Prof. Dr. Haydar Baş'ın bizlere kazandırdığı, tarihte örneği olmayan 14 ciltlik muhteşem Ehl-i Beyt Külliyatı, aynı zamanda zaman içerisinde çıkartılan bütün fitnelerin de bizzat ilmin sahipleri olan Ehl-i Beyt imamları vasıtasıyla cevap bulmasına, ortadan kalkmasına vesile oluyor.
İmamlar, kendilerine sorulan sorulara hem akli hem de nakli delillerle birlikte mükemmel cevaplar vermişler, bunların hepsi Sayın Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı'nda var.
Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle, "Ehl-i Beyt dünyası, Hakkın, İslam'ın en büyük savunucusu olmuşlardır. Bu dünya, esasen, sapık akımlar ve dindışı fikirlerle mücadeleyi yapan tek taraftır." (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, Prof. Dr. Haydar Baş, s.17)
Ehl-i Beyt nefesiyle konuşan, Onların ayak izlerine basarak hareket eden, tevhidin merkezine Ehl-i Beyt'i oturtan Prof. Dr. Baş, aynen geçmişte yaşayan o büyük imamlar gibi, bugüne kadar uzanan, ya da yeni çıkan bütün fitnelerle mücadele eden, onların yalanlarını açığa çıkartan, Resulüllah'ın (s.a.v.) ve de Ehl-i Beyt'inin yaşadığı gerçek İslam'ı da müdellel bir şekilde ortaya koyan tek kişidir.
İslam tarihinin en büyük fitnelerinden birisi de şüphesiz Sıffin savaşı sonrası gerçekleşen Hakem olayı ile ilgili Haricilerin çıkardığı fitnedir.
Haricilerin bu fitnesi neticesinde İmam Ali (a.s.) efendimiz bir Harici tarafından şehit edilmiş, bu suikast, Sıffin savaşının mağlubu olan Muaviye'nin işine yaramış, Emevi saltanatını oluşturmasına sebep olmuştur.
Esasen, "Terör eylemlerinin arkasında, o eylemlerden en fazla menfaat sağlayanlar vardır" prensibinden hareketle, her ne kadar Haricilerin hedefinde görünüşte Muaviye'nin de olduğu söylense, gerçekte Haricilerin İmam Ali'ye yaptıkları suikastın arkasında Muaviye'nin parmağı olduğunu söyleyebiliriz.
Prof. Dr. Baş'ın İmam Muhammed Bakır (a.s.) eserinde, İmam Bakır hazretlerinin Haricilerin "Hakem olayı fitnesi" ile ilgili verdiği şu cevap oldukça önemlidir:
Nafi b. Arzek, İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) yanında oturup helal ve haramlarla ilgili sorular soruyordu. İmam, söz arasında Nafi'ye buyurdu ki:
"Söyle bu Havaric'e (Haricilere), 'Emirü'l-Mü'minin Ali'yi (a.s.) izleyip O'na yardım etmek suretiyle, Allah'a yakınlaşmaya çalışıyorken, niçin bir anda O'na karşı gelmeyi caiz bildiniz?' Sana diyecekler ki, 'O Allah'ın dininde hakemlik yapılmasına izin verdi.'
Sen de onlara de ki: Ali (a.s.) bunu yapmadan önce, Allah ve Resulü (s.a.v.) dinde hakemlik yapılmasını uygun bulmuşlardı.
Nitekim karı-koca arasında anlaşmazlık olunca; 'Erkek tarafından bir hakem ve kadın tarafından bir hakem gönderin, eğer uzlaşmak isterlerse Allah da onları uzlaştırır.' (Araf, 35)
Ben-i Kurayza savaşında, sonucu belirlemek için Resulüllah (s.a.v.), Sa'd b. Muaz'ı hakem tayin etti ve O'nun verdiği kararı Allah da teyid etti.
Bilmiyor musunuz ki, Emirü'l-Mü'minin o iki kişiye, Kur'an'ın hükmüne göre hakemlik etmelerini, O'nun hükmünden çıkmamalarını emretti.
Ve eğer Kur'an'ın hükmüne aykırı hükmederlerse hükmü reddetmelerini şart koştu. Kendisine, 'Senin zararına hükmeden birini hakem yaptın' diye söylediklerinde, 'Ben bir kişiyi değil, Kur'an'ı hakem kıldım' dedi.
Buna göre bu Havaric, böyle bir insana, neye dayanarak yoldan sapmıştır diyebiliyor?"
Nafi diyor ki: "O güne kadar bu konuda böyle bir hak ve doğru bir söz duymamıştım ve aklıma gelmemişti." (İmam Muhammed Bakır, Prof. Dr. Baş, s.214)
İmam Bakır'ın verdiği bu cevap aslında bu çerçevede günümüzde de ortaya atılan birçok fitneyi bertaraf etmektedir. Allah şefaatlerinden mahrum etmesin.
İmamlar, kendilerine sorulan sorulara hem akli hem de nakli delillerle birlikte mükemmel cevaplar vermişler, bunların hepsi Sayın Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı'nda var.
Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle, "Ehl-i Beyt dünyası, Hakkın, İslam'ın en büyük savunucusu olmuşlardır. Bu dünya, esasen, sapık akımlar ve dindışı fikirlerle mücadeleyi yapan tek taraftır." (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, Prof. Dr. Haydar Baş, s.17)
Ehl-i Beyt nefesiyle konuşan, Onların ayak izlerine basarak hareket eden, tevhidin merkezine Ehl-i Beyt'i oturtan Prof. Dr. Baş, aynen geçmişte yaşayan o büyük imamlar gibi, bugüne kadar uzanan, ya da yeni çıkan bütün fitnelerle mücadele eden, onların yalanlarını açığa çıkartan, Resulüllah'ın (s.a.v.) ve de Ehl-i Beyt'inin yaşadığı gerçek İslam'ı da müdellel bir şekilde ortaya koyan tek kişidir.
İslam tarihinin en büyük fitnelerinden birisi de şüphesiz Sıffin savaşı sonrası gerçekleşen Hakem olayı ile ilgili Haricilerin çıkardığı fitnedir.
Haricilerin bu fitnesi neticesinde İmam Ali (a.s.) efendimiz bir Harici tarafından şehit edilmiş, bu suikast, Sıffin savaşının mağlubu olan Muaviye'nin işine yaramış, Emevi saltanatını oluşturmasına sebep olmuştur.
Esasen, "Terör eylemlerinin arkasında, o eylemlerden en fazla menfaat sağlayanlar vardır" prensibinden hareketle, her ne kadar Haricilerin hedefinde görünüşte Muaviye'nin de olduğu söylense, gerçekte Haricilerin İmam Ali'ye yaptıkları suikastın arkasında Muaviye'nin parmağı olduğunu söyleyebiliriz.
Prof. Dr. Baş'ın İmam Muhammed Bakır (a.s.) eserinde, İmam Bakır hazretlerinin Haricilerin "Hakem olayı fitnesi" ile ilgili verdiği şu cevap oldukça önemlidir:
Nafi b. Arzek, İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) yanında oturup helal ve haramlarla ilgili sorular soruyordu. İmam, söz arasında Nafi'ye buyurdu ki:
"Söyle bu Havaric'e (Haricilere), 'Emirü'l-Mü'minin Ali'yi (a.s.) izleyip O'na yardım etmek suretiyle, Allah'a yakınlaşmaya çalışıyorken, niçin bir anda O'na karşı gelmeyi caiz bildiniz?' Sana diyecekler ki, 'O Allah'ın dininde hakemlik yapılmasına izin verdi.'
Sen de onlara de ki: Ali (a.s.) bunu yapmadan önce, Allah ve Resulü (s.a.v.) dinde hakemlik yapılmasını uygun bulmuşlardı.
Nitekim karı-koca arasında anlaşmazlık olunca; 'Erkek tarafından bir hakem ve kadın tarafından bir hakem gönderin, eğer uzlaşmak isterlerse Allah da onları uzlaştırır.' (Araf, 35)
Ben-i Kurayza savaşında, sonucu belirlemek için Resulüllah (s.a.v.), Sa'd b. Muaz'ı hakem tayin etti ve O'nun verdiği kararı Allah da teyid etti.
Bilmiyor musunuz ki, Emirü'l-Mü'minin o iki kişiye, Kur'an'ın hükmüne göre hakemlik etmelerini, O'nun hükmünden çıkmamalarını emretti.
Ve eğer Kur'an'ın hükmüne aykırı hükmederlerse hükmü reddetmelerini şart koştu. Kendisine, 'Senin zararına hükmeden birini hakem yaptın' diye söylediklerinde, 'Ben bir kişiyi değil, Kur'an'ı hakem kıldım' dedi.
Buna göre bu Havaric, böyle bir insana, neye dayanarak yoldan sapmıştır diyebiliyor?"
Nafi diyor ki: "O güne kadar bu konuda böyle bir hak ve doğru bir söz duymamıştım ve aklıma gelmemişti." (İmam Muhammed Bakır, Prof. Dr. Baş, s.214)
İmam Bakır'ın verdiği bu cevap aslında bu çerçevede günümüzde de ortaya atılan birçok fitneyi bertaraf etmektedir. Allah şefaatlerinden mahrum etmesin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025