Hükümetin Türkiye'yi taşıdığı karanlık nokta, hemen her kesimin halinden memnun olmaması sonucunu doğurdu. Tercüman'dan Necdet Sevinç de, bu memnuniyetsizlik bağlamında mühendislerin şikayetlerini aktarmış... Mühendislerin feryâdı Toplumun her kesiminden imdat sinyalleri alıyoruz. Fabrikalar, işletmeler, dükkânlar bir bir kapanıyor. Sağlık Sistemi çöktü, Sosyal Güvenlik Sistemi çöktü. Esnaf çöktü. Köylü toprağını terk ediyor.Birkaç yıl öncesine kadar en parlak meslekler arasında gösterilen mühendisler fakirlik sınırının bile gerisinde yaşıyorlar. Bir zamanlar mühendis mektebinden mezun olan gençler istikbâllerini kurtarmış olurlardı. Gıptayla bakılırdı onlara... Onlar başarıya örnek gösterilirlerdi.Şimdi mühendisler perişan!Mühendis mektebi kâbusa döndü.Herhalde iktidâr olmak, eşi dostu, kızı oğlanı kayırmak ve ona buna ulûfe dağıtmak sanılıyor olacak ki; ne mühendisin hâl'i perişanına bakan var, ne de vahâmeti idrâk eden...Bir grup mühendisin şu feryat figan satırları, aslında kahır mektubu gibi, kadere ve iktidara da.Okur musunuz lütfen:"Bizler kamu kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tâbi olarak çalışan mühendisleriz. Çok yoğun iş yükümüze rağmen, çok düşük maaşlar alıyoruz. Ortalama maaşımız 950 YTL'dir. Emrimizde çalışan, hiçbir sorumluluğu olmayan işçiler bizden iki, hatta iki buçuk kat fazla maaş alıyorlar. Türk Telekom, Botaş ve benzeri kurumlardaki teknisyenler bile bizim bir buçuk iki katımız kadar maaş alıyorlar. Öğretmenler, polisler, hemşireler, hatta lise mezunu sağlık memurları bile, döner sermaye gelirleri sebebiyle bizden fazla maaş alıyorlar. Mühendisler şu anda kamunun en fakir kariyer çalışanları hâline gelmişlerdir. Fakirlik sınırının yarısı kadar maaş alıyoruz."Evet. IMF'ye teslim olanların ve AB'nin dayatmalarına başeğenlerin yarattığı Türkiye budur işte.Devleti idâre etmek, mankenler gibi giyinip kuşanıp etrafa tafra satmakla karıştırıldığı içindir ki; acımasız bir soygun düzeni "Sosyal Hukuk Nizamı" olarak yutturulmuştur Türkiye'de... Bu sebeble Millî gelirin yarısına küçük bir azınlığın abanması bir çelişki olarak bile dikkate alınmamıştır.1 milyon insanın açlık sınırında, 19 milyon kişinin yoksulluk sınırında yaşaması da dikkate alınmamıştır. Türkiye'nin bir felâkete sürüklenmekte olduğunu gösteren bu rakamlar sık sık basına intikal ettiği hâlde, hiçbir tedbir alınmamış, dolayısıyle sosyal kesimler arasındaki uçurum giderek derinleşmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre nüfusun yüzde 10.3'ü işsizdir bugün! Sadece tarım kesiminde ve sadece bir yılda 906 bin kişi işini kaybetmiştir!Fakat asıl darbe istikbâlimize vurulmuştur.Şöyle ki;15- 24 yaş grubundaki gençlerimizin yüzde 19.7'si işsizdir. Kırsal kesimde yüzde 14.1 olan olan genç işsizlerin oranı şehirlerde yüzde 22.8'e kadar yükselmektedir ki; bunların içinde üniversite mezunu gençlerimiz önemli bir yekûn teşkil etmektedir.Yatırım yapılmadığına, yapılması da düşünülmediğine göre yarın yüksek tahsilli işsizlerin sayısı daha da artacaktır. O sebeble mühendislerimizin feryadını duyan olsa bile, kulak veren olmayacaktır. Halkın sorunlarının çözülmesi, Türkiye'nin Ankara'dan yönetilmesiyle mümkündür. Ne Brüksel'in umurundadır Türkiye, ne de Amerika'nın...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.