ÖYKÜ / Cazibe IRMAK
Sabahleyin balkondaki çiçeklerin bakımıyla uğraşıyordu Ebru. Bazılarının kurumuş yapraklarını ayıklayıp onlara su verdi. "Her canlı bakım, ilgi ve sevgiye ihtiyaç duyuyor" diye içinden geçirirken Çiğdem hanım yanına geldi.
-Önder henüz uyanmadı, biraz sohbet edebiliriz, dedi.
-Önder çok geç uyudu, gece annemin hep yanında olmasını istedi. Son birkaç gündür, eski günlerdeki hırçınlıklarına yeniden döndü. Yerinde duramayan huzursuz bir çocuk oldu, dedi Ebru.
-Önder'in bu güç dönemi kısa sürede atlatacağına inanıyorum. Okula kayıt olmasıyla birlikte yaşamında başlayan değişimin sıkıntısını yaşıyor şu günlerde.
-Kendine alınan yepyeni mavi önlüğü, resimlerle süslü okul çantası, defter ve kalemleri onu sevindirmiyor sanırım, sözleriyle kardeşinin okula uyumu konusundaki kaygılarını dile getirdi Ebru. Bunun üzerine Çiğdem hanım, Önder'in yaptığı bir resmi göstererek;
-Önder, duygularını çizgilerle anlatmaya çalışıyor bize. Gördüğün gibi kocaman bir anne resmi çizmiş kağıda. Kendini ise çırpı çocuk olarak göstermiş.
Ebru gülümseyerek;
-Bu annem, bu da ben diye söylemişti Önder dedi.
-Anne; çocuğun ihtiyaçlarını karşılayan, koruyan, güven ve sevgi veren kişi olarak yerini alır çocuğun dünyasında. İşte Önder okul çağının başlangıcında annesinin sevgi ve desteğini arıyor sürekli. Henüz tanımadığı okul yaşamı karşısında kendini güçsüz hissettiği için annesinden her an ilgi bekliyor.
-Anlattıklarınız beni birinci sınıf anılarıma götürdü Çiğdem abla. Okulun açıldığı ilk gün annemin elini sımsıkı tutuyordum okulun bahçesinde. Ancak sınıfa girince heyecanlarım yatışmış, korkularım kaybolmuştu. Güleryüzlü, sevecen öğretmenim tatlı sözleriyle yüreğime su serpmişti. Artık sevinçliydim okullu olduğum için.
-Evet Ebrucuğum, öğretmenler çocuğa ailesi kadar yakın olur kimi zaman. Çocuk öğretmenini örnek alır sürekli. Öğretmeninden öğrendiği bilgilerin yanısıra; doğru davranış alışkanlıkları edinme konusunda yol gösterici olarak tanır öğretmenini. Bu bakımdan öğretmenlerimizin yaşamımızdaki etkileri büyük; bize verdiği emeği kutsaldır. Öğretmen sevgi olur yücelir çocuğun yüreğinde. Öğretmen aynı sınıfı paylaşan öğrenciler arasında barış, kardeşlik rüzgarı estiren kişidir. Onun için bizleri en iyi biçimde geleceğe hazırlayan öğretmenlerimize saygımız sonsuzdur.
***
O gün yeni yapılan ilköğretim okulunun öğretime açılış töreni yapılacaktı. Öğrenciler, daha önce yaşamadıkları bir coşku, sevinç içinde okula koşuyordu. Sabahleyin erkenden okula ilk gelenler arısanda Murat ile Şener de vardı. Her ikisi de duygularını açığa vurma konusunda aceleciydi. Murat:
-Bayraklarla süslenen okulumuz şimdi daha da güzel görünüyor, dedi. Şener de yüreğinden, zihninden geçenleri anlatmak için sabırsızlanıyordu:
-Bayrağımızın dalgalandığı yerde şaşar en güzel duygularımız, onun sevgisiyle çarpar yüreklerimiz.
-Bu yıl son sınıfta olduğumuz için törenlerde biz taşıyacağız bayrağımızı değil mi Şener.
-Evet Murat, daha şimdiden büyük bir heyecan var içimde. Bu güzel yurdumuz için canlarını seve seve feda eden atalarımızı saygıyla anıyorum. Rengini şehitlenimizin kanından almış bayrağımızı taşımak görevi bizim olacak artık.
-Gururlandıran, onurlu ve kutsal bir görev, diyerek tamamladı Murat arkadaşının sözlerini.
Daha sonra açılış törenini izlemek üzere gelen Ebru da okulun bahçesindeki yerini aldı. Öğretmenler, veliler ve büyüklerinin yanında bulunan minicik çocukların gördükleri manzara karşısında göğüslerinin kabardığını sezinliyordu.
Sabahleyin balkondaki çiçeklerin bakımıyla uğraşıyordu Ebru. Bazılarının kurumuş yapraklarını ayıklayıp onlara su verdi. "Her canlı bakım, ilgi ve sevgiye ihtiyaç duyuyor" diye içinden geçirirken Çiğdem hanım yanına geldi.
-Önder henüz uyanmadı, biraz sohbet edebiliriz, dedi.
-Önder çok geç uyudu, gece annemin hep yanında olmasını istedi. Son birkaç gündür, eski günlerdeki hırçınlıklarına yeniden döndü. Yerinde duramayan huzursuz bir çocuk oldu, dedi Ebru.
-Önder'in bu güç dönemi kısa sürede atlatacağına inanıyorum. Okula kayıt olmasıyla birlikte yaşamında başlayan değişimin sıkıntısını yaşıyor şu günlerde.
-Kendine alınan yepyeni mavi önlüğü, resimlerle süslü okul çantası, defter ve kalemleri onu sevindirmiyor sanırım, sözleriyle kardeşinin okula uyumu konusundaki kaygılarını dile getirdi Ebru. Bunun üzerine Çiğdem hanım, Önder'in yaptığı bir resmi göstererek;
-Önder, duygularını çizgilerle anlatmaya çalışıyor bize. Gördüğün gibi kocaman bir anne resmi çizmiş kağıda. Kendini ise çırpı çocuk olarak göstermiş.
Ebru gülümseyerek;
-Bu annem, bu da ben diye söylemişti Önder dedi.
-Anne; çocuğun ihtiyaçlarını karşılayan, koruyan, güven ve sevgi veren kişi olarak yerini alır çocuğun dünyasında. İşte Önder okul çağının başlangıcında annesinin sevgi ve desteğini arıyor sürekli. Henüz tanımadığı okul yaşamı karşısında kendini güçsüz hissettiği için annesinden her an ilgi bekliyor.
-Anlattıklarınız beni birinci sınıf anılarıma götürdü Çiğdem abla. Okulun açıldığı ilk gün annemin elini sımsıkı tutuyordum okulun bahçesinde. Ancak sınıfa girince heyecanlarım yatışmış, korkularım kaybolmuştu. Güleryüzlü, sevecen öğretmenim tatlı sözleriyle yüreğime su serpmişti. Artık sevinçliydim okullu olduğum için.
-Evet Ebrucuğum, öğretmenler çocuğa ailesi kadar yakın olur kimi zaman. Çocuk öğretmenini örnek alır sürekli. Öğretmeninden öğrendiği bilgilerin yanısıra; doğru davranış alışkanlıkları edinme konusunda yol gösterici olarak tanır öğretmenini. Bu bakımdan öğretmenlerimizin yaşamımızdaki etkileri büyük; bize verdiği emeği kutsaldır. Öğretmen sevgi olur yücelir çocuğun yüreğinde. Öğretmen aynı sınıfı paylaşan öğrenciler arasında barış, kardeşlik rüzgarı estiren kişidir. Onun için bizleri en iyi biçimde geleceğe hazırlayan öğretmenlerimize saygımız sonsuzdur.
***
O gün yeni yapılan ilköğretim okulunun öğretime açılış töreni yapılacaktı. Öğrenciler, daha önce yaşamadıkları bir coşku, sevinç içinde okula koşuyordu. Sabahleyin erkenden okula ilk gelenler arısanda Murat ile Şener de vardı. Her ikisi de duygularını açığa vurma konusunda aceleciydi. Murat:
-Bayraklarla süslenen okulumuz şimdi daha da güzel görünüyor, dedi. Şener de yüreğinden, zihninden geçenleri anlatmak için sabırsızlanıyordu:
-Bayrağımızın dalgalandığı yerde şaşar en güzel duygularımız, onun sevgisiyle çarpar yüreklerimiz.
-Bu yıl son sınıfta olduğumuz için törenlerde biz taşıyacağız bayrağımızı değil mi Şener.
-Evet Murat, daha şimdiden büyük bir heyecan var içimde. Bu güzel yurdumuz için canlarını seve seve feda eden atalarımızı saygıyla anıyorum. Rengini şehitlenimizin kanından almış bayrağımızı taşımak görevi bizim olacak artık.
-Gururlandıran, onurlu ve kutsal bir görev, diyerek tamamladı Murat arkadaşının sözlerini.
Daha sonra açılış törenini izlemek üzere gelen Ebru da okulun bahçesindeki yerini aldı. Öğretmenler, veliler ve büyüklerinin yanında bulunan minicik çocukların gördükleri manzara karşısında göğüslerinin kabardığını sezinliyordu.