"İtibardan tasarruf olmaz" sözünü Sayın Erdoğan kullanmıştı. Niçin? Katrilyonluk Saray, Saray harcamaları, Saray mönüleri, uçak filosu, kara filosu için yapılan eleştirilere karşı.
Peki, saraylar, uçaklar, son model teknolojik araçlar bir devlet için itibar olabilir mi? Cevabı beraberce bulalım.
İtibar sözlükte saygı görme, değerli bulunma, güvenilir olma olarak tanımlanıyor.
Bu noktadan yola çıkarak devlet itibarı nedir sorusuna, kendi halkından, komşu ve diğer devletlerden, bu devletlerin halklarından, uluslararası kuruluşlardan saygı görmesi, onlar tarafından saygı gösterilmesi, değerli ve güvenilir bulunmasıdır.
Şimdi soralım; 19 yıldır AKP'nin yönettiği devletimiz, halkın tamamına yakınına güven veriyor mu?
Ya da şöyle soralım; Devlet yönetiminde şeffaflık olduğuna, israfın olmadığına, adam kayırma, rüşvet olmadığına, ihalelerin yandaşa değil hak edene verildiğine, torpil değil liyakat esas alındığına halkımız inanıyor mu?
Halkımız, yargıya güveniyor mu? Eğitim ve sağlık sistemine güveniyor mu? Herkese eşit eğitim ve sağlık politikası uygulandığına inanıyor mu?
Bize güvenen bir komşu devletimiz var mı?
Pakistan, KKTC, Azerbaycan ve Türk Cumhuriyetleri dışında bize saygı gösteren tek devlet var mı?
Uluslararası kuruluşların ekonomi, sağlık, eğitim, devlet kurumları güvenirliliği konusunda yaptığı araştırmalar ve ortaya çıkan veriler ortada.
Netice olarak iyi niyetle iktidar, itibar ve tasarrufu yanlış anlamış. Kişi ve yakın çevresinin itibarıyla devletin itibarını karıştırmış, diyebiliriz.
Çünkü dostu kalmamış, yalnızlığa itilmiş, borç bulmakta bile zorlanan bir Türkiye var karşımızda.
Bırakın Avrupa'yı (!) Arap devletleri bile ülkemize ayar vermeye, tehdit etmeye kalkıyor. Aleyhimize karar alıyorlar.
Yani ortada büyük bir itibar sorunu var ve bu sorunu yok etmenin ilk adımı milletten geçiyor.
İtibarlı devletin birinci göstergesi milletin huzurudur, refahıdır, güvenidir, birliğidir, beraberliğidir.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın tanımıyla, "yani yaşamak isteyen devlet, vatandaşlarını yaşatmak zorundadır." İtibar budur, güven budur, istikrar ve de istikbal ancak halkın güçlü olmasıyla sağlanabilir, kazanılabilir.
Oysa bugün, "itibardan tasarruf olmaz" diyenler, halkına ücretin en asgarisini layık görüyor. Layık görmekle de kalmıyor, bununla da övünüyor.
Hani sosyal devlet, hani dünyanın kıskandığı devlet, nerede ekonomiyi şahlandırmış hükümet?
Her insanın doğuştan gelen hakları vardır. Birincisi hayat, yaşam hakkıdır. Ülkedeki yoksulluk sınırı belli. Takdir ettiğiniz asgari ücret belli. İnsanına hayat hakkını veremeyen bir anlayış hangi itibardan bahsedebilir?
İki yıldan fazladır EYT'liler diye bir kavram gündemde. Yani kazanılmış haklarını alamayanlar ve bu kazanılmış hakları vermeyen bir iktidar. Hani itibar? Nerede adalet?
Atalarımız, 'aile küçük bir devlet, devlet ise büyük bir ailedir' demiş. İnsanına üvey evlat muamelesi yapan, alın terinin, emeğinin karşılığını veremeyen bir anlayışın hizmetten, adaletten, kul hakkından, itibardan bahsetmesi sadece kalabalıkları tatmin etmek içindir.
Bu noktada asıl vazife milletindir. Millet, hakkını arayacak, hakkını isteyecek ve İmam Ali'nin (a.s) şu sözünü düstur edinecek; "Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz."
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025