Aklım kesmeye başladığından beri televizyon ve medyada gördüğüm gazeteci-yazar olan bazı tipler her daim fikir özgürlüğünden, ilkeli gazetecilikten, ahlaktan, haber alma hakkından vs. bahsederler diğer taraftan yandaşlığı, gerçekleri milletten saklamanın ne kadar ahlaksız, ne kadar sahtekârlık olduğunu bahsederlerdi.
Bakmayın, di'li geçmiş zaman eki kullandığıma! Bunların çoğu hala hayatta ve ellerinde kalemler yine aynı şeyleri yazıyorlar.
Oysa bu sektöre girdikten sonra gördüm ki bu insanlar, sadece bir ideolojinin emir erleriymiş, zihinleri kelepçeli mahkûmlarıymış.
Bunların ilkeli, ahlaklı, doğru habercilikten maksatları dün kendilerine aykırı sesleri susturmak, piyasayı tekellerinde tutmak için olmayan bir kahraman profili çizmekten başka bir şey değilmiş.
Bugün ise siyasi baskı mağduru, özgürlüklerinin elinden alındığı, siyasiler tarafında baskı altında oldukları, tehdit edildiklerini ama sonuna kadar demokrasi, cumhuriyet ve Atatürk için mücadele edeceklerini iddia eden yine bu sanal kahramanlar!
Evet, bu insanlar çok bilgili, zeki, kalemleri keskin ama zihinleri kelepçeli. Bir türlü 'Türk milleti, İslam' kavramlarıyla barışamadılar, barışmak istemediler.
Kişilere, kişilerin uygulamalarına bakarak koskoca Türk milleti gerçeğini, bu milletin inancını zan altında bırakan yaklaşımlar getirdiler hatta suçladılar. Gerçeği görmekten, araştırmaktan kaçtıkları gibi gerçekleri anlatanları da gizlediler. Acı olan ise milletimizin önemli bir bölümünü inandırarak bu fikir zulümlerine ortak ettiler.
Ahlak, dediler batıyı örnek gösterdiler. Namus, dediler batıyı örnek gösterdiler. Özgürlük, dediler Batıyı örnek gösterdiler. Adalet dediler, Batıyı örnek gösterdiler. Sonra kalkıp, "Biz, Atatürkçüyüz, biz cumhuriyetçiyiz, biz demokrasiden yanayız" filan dediler.
Hayır, sizler, 'Sünni, Alevi, Şii ayrımcılığı yapanlarla, Atatürk'e, annesine iftira atanlarla' belki ayna safta değilsiniz ama aynı paraleldesiniz, bu milleti, bu devleti aynı bataklığa çekmeye çalışıyorsunuz.
Dün ve bugün en keskin cümlelerle ağır hitap ve tanılar yaptığınız ve dini kullanarak milleti aldatıyorlar, dediğiniz güruhtan hiçbir farkınız yoktur. Çünkü sizler de Atatürk, cumhuriyet, laiklik, demokrasi gibi kavramlarla milleti aldattınız hatta zulmettiniz. Bugün ortaya çıkan tablonun temelini siz attınız, siz.
Cumhuriyet bayramını büyük bir coşkuyla kutladık. Ankara'ya gittim. Sabah Anıtkabir'e giderek ulu önderimizin ruhuna Kur'an okudum, dua ettim. Öğleden sonra Prof. Dr. Haydar Baş'ın da katıldığı Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katıldım. Samimiyetin zirve yaptığı bir programdı.
Tabi bu samimiyetin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'tı. Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri ile insanımıza, o büyük insanı (Atatürk) soyundan sözüne, duruşundan bakışına, zikrinden fikrine kadar her yönüyle tanıttı.
Tabi işimiz gereği medyayı tarıyoruz; Kim ne dedi, ne yaptı, ne yazdı, diye. Maalesef aynı tablo… Bir kesim dünden bugüne Atatürk ve cumhuriyete karşı duruşlarını devam ettirirken aynı paraleldeki diğer kesim de hiç duruşunu bozmamış, tabularını yıkamamış.
Çok bilgili bir yazarın yazısı dikkatimi çekti. Bu arkadaş geçtiğimiz aylarda da, dünya tarihinde ekonomi üzerine tezleri, modelleri olanları tek tek saydı ve İslam dünyasından bir tek kişinin bile ekonomi tezinin, modelinin olmadığını milletin, dünyanın gözüne baka baka satırlarına ekledi.
Aynı şahıs şimdi de milletin Atatürk'e olan teveccühünü göstermek için Atatürk hakkında kitap yazanları satış adetleri ile tek tek sıralamış.
Amma bizzat program yaptığı arkadaşlarının bile hayranlıkla anlattıkları, Hoş Geldin Atatürk eseri ve sahibini satırlarına yazmaktan korkmuş, kaçmış. Aynen Milli Ekonomi Modeli'ni yazamadığı gibi..
Yazık! Bu insanlara üzülüyorum. Elleri kelepçeli olanlar bir gün o kelepçelerden kurtulur ama beyinleri kelepçeli olanlar ömür boyu mahkûmdurlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025