Halife kelime olarak halefe kökünden gelmiştir. Kelime olarak arkadan gelen manasında kullanılan halife, ıstılahı manada, yerine geçen, onun adına iş yapan manasında kullanılmıştır.
Halife, halef demektir. Halef selefinin izinden giden, selefinin belirlediği çizgiden sapmadan yol alan kişi demektir. Halef, her alanda selefinin mertebesine, rütbesine, makamına, ilmine bilgisine tecrübesine yakın veya denk olandır.
Halife kelimesi, Allah-ü Teâlâ tarafından Kur'an-ı Kerim'de, Bakara Sûresi 30. ayet-i kerimesinde, "Ben muhakkak ki, yeryüzünde bir halife yaratacağım" diye buyrularak kullanılmıştır. Allah-ü Teâlâ Halifetullah sıfatını bu ayet-i kerime ile insana bahşetmiştir. Yüce Yaratıcı, bu ayet-i kerime ile İnsanoğluna Dünya'yı, O'nun adına tedvin ve düzenleme işini vermiştir.
Araf Sûresi 142. Ayet-i kerimesinde, Tur Dağı'nda Musa (a.s)'ın, Allah-ü Teâlâ ile görüşme anı şöyle anlatılmıştır: "Musa'ya, otuz gece süre verdik, sonra buna on gece daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a, 'Benim halkım içinde halifem ol, onları ıslah et ve bozguncuların yoluna uyma!' dedi."
Ayet-i kerimenin buyurduğu üzere Hz. Musa (a.s.)'ın kendisi, kavmi ile beraber olmayacağı süre zarfında, kardeşini kendi yerine kavminin başında idareci olarak, halife sıfatıyla bırakmıştır.
Allah Resulü (s.a.a.), Tebük gazvesinde sefere çıkmadan önce de, İmam Ali'yi (a.s.) kendi yerine Medine'de bıraktı. Fitne ve kaos ortamı çıkarmak isteyen münafıklar İmam Ali'nin (a.s.) varlığının kendilerine engel teşkil etmesinden dolayı, İmam Ali'nin (a.s.) aleyhinde propagandalar yapmaya ve Hz. Peygamber'in (s.a.a.) İmam Ali'den rahatsızlık duyduğu için, geride bıraktığı, dedikodusunu yaymaya başladılar. İmam Ali de onların bu dedikodularının yayılmasını engellemek ve asılsızlığını kanıtlamak üzere, Curf bölgesinde Allah Resulüne (s.a.a.)yetişti ve Medine'deki münafıkların, tutumunu arz etti.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.a), İmam Ali (a.s.)'a şöyle buyurmuştur: "Seni yerime geçesin diye halifem kıldım."
İmam Ali (a.s.); Ben, "Senden hiç geri kaldım mı, ya Resûlullah?" deyince şöyle buyurdu: "Sen bana oranla yerinin Harun'un Musa'ya olan yeri gibi olmasından hoşnut değil misin? Sadece benden sonra Peygamber olmayacaktır." (Kenz'ul Ummal. 36488)
Hem Hz. Musa (a.s.) ile Hz. Harun (a.s.) arasında geçen konuşmada, ayet-i kerimenin buyurduğu üzere hilafet bir peygamberden diğerine geçmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.a.) ile İmam Ali (a.s.) arasında geçen konuşmada da, Peygamberin (s.a.a.) kendisinden sonra Halifenin kim olacağı hakkında, Hilafeti geçmektedir.
İslam mezhepleri arasında Halifelik var mıdır, yok mudur diye bir ayrılık bulunmamaktadır. Bütün İslam mezhepleri Halifenin olması gerekliliğinde ihtilafsız fikir birlikteliğindedirler.
Şimdi sormak isterim, hilafet denen makam, mücadele ile savaşlarla veya hile ile elde edilebilecek bir makam mıdır?
Ki, Peygamber Efendimiz (s.a.a.) "Peygamberlik sıfatını" bir mücadele ile savaşla mı elde etmiştir. Peygamberlik görevi, Allah-ü Teâlâ'nın nasbı ile olmuştur. O zaman Peygamberin Halifesi olacak kişi veya kişilerin aynı Peygamber (a.s.) gibi naspedilmesi lazım değil midir?
Evet! Acaba, İslam dünyasında halifelik yalnız bir siyasi otorite mi? Bu otoriteyi ele geçirmek için çok büyük savaşlar yapılmış, çok insanlar haksız yere kendi öz kardeşlerinin canına kast ederek, öz canlarını göz kırpmadan öldürmüştür.
Peygamber Efendimizin (s.a.a.) yerini almak isteyen siyasi otorite, nasıl kardeşini öldürebilir! Kardeşini öldüren nasıl Resûlullah (s.a.a.)'ın Halifesi olabilir? Nasıl bu canilikleri işleyen bir insanın ahlakı "Âlemlerin Efendisinin ahlakının" halifesi olabilir? Ahlakı, Kâinatın serverinin ahlakı ile ahlaklanmayan, bir Halife, nasıl siyasi otoritesinde, O'nun gibi hükmedip insanlığı en üstün makama, ahlakı hamidiyeye ulaştırabilecek! Ne olur bir düşünelim bir terslik yok mu, bu görünen portrede!
Bir de İmam Ali (a.s.) ahlakına, yaşantısına, imanına, İslam dinindeki yerine, konumuna, ilmine, irfanına, şecaatine ne olur bir bakalım!
Herkes gerçek Halifenin İmam Ali (a.s.) olduğunu yukarıdaki hadis-i şerifi okuyarak, en açık şekilde anladığını zannediyorum.
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024