68. Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantıları için New York'a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, burada birçok görüşmeler yaptı ve bu görüşmelerde ağırlıklı gündem Suriye idi.Sayın Gül'ün özellikle Washington Post gazetesine yaptığı açıklama oldukça dikkat çekiciydi. Gül açıklamasında şunları söyledi:"Suriye'de aşırı dinci gruplar başta yoktu. Eğer olaylar bu şekilde bırakılır ise insanlar önce fanatik, sonra radikal, sonra da terörist olacaklar. Olayların en başından itibaren çok daha etkin olmalıydık ancak olamadık. Eğer gerekli önlemler alınmaz ise altı ay ile bir yıl içerisinde karşımıza, sistematik işleyen ve çok sayıda katılımcısı olan gruplar çıkacak ve bunları engellemek çok zor olacak. Bu grupların oluşmasına imkan verenler de Suriye'de olacaklardan sorumlu olacak."Sayın Gül'ün bu açıklaması, doğru okunabilirse, bir itiraf niteliğinde?Esad'ı devirmek için batı tarafından sokulan ve Türkiye'nin de maalesef desteğini alan terör oluşumlarının tehlikeli bir boyuta geldiği noktasında Türkiye'nin en tepe isminden önemli bir açıklama?Önlemler alınamadığı takdirde sayılarının artacağından ve engellemenin daha da zorlaşacağından bahsediyor Sayın Gül?Ve son cümle çok önemli: "Bu grupların oluşmasına imkan verenler de Suriye'de olacaklardan sorumlu olacak."Bu önemli bir özeleştiri? Çünkü tüm dünya biliyor ki, Suriye'yi kan gölüne çeviren isyancılara en büyük desteği AKP'li Türkiye verdi.Sayın Gül'ün böyle bir itirafı yapmasının nedeni tam olarak bilinmez ama Başbakan Erdoğan'la süregelen Cumhurbaşkanlığı yarışının en önemli etken olduğu kulislerde dolaşıyor.Ama Sayın Gül bir noktayı kaçırıyor, kendisi de, sınırları teröristler tarafından yolgeçen hanına çevrilen Türkiye'nin en tepesindeki isim, Cumhurbaşkanı?Yani Sayın Başbakan yaşanan ve yaşanacak olan bu süreçten ne kadar sorumlu ise Sayın Cumhurbaşkanı en az o kadar sorumlu?Madem bu noktada bir rahatsızlığı vardı, en azından önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer gibi bir muhalefet ortaya koyar ve icraattan sorumlu olanları ikaz eder, bildiklerini halkla paylaşır ve böylece sadece bizim dillendirdiğimiz gerçeklerin altını çizebilirdi.Ama sürecin başından bu yana bunu yapmadı, bugün ise belirli hesaplar olduğu söyleniyor.Sayın Gül, bir taraftan isyancı grupların tehlikeli boyutlara geldiğini itiraf ederken, diğer taraftan Esad yönetimine de verip veriştirmeden geri durmadı. Tamam da Sayın Gül, eğer bu isyancı gruplar yakında önlenemeyecek bir noktaya gelecekse, son cümlenize bakılırsa bu sorumlu tutulacak kadar yanlış bir tavırsa ve bu sizi tedirgin ediyorsa o halde Esad yönetiminin devrilmesini ve Suriye'nin topyekun bu isyancıların eline geçmesini neden hep desteklediniz.Bir taraftan bu grupların güçlenmesinden rahatsızsınız bir taraftan da bu gruplara karşı halkını koruyan Esad'a karşısınız. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?Sürekli batılıların aklıyla hareket eden, milletinden yola çıkarak politika üretmeyen tüm siyasi liderler hep bu tür çelişkilere düşmüşlerdir.Türkiye, bulunduğu coğrafi konum sebebiyle çelişki içinde bulunan liderlerle zaman kaybedemeyecek kadar önemli bir ülkedir.Türk milleti artık ayıkmalı, 20 yıl önce söylediğini bugün de söyleyen, istikrarlı, tutarlı, öngörü sahibi ve söylediklerini ve projelerini sömürgeci olmayan tüm milli devletlerin dikkate alıp uyguladığı, fayda gördüğü, Milli Ekonomi Modeli sahibi Prof. Dr. Haydar Baş gibi liderleri iş başına getirmelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025