STV'de yayınlanan pazar sohbetinin konuğu Prof. Hayreddin Karaman, programın sunucu ise Zaman gazetesi yazarlarından, tavizsiz diyalog taraftarı Hüseyin Gülerce...
"Misyonerlik iddialarının ardında kimler var?" sorusunu, dünkü yazımızda irdelemiştik.
Gülerce, gülümseyerek soruyor; "Hocam, Peygamberimizin hayatında çokça diyalog örnekleri yok mu, gayr-i müslimlerle, papazlarla oturup kalkmamış mı? Bugün diyaloğa karşı çıkanların gerekçeleri nedir?"
Karaman hoca; "Ey örtüsüne bürünen peygamber, kalk akrabalarını inzar et" ayetiyle görevi üstlenen peygamberimiz yakınlarından başlayarak, çevresindeki herkesle, müşriklerle, putperestlerle, Yahudi ve Hristiyanlarla görüşmüştür, panayırlara gitmiş, oraya dışardan gelen insanlara dinini anlatmıştır, bunların hepsi diyalog örnekleridir" şeklinde sürdürdü konuşmasını. Hayret! Hayreddin Hoca bu konuda ya bir şey bilmiyordu, ya da bildiklerini gizliyor, milletle paylaşmaktan kaçınıyordu. Bir İslam Hukuku profesörü için her ikisi mazur görülemezdi.
Peygamberimizin dinini tebliğ için attığı her adımı, yaptığı her görüşmeyi, bugün Anadolu coğrafyasında Vatikan'ın taşeronluğunu yapan bir hareketle eşitlemek kadar büyük bir yanlış olamazdı.
Hayreddin hoca, hem de diyaloğun konuşulacağı canlı yayına çıkarken; bu dinlerarası diyaloğun ne menem bir şey olduğunu, patentinin kime ait olduğunu araştırıp da gelmeliydi veya araştırdı ise söylemeliydi.
1973'te sekreterliğe seçilen Rosanno, Hristiyan olmayanlarla diyaloğun ne anlama geldiğini şöyle açıklıyor: "Diyalogdan söz ettiğimizde açıktır ki, bu faaliyeti, kilise ve İncil'i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri gibi diyalog da, kilisenin üzerinde taşıdığı tanrı Mesih'in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog kilisenin İncil'i yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır."
Karaman hoca, bu ve benzeri cümleleri yanına alarak canlı yayına çıkmadı ise bir eksikliktir, aldığı halde orada birilerinin hatırı için gerçekleri sakladı ise daha büyük bir vebaldir. Şahsen Hayreddin Karaman hocadan şunları bekledim; oğlu yaşındaki Gülerce'ye dönerek, oğlum Hüseyin, kulağını beri tut ve beni iyi dinle: "Siz bu diyalog kulvarına gireli beri Kitap'a, Sünnet'e sığmayan işler yapmaya başladınız. Bindörtyüz yıllık İslam tarihinde örneğine rastlanmayan icraatlara giriştiniz. Mesela, ben fıkıhçıyım, İslam hukuku profesörüyüm ve ben biliyorum ki Müslüman bir kadının gayri Müslim bir erkekle nikahı caiz değildir, haramdır. Siz neye, kime dayanarak, Mümtehine suresinin onuncu ayetinde açıkça yasaklanan böyle bir nikah törenini organize ettiniz. Müslüman bir kadınla bir papazı, hem de müftünün, papazın ve hahamın nezaretinde nikahladınız ve gazeteniz Zaman'da "Bu bir devrim" şeklinde manşet ettiniz. "Diyalogdan düğüne" diye bu haram icraata methiyeler dizdiniz. Benim bildiğim ve yıllarca okuttuğum İslam fıkhında böyle bir şey asla caiz değil. Eğer, bu diyalog dediğiniz şey sizi bu vadilere savurdu ise, derhal terk edin ve yaptıklarınızdan ötürü istiğfar edin. Sizi eleştirenlere de bol bol teşekkür edin, çünkü gidişatınız pek hayır değil."
Ne dersiniz çok şey mi beklemişim hocadan?
"Misyonerlik iddialarının ardında kimler var?" sorusunu, dünkü yazımızda irdelemiştik.
Gülerce, gülümseyerek soruyor; "Hocam, Peygamberimizin hayatında çokça diyalog örnekleri yok mu, gayr-i müslimlerle, papazlarla oturup kalkmamış mı? Bugün diyaloğa karşı çıkanların gerekçeleri nedir?"
Karaman hoca; "Ey örtüsüne bürünen peygamber, kalk akrabalarını inzar et" ayetiyle görevi üstlenen peygamberimiz yakınlarından başlayarak, çevresindeki herkesle, müşriklerle, putperestlerle, Yahudi ve Hristiyanlarla görüşmüştür, panayırlara gitmiş, oraya dışardan gelen insanlara dinini anlatmıştır, bunların hepsi diyalog örnekleridir" şeklinde sürdürdü konuşmasını. Hayret! Hayreddin Hoca bu konuda ya bir şey bilmiyordu, ya da bildiklerini gizliyor, milletle paylaşmaktan kaçınıyordu. Bir İslam Hukuku profesörü için her ikisi mazur görülemezdi.
Peygamberimizin dinini tebliğ için attığı her adımı, yaptığı her görüşmeyi, bugün Anadolu coğrafyasında Vatikan'ın taşeronluğunu yapan bir hareketle eşitlemek kadar büyük bir yanlış olamazdı.
Hayreddin hoca, hem de diyaloğun konuşulacağı canlı yayına çıkarken; bu dinlerarası diyaloğun ne menem bir şey olduğunu, patentinin kime ait olduğunu araştırıp da gelmeliydi veya araştırdı ise söylemeliydi.
1973'te sekreterliğe seçilen Rosanno, Hristiyan olmayanlarla diyaloğun ne anlama geldiğini şöyle açıklıyor: "Diyalogdan söz ettiğimizde açıktır ki, bu faaliyeti, kilise ve İncil'i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri gibi diyalog da, kilisenin üzerinde taşıdığı tanrı Mesih'in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog kilisenin İncil'i yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır."
Karaman hoca, bu ve benzeri cümleleri yanına alarak canlı yayına çıkmadı ise bir eksikliktir, aldığı halde orada birilerinin hatırı için gerçekleri sakladı ise daha büyük bir vebaldir. Şahsen Hayreddin Karaman hocadan şunları bekledim; oğlu yaşındaki Gülerce'ye dönerek, oğlum Hüseyin, kulağını beri tut ve beni iyi dinle: "Siz bu diyalog kulvarına gireli beri Kitap'a, Sünnet'e sığmayan işler yapmaya başladınız. Bindörtyüz yıllık İslam tarihinde örneğine rastlanmayan icraatlara giriştiniz. Mesela, ben fıkıhçıyım, İslam hukuku profesörüyüm ve ben biliyorum ki Müslüman bir kadının gayri Müslim bir erkekle nikahı caiz değildir, haramdır. Siz neye, kime dayanarak, Mümtehine suresinin onuncu ayetinde açıkça yasaklanan böyle bir nikah törenini organize ettiniz. Müslüman bir kadınla bir papazı, hem de müftünün, papazın ve hahamın nezaretinde nikahladınız ve gazeteniz Zaman'da "Bu bir devrim" şeklinde manşet ettiniz. "Diyalogdan düğüne" diye bu haram icraata methiyeler dizdiniz. Benim bildiğim ve yıllarca okuttuğum İslam fıkhında böyle bir şey asla caiz değil. Eğer, bu diyalog dediğiniz şey sizi bu vadilere savurdu ise, derhal terk edin ve yaptıklarınızdan ötürü istiğfar edin. Sizi eleştirenlere de bol bol teşekkür edin, çünkü gidişatınız pek hayır değil."
Ne dersiniz çok şey mi beklemişim hocadan?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025