Arafat "bilme, anlama, tanıma, güzel kokuya bürünme gibi manalara gelir. İnsanlar burada günahlarını itiraf ederek Allah'tan af diler, günah kirlerinden temizlenir. Marifete erer, hesap eder, hesaba çeker nefsini.
Dirilişi, mahşeri andırır. Tabiri caizse mahşerde hesaba çekilme öncesi bekleyişi andırır bu bekleyiş. Herkes kendi gücü, takatince yol alır bu gece. Kimsenin kimseye yardım edemediği bir yürüyüş başlar adeta. Hani mahşerde anne, babanın evladına, evladın anne babasına faydası olmadığı gibi kaçtığı bir kaçış, bir yakarış başlar gönül âleminde haccı mebrur olma temennisi, affedilme arzusu vardır gönüllerde.
Hac menasiki ile ilgili Ensar'dan bir adam ile Sakif'ten bir adam Hz. Peygamber'e (s.a.v) gelip şöyle dediler: "Ey Allah'ın Resulü! Sana sormak için geldik."
Şöyle buyurdu: "Dilerseniz bana ne soracağınızı size bildireyim. İsterseniz ben susayım ve sizin sorunuzu dinleyeyim."
"Sen bildir" dediler.
Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ey Ensarlı! Sen evinden çıkıp Beyt-i Haram'ı ziyaret etmeni ve bu ziyarette elde edeceğini, tavaftan sonra kılacak olduğun iki rekat namazı ve ondan sonra elde edeceğini, Safa-Merve arasındaki sa'yını ve ondan elde edeceğin sevabı, Arafat'taki vakfeni ve ondan elde edeceğini, keseceğin kurbanı, ondan sonra tekrar Beyt'i tavaf edip ondan ne elde edeceğini sormak için geldin." Adam, "Seni Hak ile gönderene yemin olsun ki, bunun için geldim" dedi.
Resûlullah şöyle buyurdu:
"Evinden Beyt'i Haram'ı ziyaret maksadıyla çıktığında Allah sana devenin attığı her adım karşılığında bir sevap yazar, bir günahını siler. Tavaftan sonra kıldığın o iki rekât namaz İsmail neslinden bir köle azat etmek gibidir. Safa-Merve arasındaki sa'y yetmiş köle azat etmek gibidir.
Arefe günü öğleden sonra Arafat'taki vakfeye gelince o anda Allah u Teâlâ dünya semasına tecelli edip sizinle meleklere karşı iftihar eder, şöyle buyurur: 'Kullarım cennetimi ummak için dünyanın uzak köşelerinden kopup geldiler, yorgun ve bitkin düştüler eğer günahlarınız kumlar ya da yağmur damlaları sayısınca, deniz köpükleri adedince olsa bile bağışlarım. Haydi, siz ve şefaati bulunduğunuz kimseler bağışlanmış olarak akın edin.'
Taş atmana gelince, attığın her taş karşılığında işlediğin büyük günahlardan bir tanesi bağışlanır.
Kurbana gelince o, Rabb'inin katında sana saklanmıştır.
Başının tıraşına gelince, tıraş ettiğin her kıl karşılığında bir sevap alırsın, bir de günahın silinir.
Ondan sonra Beyt-i tavaf etmene gelince hiç günahın kalmaksızın tavaf edersin. Üstelik bir melek gelip ellerini iki omuzunun arasına koyar ve şöyle der: 'Geleceğe ait işine bak, artık tüm geçmiş günahların bağışlanmıştır."
Hz. Aişe, Resûlullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu bildirdi:
"Allah arefe günü kullarını ateşten azat ettiği kadar hiçbir günde o kadar çok azat etmez. O gün Allah yaklaşır tecelli eder ve kullarıyla meleklere karşı iftihar edip şöyle buyurur; 'Bu kullarım ne istiyorlar?' Şeytan arefe günü kadar küçük, bedbaht ve öfkeli hiçbir zaman ve hiçbir gün görülmemiştir. Çünkü o gün müminlerin üzerine rahmet inmekte ve Allah çok büyük günahları bağışlamaktadır. Bir de Bedir günü şeytan çok perişan ve bedbaht olmuştur. Çünkü o gün Cibril meleklere liderlik edip onları idare etmiştir."
"Allah Resulu (s.a.v) ümmeti için arefe akşamı mağfiret edilmeleri hususunda dua etti de kabul edildi. Kendisine şöyle denildi: Zalimlerden başkalarını bağışladım çünkü onlardan mazlumların hakkını alacağım. Bunun üzerine Allah Resulü dedi ki: "Ey Rabbim dilersen sen mazluma cennetten bir yer olarak verirsin; zalimi de bağışlarsın.
O akşam bu duası kabul edilmediği için sabah olunca Müzdelife'de aynı duayı tekrarladı ve bu defa duası kabul edildi. Resûlullah sevincinden güldü ya da tebessüm etti.
Hz. Ebubekir, "annemiz babamız sana feda olsun. Bu saat gülünecek saat değildir, seni güldüren nedir ya Resûlallah, Allah seni sevindirsin" dedi.
Allah Resulü, "İblis Allah'ın benim duamı kabul edip ümmetimi bağışladığını görünce bir avuç toprak alıp başına saçtı. 'Vah halime eyvah' diyerek üzüldü, feryat etti. Onun üzülüp telaşa kapılması beni güldürdü" buyurdu.
"Günlerin en üstünü Arefe günüdür. Arefe günü cuma gününe denk düşerse; denk düşmeyen yetmiş hacdan daha üstündür. En faziletli dua Arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en güzel söz şudur:
"Lailahe illallah vahdehu la şerike leh" (Allah'tan başka ilah yoktur birdir ortağı yoktur).
"Arefe günü akşam olunca Allah kalbinde hardal tanesi ve zerre kadar imanı bulunan herkesi bağışlar. Dedim ki, 'ey Allah'ın Resulü, bu yalnız Arafat ehline mi hastır? Hayır, bilakis bütün mü'minleredir."
(Prof. Dr. Haydar Baş, Hac Arafat'tır eseri, s. 146-147-148.)
Dirilişi, mahşeri andırır. Tabiri caizse mahşerde hesaba çekilme öncesi bekleyişi andırır bu bekleyiş. Herkes kendi gücü, takatince yol alır bu gece. Kimsenin kimseye yardım edemediği bir yürüyüş başlar adeta. Hani mahşerde anne, babanın evladına, evladın anne babasına faydası olmadığı gibi kaçtığı bir kaçış, bir yakarış başlar gönül âleminde haccı mebrur olma temennisi, affedilme arzusu vardır gönüllerde.
Hac menasiki ile ilgili Ensar'dan bir adam ile Sakif'ten bir adam Hz. Peygamber'e (s.a.v) gelip şöyle dediler: "Ey Allah'ın Resulü! Sana sormak için geldik."
Şöyle buyurdu: "Dilerseniz bana ne soracağınızı size bildireyim. İsterseniz ben susayım ve sizin sorunuzu dinleyeyim."
"Sen bildir" dediler.
Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ey Ensarlı! Sen evinden çıkıp Beyt-i Haram'ı ziyaret etmeni ve bu ziyarette elde edeceğini, tavaftan sonra kılacak olduğun iki rekat namazı ve ondan sonra elde edeceğini, Safa-Merve arasındaki sa'yını ve ondan elde edeceğin sevabı, Arafat'taki vakfeni ve ondan elde edeceğini, keseceğin kurbanı, ondan sonra tekrar Beyt'i tavaf edip ondan ne elde edeceğini sormak için geldin." Adam, "Seni Hak ile gönderene yemin olsun ki, bunun için geldim" dedi.
Resûlullah şöyle buyurdu:
"Evinden Beyt'i Haram'ı ziyaret maksadıyla çıktığında Allah sana devenin attığı her adım karşılığında bir sevap yazar, bir günahını siler. Tavaftan sonra kıldığın o iki rekât namaz İsmail neslinden bir köle azat etmek gibidir. Safa-Merve arasındaki sa'y yetmiş köle azat etmek gibidir.
Arefe günü öğleden sonra Arafat'taki vakfeye gelince o anda Allah u Teâlâ dünya semasına tecelli edip sizinle meleklere karşı iftihar eder, şöyle buyurur: 'Kullarım cennetimi ummak için dünyanın uzak köşelerinden kopup geldiler, yorgun ve bitkin düştüler eğer günahlarınız kumlar ya da yağmur damlaları sayısınca, deniz köpükleri adedince olsa bile bağışlarım. Haydi, siz ve şefaati bulunduğunuz kimseler bağışlanmış olarak akın edin.'
Taş atmana gelince, attığın her taş karşılığında işlediğin büyük günahlardan bir tanesi bağışlanır.
Kurbana gelince o, Rabb'inin katında sana saklanmıştır.
Başının tıraşına gelince, tıraş ettiğin her kıl karşılığında bir sevap alırsın, bir de günahın silinir.
Ondan sonra Beyt-i tavaf etmene gelince hiç günahın kalmaksızın tavaf edersin. Üstelik bir melek gelip ellerini iki omuzunun arasına koyar ve şöyle der: 'Geleceğe ait işine bak, artık tüm geçmiş günahların bağışlanmıştır."
Hz. Aişe, Resûlullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu bildirdi:
"Allah arefe günü kullarını ateşten azat ettiği kadar hiçbir günde o kadar çok azat etmez. O gün Allah yaklaşır tecelli eder ve kullarıyla meleklere karşı iftihar edip şöyle buyurur; 'Bu kullarım ne istiyorlar?' Şeytan arefe günü kadar küçük, bedbaht ve öfkeli hiçbir zaman ve hiçbir gün görülmemiştir. Çünkü o gün müminlerin üzerine rahmet inmekte ve Allah çok büyük günahları bağışlamaktadır. Bir de Bedir günü şeytan çok perişan ve bedbaht olmuştur. Çünkü o gün Cibril meleklere liderlik edip onları idare etmiştir."
"Allah Resulu (s.a.v) ümmeti için arefe akşamı mağfiret edilmeleri hususunda dua etti de kabul edildi. Kendisine şöyle denildi: Zalimlerden başkalarını bağışladım çünkü onlardan mazlumların hakkını alacağım. Bunun üzerine Allah Resulü dedi ki: "Ey Rabbim dilersen sen mazluma cennetten bir yer olarak verirsin; zalimi de bağışlarsın.
O akşam bu duası kabul edilmediği için sabah olunca Müzdelife'de aynı duayı tekrarladı ve bu defa duası kabul edildi. Resûlullah sevincinden güldü ya da tebessüm etti.
Hz. Ebubekir, "annemiz babamız sana feda olsun. Bu saat gülünecek saat değildir, seni güldüren nedir ya Resûlallah, Allah seni sevindirsin" dedi.
Allah Resulü, "İblis Allah'ın benim duamı kabul edip ümmetimi bağışladığını görünce bir avuç toprak alıp başına saçtı. 'Vah halime eyvah' diyerek üzüldü, feryat etti. Onun üzülüp telaşa kapılması beni güldürdü" buyurdu.
"Günlerin en üstünü Arefe günüdür. Arefe günü cuma gününe denk düşerse; denk düşmeyen yetmiş hacdan daha üstündür. En faziletli dua Arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en güzel söz şudur:
"Lailahe illallah vahdehu la şerike leh" (Allah'tan başka ilah yoktur birdir ortağı yoktur).
"Arefe günü akşam olunca Allah kalbinde hardal tanesi ve zerre kadar imanı bulunan herkesi bağışlar. Dedim ki, 'ey Allah'ın Resulü, bu yalnız Arafat ehline mi hastır? Hayır, bilakis bütün mü'minleredir."
(Prof. Dr. Haydar Baş, Hac Arafat'tır eseri, s. 146-147-148.)
Hatice Akdağ / diğer yazıları
- Hac Arafat'tır -3- / 09.07.2022
- Hac Arafat’tır -2- / 08.07.2022
- Hac Arafat’tır / 30.06.2022
- Hac Arafat’tır / 30.05.2022
- Baş hocamın anısına / 11.04.2022
- Gülistanda yetişen gençlik ‘İCMAL’ -4- / 06.02.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -3- / 28.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -2- / 25.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ / 24.01.2022
- İslam’da kadın hakları -5- / 09.12.2021
- Hac Arafat’tır -2- / 08.07.2022
- Hac Arafat’tır / 30.06.2022
- Hac Arafat’tır / 30.05.2022
- Baş hocamın anısına / 11.04.2022
- Gülistanda yetişen gençlik ‘İCMAL’ -4- / 06.02.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -3- / 28.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -2- / 25.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ / 24.01.2022
- İslam’da kadın hakları -5- / 09.12.2021