Hayatımızı anlamlı kılmak

İnsanın hayatını anlamlı kılması kendi elindedir. Hep güzel işler yapmak, güzel davranmaya çalışmak, gayret etmek insanın elindedir. "Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi murad ettim ve insanı yarattım" buyruluyor bir kudsi hadiste. Bütün bir kainat insan için, insan da Allah için yaratılmıştır. Allah'ı bilecek olan insandır, yani bilme fiilinin öznesi insandır.Bizler, aklı, ruhu, gönlü olan insanlar Allah'ı bilmek için yaratılmışız. Öte yandan;"Nefsini bilen Rabbini bilir" diyen bir hadis-i şerif var. O halde bizler bir bakıma da nefsimizi bilmek için varız.Kendimizi nasıl bilebiliriz, tabii ki seyr-i süluk dediğimiz kolay olmayan bir yolculuğun neticesinde. Seyr-i süluk iç dünyamıza yaptığımız bir yolculuk, bir kılavuz eşliğinde. O kılavuz bazen bir öğretmen gibi, bazen bir mürebbi gibi, bazen de bir baba gibi. Yeni yeni yürümekte olan bir çocuk gibisiniz, ayağınıza bir şeyler takılıyor düşüyorsunuz, kılavuz bir baba şefkati ile sizi yerden kaldırıyor ve daha dikkatli olmanız konusunda sizi uyarıyor.Seyr-i süluk ederken size kılavuzluk eden insan-ı kamili unutmamanız, O'nunla bir gönül bağı içinde olmanız gerekiyor. Ancak bu söylendiği kadar kolay değil. Çünkü seyir halindeyken çok zor imtihanlara tabi tutulabiliyorsunuz, öyle ki kendinizi unuttuğunuz bile oluyor.Seyr-i süluk Tasavvufun ana konusudur ve seyirde olan her insan nefsini tanıma yoluna baş koyduğu için kıymetlidir. Çünkü yolun sonunda Allah'a vuslat vardır. Hayatımızı anlamlandırmanın en güzel yollarından biri yetkin bir insanın kılavuzluğunda iç alemimizi tanımak ve bilmektir. İnsan kendisini bildikçe Rabbini bilir. Nefsini tanıdıkça onun hastalıklarını, aksayan yönlerini ve tuzaklarını da tanır. Ve Yusuf (a.s.) gibi "Ben nefsimi temize çıkarmam çünkü nefis olanca gücüyle kötülüğü emreder" der.