15 Mayıs 1919 günü İngiltere'nin jandarması ve lejyoneri olan Yunanlıların denizden girip İzmir'i işgal etmeleri üzerine İstanbul'da ve yurdun değişik yerlerinde büyük tepki toplantıları yapıldı. İstanbul'daki büyük meydan toplantılarında Halide Edip de işgalcileri kınayan konuşmalar yaptı. Mesela 19 Mayıs 1919 günü Fatih Belediyesi önündeki konuşmacılar arasında Halide Edip de vardı. 22 Mayıs 1919 günü Kadıköy'deki açık hava toplantısında konuşma yapanlar arasında yine Halide Edip vardır. 23 Mayıs 1919 günü 200.000 kişinin katıldığı büyük Sultanahmet açık hava toplantısında da Halide Edib'i konuşmacılar arasında görüyoruz. Halide Edip, burada 5 konuşmacıdan biriydi. Fakat konuşmasında ağırlıklı olarak İngiltere'yi suçlamaktadır. O, genel manada bütün emperyalist işgalcileri değil, İngiliz ve Fransız işgalcilerinden rahatsızdır. Mesela ülkemizi Amerika işgal etseydi memnuniyetle karşılayacaktı, alkışlayacaktı, bundan hoşnut olacaktı. Nitekim, İngiliz işgaline karşı Amerika'nın yardımını ve mandasını yani himayesini istemektedir. Konuşma kürsüsünün önüne Amerikan başkanı Wilson'un prensiplerinden on ikincisi asılıydı. Halide Edip bu durumu, Avrupalılara Wilson Prensiplerini hatırlatmak için yaptıklarını söyler. Bu aslında Amerikan mandacılığının alt yapısını hazırlama çalışmasıdır. Bu toplantı, Cemil Filmer tarafından filme alındı. Özellikle Halide Edib'in konuşması yakından çekildi ve Karaköy rıhtımında bulunan bir Amerikan torpido kaptanına teslim edildi. İngilizler bu toplantının filme alınmasını istememişler. (Kaynak: Cemil Filmer, Hatıralar, Türk Sinemasında 65 Yıl, s.100) Halide Edip, Sultanahmet meydan toplantısında kitlelere şöyle seslenmişti: "Kardeşler, vatandaşlar, Yedi yüz yılın şerefi göğe yükselen bu minarelerin tepesinden Osmanlı tarihinin yeni faciasını seyrediyor, bu meydanlardan çok zaman alay halinde geçmiş olan büyük atalarımızın ruhuna hitap ediyor, başımı bu görünmeyen ve yenilmez ruhlara kaldırarak diyorum ki: Ben İslamiyet'in bedbaht bir kızıyım ve bugünün talihsiz fakat aynı derecede kahraman devrinin anasıyım. Atalarımızın ruhları önünde eğiliyor, onlara bugünün yeni Türkiye'si adına hitap ediyorum ki, silahsız olan bugünkü milletin kalbi de onlarınki gibi yenilmez kudrettedir; Allah'a ve haklarımıza iman ediyoruz. Kardeşler, evlatlar, size dünyanın verdiği hükmü dinleyiniz: Avrupalı itilaf devletlerinin tecavüz siyaseti bazen hıyanetle ve daima haksız olarak Türkiye'ye çevrilmiştir. Eğer ayda ve yıldızlarda da Türk'le Müslüman bulunduğunu söyleseler oralara da istila orduları gönderirlerdi. Nihayet hilali parçalamak için ellerine bir fırsat geçmiştir. Bu kararlarına karşı bizi tutacak hiçbir Garplı kudret yoktur. Bu meselede bu insanî olmayan karara katılmayanlar da aynı derecede belki daha da mesuldürler. Onların hepsi, insan haklarını ve millet haklarını müdafaa için bir mahkeme kurmuşlar, fakat orada yenilenlerin parçalanması hükmünü vermişlerdir. Türklere günahkâr diyen bu kimselerin kendileri o kadar günahkârdırlar ki, okyanusun suları onları temizleyemez. Bir gün gelecektir ki, daha büyük bir mahkeme, milletleri tabii haklarından mahrum bırakanları mahkûm edecektir. O mahkeme bugün bizim aleyhimizde olan devletlerin fertlerinden teşekkül edecektir. Çünkü her ferdin içinde ezelî bir hak duygusu vardır ve milletleri meydana getirenler de fertlerdir. Kardeşler, evlatlar, beni dinleyiniz. Sizin iki dostunuz vardır: Müslümanlar ve haklarınız için seslerini bir gün yükseltecek olan medenî milletlerin fertleri. Birincisi bugün sizinle beraberdir. İkincilerse, bizim şaşmaz olan gayemizin hakkını er geç anlayacak olan fertlerdir. Hükûmetler düşmanımız, milletler dostumuz ve kalbimizdeki haklı isyan kuvvetimizdir. Bütün milletlerin haklarını kazanacağı gün çok uzak değildir. O gün geldiği zaman, bayraklarınızı alınız, bu maksat için canlarını veren kardeşlerimizi ziyaret ediniz. Şimdi yemin edin ve benimle beraber tekrarlayın: Yüreğimizdeki mukaddes heyecan milletlerin hakları ilan edilinceye kadar devam edecektir". (Halide Edib Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı, Çan Yayınları, İstanbul 1962, s. 32-33.)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015