşıyormuş...
Bu insanların (!) dağa çıkış nedenlerini ortadan kaldıracak adımlar atılırsa, bunlar silah bırakıp dönerken, “Boşuna ölmedik, bak bunlar da oldu” diyebilmeliymiş!
Beyefendi, BirGün Gazetesi’ne verdiği demeçte aynen bunları söylemiş...
***
Ah Galip Bey; ah...
Evet, vekilsiniz ama kimin vekili olduğunuz belli!
Dağdaki teröristin, ‘Boşuna ölmemişiz’ diyebilmesini istiyorsunuz ama otuz yıldır o teröristlerin öldürdüğü çocuklarımızın ailelerinin ne diyeceği aklınıza bile gelmiyor!
Bulacağınız “barış formülü”nün özü bu mu?
Teröristlerin kaygılarını yok etmek...
Ya pusuya düşürülen, karakollarda şehit edilen askerlerin ailelerinin kaygıları ne olacak Galip Bey?
Okullarda öldürülen öğretmenlerin, mayınlarda patlatılan sivil vatandaşların aileleri isyan etmeyecek mi bu duruma?
Sizin “milletvekili maaşınızı” o teröristler mi veriyor, yoksa şehit yakınları mı?
Siz kimi temsil ediyorsunuz?
Kimin adına kaygılanıp, kimin adına konuşuyorsunuz?
***
Tam otuz iki yıldır akan kan elbette dinmeli...
Terör sorunu elbette bitmeli...
Ama bu yapılırken, devletin verdiği emri yerine getirip ölen yurttaşlarımızın kemikleri sızlatılmamalı... Dağdaki teröristin ruh hâli düşünüldüğü kadar; şehit ailelerinin ve gazilerin ruh hâlleri de düşünülmeli...” (Mustafa Mutlu, vatan, 08.01.13)
Bu arkadaşlara Hac suresi 46’yı hatırlatıyoruz, tefsiri ile beraber okusunlar, lütfen:
“Onlar, hiç yeryüzünü dolaşmadılar mı? Dolaşsalardı eğer, gördüklerini düşünecek akılları kalpleri olurdu, söylenenleri duyacak kulakları olurdu. Unutmayın, gözler görmemezlik, akıl ermemezlik etmez. Fakat göğüslerin içindeki kalpler, basîretler kör kesildiği için, keyfîliğe, taklide ve saplantıya dayalı olarak akıl kötüye kullanılmıştır. Gözlerin gördüğünden, muhakemeler, mukayeseler yaparak faydalanmaz.”
Otuz yıllık tecrübe de bunu gösteriyor.
Tarihte ve günümüzde ve dünyanın hiçbir ülkesinde teröre taviz üstüne taviz vererek, terörün sırtı sıvazlanarak, teröriste kırmızı halı serilerek bitirilen bir terör örneği yoktur.
Otuz seneden beri her kış mevsimine girerken, malum basın yayın organları, malum bindirilmiş kıtalar yeni yeni “ateş kes” şarkıları besteleyerek vatan sathına pompaladılar ve işte gelinen nokta ortada.
Otuz seneden beri her yıl verilen tavizler adeta terörün üreme merkezi oldu, terörün ve teröristin palazlanması için su yerine, gübre yerine geçti.
Bu nasıl bir akıldır ki, bu nasıl bir siyasettir ki, bu nasıl bir yönetim anlayışıdır ki geçen yıllardan ibret almaz, yaşananlardan ders çıkarmaz da hala terörün değirmenine su taşır, terörü palazlandıracak adımlar atar ve kararlar alır?
Mevcut iktidar partisine mensup vekilin söylediğine bakar mısınız:
“Devlet ile Apo arasında başlayan bu görüşmeler, son 32 yılda terör kurbanı olan ailelerin yüreklerine kör bir bıçağın saplanmasına yol açıyor.
Ama dün öğrendik ki; bu acıyı hissedenler sadece terör kurbanlarının yakınları değilmiş!
AKP’nin Kürt asıllı Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’na göre, dağdaki PKK’lı teröristler de aynı kaygıyı taşıyormuş...
Bu insanların (!) dağa çıkış nedenlerini ortadan kaldıracak adımlar atılırsa, bunlar silah bırakıp dönerken, “Boşuna ölmedik, bak bunlar da oldu” diyebilmeliymiş!
Beyefendi, BirGün Gazetesi’ne verdiği demeçte aynen bunları söylemiş...
***
Ah Galip Bey; ah...
Evet, vekilsiniz ama kimin vekili olduğunuz belli!
Dağdaki teröristin, ‘Boşuna ölmemişiz’ diyebilmesini istiyorsunuz ama otuz yıldır o teröristlerin öldürdüğü çocuklarımızın ailelerinin ne diyeceği aklınıza bile gelmiyor!
Bulacağınız “barış formülü”nün özü bu mu?
Teröristlerin kaygılarını yok etmek...
Ya pusuya düşürülen, karakollarda şehit edilen askerlerin ailelerinin kaygıları ne olacak Galip Bey?
Okullarda öldürülen öğretmenlerin, mayınlarda patlatılan sivil vatandaşların aileleri isyan etmeyecek mi bu duruma?
Sizin “milletvekili maaşınızı” o teröristler mi veriyor, yoksa şehit yakınları mı?
Siz kimi temsil ediyorsunuz?
Kimin adına kaygılanıp, kimin adına konuşuyorsunuz?
***
Tam otuz iki yıldır akan kan elbette dinmeli...
Terör sorunu elbette bitmeli...
Ama bu yapılırken, devletin verdiği emri yerine getirip ölen yurttaşlarımızın kemikleri sızlatılmamalı... Dağdaki teröristin ruh hâli düşünüldüğü kadar; şehit ailelerinin ve gazilerin ruh hâlleri de düşünülmeli...” (Mustafa Mutlu, vatan, 08.01.13)
Bu arkadaşlara Hac suresi 46’yı hatırlatıyoruz, tefsiri ile beraber okusunlar, lütfen:
“Onlar, hiç yeryüzünü dolaşmadılar mı? Dolaşsalardı eğer, gördüklerini düşünecek akılları kalpleri olurdu, söylenenleri duyacak kulakları olurdu. Unutmayın, gözler görmemezlik, akıl ermemezlik etmez. Fakat göğüslerin içindeki kalpler, basîretler kör kesildiği için, keyfîliğe, taklide ve saplantıya dayalı olarak akıl kötüye kullanılmıştır. Gözlerin gördüğünden, muhakemeler, mukayeseler yaparak faydalanmaz.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025