Hayırsız üçgen

"Açılım" bitti, bitiyor mu? Derken (en azından seçimlere kadar) "yola devam kararı" verildi. Nedenini Bülent Arınç'ın açıkladı; "Süreç biterse HDP'de, Öcalan'da, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak biz de, bunun altında kalırız." AKP politikalarının insan kaynaklı, milli ve manevi kaynaklı olmadığını ilk gündem beri söylüyoruz. "Açılım" dedikleri şeyde öyle? Öyle ki, iktidar partisinin içinden hatta bakanların çoğu "nedir bu açılım, şartları nelerdir, ne verdiniz, ne aldınız, kim kiminle, nerede ne yapıyor?" gibi soruların cevaplarından habersiz. Yani süreçten bırak milleti, muhalefeti, iktidar partisinin vekillerinin de haberi yok. Tabi Suriye ve Irak'ta meşru yönetimlere karşı PKK vari terör örgütlerin, yıllardır süren terör eylemleri, beklendiği gibi ülkemize de sıçradı. Açılımın mimarlarından eski başbakan, yeni cumhurbaşkanı sendeledi, hükümet sendeledi, Genel Kurmay sendeledi. PKK'nın resmi sözcüleri ve dağdaki elemanları ise kazanmış edasıyla tehditlerine devam ettiler.Tabi bu sendeleme sürecinde başta cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere hükümetten de birçok itiraf, aklanma gayreti ve sanal tehditler işittik. Erdoğan, masaya oturduğu, muhatap kabul ettiği terör örgütü PKK'ya giydirmedik don bırakmadı. "PYD'de PKK gibidir", IŞİD'ta PKK gibidir", "Açılımı bitiririz" "Elinize, gözünüze dursun. Daha ne istiyorsunuz. Ne istediyseniz" verdik" vari çıkışlar yaptı. Haliyle hükümette aynı frekanstan seslendi. Tabi itiraflar ise milletin aldatıldığının belgeleriydi; "Silah bırakmadıklarını biliyorduk? PKK süreç boyunca çok şey kazandı. Meşruiyet kazanma yolunda mesafe aldılar? Alan hâkimiyetinin kaybedildiği zamanlar oldu. Hâkimiyeti sağlayamadığımız zamanlar oldu. Kırsalda terör baskısı arttı, şehirlere inmeye başladılar. Ve şehirlerde de hâkim olmaya başladılar. Bölgede devletin, devlet olması gerekir?" gibi. Aklanma (!) sürecinde ise Erdoğan'ın, kendince eski Türkiye'den verdiği örnek çok ilginçti (!). Sayın Erdoğan, doğu illerimizin birinde katıldığı hastane açılışında, bir hemşirenin, "burada can güvenliğimiz yok?" sözlerine dem vurarak, o yılları ve terör örgütünü karalıyor, hem de açılımın nimetlerinden ve Türkiye'yi getirdikleri noktadan övgüyle bahsediyordu.Yıl 2014 ve geldiğimiz noktada (MGK toplantısında) asker, "eşlerimiz taciz ediliyor" itirafında bulunuyor. Bunu anlamı şu; 2 binli yıllarda kamu görevlileri taciz edilirken, 2 bin onlu yıllardan sonra asker eşleri taciz edilmeye başlanmış. Hepsini geç! Eşinin gözü önünde askerimiz, polisimiz katlediliyor.Beyaz Saray ve hükümetin açıklamaları HDP'lileri kızdırdı ve "Sakın Sayın (!) Öcalan'a bir saygısızlık yapmayı aklınızdan bile geçirmeyin" dediler. HDP'yi rahatlatan ise başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan oldu; "Süreci en iyi okuyan Abdullah Öcalan'dır". Tabi bu açıklama geldiğimiz noktanın ayrı bir özetidir. Hele iktidar partisinin, "dağdakiler benim kardeşimdir, açılım sürecinde dağa 2 bin genç çıktı" sözleriyle tanıdığımız vekili Galip Ensaroğlu'nun, "PKK, 1 milyon insanı Diyarbakır'da yürütür, bir tek taş dahi attırmayabilir. Ama isterse bir milyon insanı bir seferde de terörize edebilir" açıklaması ise açılımla örgütün ne denli büyütüldüğünün itirafıdır.Kandil ise sürecin 3. Bir güce ihtiyacı olduğunu ve bu gücünde ABD olması gerektiğini açıkladı. Erdoğan, AKP, kadim dostları ABD ve PKK? Çok basit bir oyun! Lozan'da belirlenen doğu ve güneydoğu sınırlarımızı hala kabul etmeyen kim? ABD. Arz-ı Mevud hayalinin iki sahibinden bir kim? ABD. BOP'un planlayıcısı ve patronu kim? ABD. İslam coğrafyasındaki terör örgütlerinin ve PKK'nın hamisi kim? ABD.Yüzlerce kez PKK'ya her türlü yardım yaptığı belgelenen kim? ABD. Hatta 2008 sınır ötesi kara ve hava harekâtında istihbarat bilgilerini 14 gün önceden PKK'ya veren ABD'dir. (Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin açıklamıştı)Şimdi! ABD, Erdoğan'ın kadim dostu... ABD, AKP'nin stratejik ortağı? ABD, PKK'nın hakemi, hamisi... Bu üçgenden Türk Milletine ve devletine hayır gelir mi?