Milliyet Gazetesi yazarlarından Abbas Güçlü'nün "Genç Bakış"
isimli programı için Ege Bölgesinin beş üniversitesinden gelen 1500 kadar öğrenci arasında yaptıkları ankette ve gençlerin yüzde 90'ı AB'ye "hayır" deyince, yaptıklarına pişman oldukları anketi ve toplantıyı yine Milliyet yazarlarından Osman Ulagay pazartesi günkü köşesinde değerlendirmiş. Ve "Gençlerdeki özgüven eksikliği AB konusunun sağlıklı tartışılmasını önlüyor" şeklinde tespitte bulunmuş.
Osman Ulagay'ın yazısından anladığımız kadarıyla toplantıya katılan üniversite öğrencileri programa katılan gazetecileri "satılmış" olmakla suçlamışlar.
Osman Ulagay'ın aldığı notlardan öğrencilerin bazı soruları şunlar;
AB'nin kapısında köle olmaktansa Türk dünyasının lideri olmak daha
iyi değil mi?
AB treninde yük vagonu mu olacağız?
Bize ucu açık ortaklık teklif eden ve nasıl olsa bizi içine almayacak olan AB posamızı mı çıkarmak istiyor?
AB için hazırlanan Katılım Öncesi Ekonomik Programın, 81 ülkeyi batıran IMF programından ne farkı var?
Yabancılara toprak satılması sizi tedirgin etmiyor mu?
Demokrasi adına savunduğunuz Avrupa'nın kendi içinde ne kadar demokrasi var ki?
Tarımda ithalatçı ülke durumuna düşmemiz AB yüzünden mi oldu?
Yapılan anketler Avrupalıların bizi istemediğini gösteriyor. Avrupa, Türklere ve Türkiye'ye karşı neden bu kadar soğuk?
Bütün bu sorulardan anladığınız gibi gençler AB konusunda bilgisiz değil, hatta Türkiye'nin AB üyeliği sürecini ve AB'nin bizden istediği kabul edilemez maddeleri çok yakından takip ediyorlar.
Her ne kadar AB sevdalısı yazarlar kabul etmekte zorlansalar ve gençlerin bu AB karşıtlığını bilgi yetersizliği ve özgüven eksikliği gibi tanımlarla yorumlayıp küçümsemeye çalışsalar da, bu beklemedikleri tavır karşısında yaşadıkları paniği gizleyemiyorlar.
Oysa gençlerin AB karşısında onurlu duruş sergilemeleri Türkiye'nin AB üyeliği konusunda gerçeklere vakıf olduklarının ve milli, manevi duyguların dışında hiçbir gücün onları yönlendirmediğini gösteriyor.
Ama malum yazarlarımız için bunu söyleyemeyiz. Gençlerimizi özgüvensizlikle suçlarlarken kendi aşağılık komplekslerini günışığına çıkardıklarını farkında değiller.
AB'yi tek çare ve tek kurtuluş reçetesi olarak gören anlayış sahipleri AB'nin pörsümüş bütün değerlerini ve değersizlerini kendi değerlerine -eğer varsa- tercih etme zavallılığını göstermektedirler.
Artık Türk milletinin ve gençliğinin AB'nin karşısında olduğu bizzat AB'ci yazarların şahitliğinde ortaya çıkmıştır. Bundan sonraki aşama Türk milletinin AB'nin karşısında olduğunu salonlardan meydanlara taşımasıdır.
Önümüzde millet olarak AB karşısındaki bu duruşumuzu ortaya koyabileceğimiz bir fırsat var.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın katılımıyla 2 Ocak 2005'te İstanbul Çağlayan meydanındaki "NE AB NE ABD TEK ÇÖZÜM BA?IMSIZ TÜRKİYE" isimli miting genç, yaşlı tüm vatandaşlarımıza tepkisini ortaya koyma ve tavrını gösterme fırsatı vermektedir.
Ben orada olacağım.
Haydi Türkiye! Ne AB ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye demeye...
isimli programı için Ege Bölgesinin beş üniversitesinden gelen 1500 kadar öğrenci arasında yaptıkları ankette ve gençlerin yüzde 90'ı AB'ye "hayır" deyince, yaptıklarına pişman oldukları anketi ve toplantıyı yine Milliyet yazarlarından Osman Ulagay pazartesi günkü köşesinde değerlendirmiş. Ve "Gençlerdeki özgüven eksikliği AB konusunun sağlıklı tartışılmasını önlüyor" şeklinde tespitte bulunmuş.
Osman Ulagay'ın yazısından anladığımız kadarıyla toplantıya katılan üniversite öğrencileri programa katılan gazetecileri "satılmış" olmakla suçlamışlar.
Osman Ulagay'ın aldığı notlardan öğrencilerin bazı soruları şunlar;
AB'nin kapısında köle olmaktansa Türk dünyasının lideri olmak daha
iyi değil mi?
AB treninde yük vagonu mu olacağız?
Bize ucu açık ortaklık teklif eden ve nasıl olsa bizi içine almayacak olan AB posamızı mı çıkarmak istiyor?
AB için hazırlanan Katılım Öncesi Ekonomik Programın, 81 ülkeyi batıran IMF programından ne farkı var?
Yabancılara toprak satılması sizi tedirgin etmiyor mu?
Demokrasi adına savunduğunuz Avrupa'nın kendi içinde ne kadar demokrasi var ki?
Tarımda ithalatçı ülke durumuna düşmemiz AB yüzünden mi oldu?
Yapılan anketler Avrupalıların bizi istemediğini gösteriyor. Avrupa, Türklere ve Türkiye'ye karşı neden bu kadar soğuk?
Bütün bu sorulardan anladığınız gibi gençler AB konusunda bilgisiz değil, hatta Türkiye'nin AB üyeliği sürecini ve AB'nin bizden istediği kabul edilemez maddeleri çok yakından takip ediyorlar.
Her ne kadar AB sevdalısı yazarlar kabul etmekte zorlansalar ve gençlerin bu AB karşıtlığını bilgi yetersizliği ve özgüven eksikliği gibi tanımlarla yorumlayıp küçümsemeye çalışsalar da, bu beklemedikleri tavır karşısında yaşadıkları paniği gizleyemiyorlar.
Oysa gençlerin AB karşısında onurlu duruş sergilemeleri Türkiye'nin AB üyeliği konusunda gerçeklere vakıf olduklarının ve milli, manevi duyguların dışında hiçbir gücün onları yönlendirmediğini gösteriyor.
Ama malum yazarlarımız için bunu söyleyemeyiz. Gençlerimizi özgüvensizlikle suçlarlarken kendi aşağılık komplekslerini günışığına çıkardıklarını farkında değiller.
AB'yi tek çare ve tek kurtuluş reçetesi olarak gören anlayış sahipleri AB'nin pörsümüş bütün değerlerini ve değersizlerini kendi değerlerine -eğer varsa- tercih etme zavallılığını göstermektedirler.
Artık Türk milletinin ve gençliğinin AB'nin karşısında olduğu bizzat AB'ci yazarların şahitliğinde ortaya çıkmıştır. Bundan sonraki aşama Türk milletinin AB'nin karşısında olduğunu salonlardan meydanlara taşımasıdır.
Önümüzde millet olarak AB karşısındaki bu duruşumuzu ortaya koyabileceğimiz bir fırsat var.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın katılımıyla 2 Ocak 2005'te İstanbul Çağlayan meydanındaki "NE AB NE ABD TEK ÇÖZÜM BA?IMSIZ TÜRKİYE" isimli miting genç, yaşlı tüm vatandaşlarımıza tepkisini ortaya koyma ve tavrını gösterme fırsatı vermektedir.
Ben orada olacağım.
Haydi Türkiye! Ne AB ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye demeye...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024