Asr-ı Saadet'ten günümüze Allah Rasulu'nu (sav) anlatan şiirler kitaplar, nat-ı şerifler, kasideler, mevlitler... yazılagelmiştir.
Onun methini yazmaya çalışan arif, abid, şair ruhlu yazarlar sonunda aciz kaldıklarını beyan etmişlerdir. İşte Hassan Bin Sabit diyor ki:
"Ben sözlerimle haşa ki, Hazreti Muhammed'i övmüş olayım... Ancak onu senâ etmekle sözlerimi kıymetlendirip, değerlendirdim."
Bu anlamda Hz Mevlana da buyuruyor ki:
"Onun vasıflarının şerhini, eğer ben devamlı durmadan söylesem yüzlerce kıyamet geçerde O yine bitmez."
"Gel ey gönül, hakiki bayram: Hazreti Muhammed'e vuslattır. Cihan aydınlığı, Cenab-ı Muhammed'in cemalinin nurudur."
"Onun zatına istediğin kadar şeref, onun yüce kadrine dilediğin kadar azamet izafe et, azdır."
"Çünkü Rasulullah'ın fazilet ve kemaline bir had yoktur ki insan onu dile getirebilsin."
"Ey Sen ki, bütün mültecilerin koşarak, başını ayak yaparak dergahına koştukları en büyük insan."
"Bazen göz hastalıktan dolayı güneşin nur ve ışığını inkar ettiği gibi, ağız da yine hastalık yüzünden -kainata hayat veren- suyun tadını alamaz, lezzetini bilemez."
"Senin dünya ve ahireti aydınlatan nurunu göremeyenler, kadrini bilemeyenler, nurlu yolundan zevk almamayanlar da böyle; kalben, ruhen hastadırlar. Gözleri kör, idrakleri sağır, akılları mefluzdur."
Şair Vehbi onun için:
Ziyası münceli her zerrede eczayı âlemden O mihrin iltiması mebdei icadı eşyadır (O güneşin parıltısı, bütün varlığın icadına başlangıçtır, hilkatine sebeptir) der.
Milli şairimiz Mehmed Akif:
-"Bir nefhada insanlığı kurtardı. O mas'um, "Dünya neye sahipse onun vergisidir hep" derken.
Necip Fazıl da:
"O, Allah'ın emriyle Kainat Efendisi, Varlığın tacı, varlık nurunun ta kendisi" der.
Şöhretli Hakim Sa'di Onun hakkında:
"Ya Muhammed, senin gibi dayanak ve desteği olunca; ümmetin duvarına gam, kaygı kalır mı? Kaptanı Nuh olan geminin, denizin dalgalarından korkusu olur mu?
Hafız Şirazi ise:
"Cananın kapısında sailliği, dünya saltanatına değişme. Çünkü bu kudsi kapı sayesinde kişi, fazilete güneşe eriyor."
Muhammet ikbal:
"Ey zuhuru ile hayata gençlik getiren "Hz. Muhammed" senin tecellin: hayat rüyasının tabiridir. (Alemin yaratılışına sebep sensin)
"Yer yüzü, senin barigahına saha olduğu için kıymet kazanmıştır. Semalar, senin karargahının damını öpebildiği için ulvidir."
Hani ashab-ı kiram Allah Rasulu'nün huzurunda sanki başlarında kuş varmış gibi otururlardı ya...
Yazarlar, aşıklar, sadıklar, veliler, şairler, edipler gönül kuşları her an uçacakmış gibi edeple kalemlerini sevgi mürekkeplerine daldırmış, sevdadan kuruyon dudaklarını Hz. Muhammd'in varlık pınarından serinletmişlerdir.
Can kuşları ismi zikredildikçe ürpermiştir.
Bu öyle nur halkaları, nur damlaları, edep bağları meydana
getirmiş ki: Gözler O'na hayran gönüller yoluna aşık. Diller, öyle nazik kalıplar aramış ki inciye el değdirmekle incitirmiyin nezaketinde kutlu sırlarla altın sırmalı pırıtltılarla nisbet kokularıyla teleffuzlar dizmeye çalışmış.
Hanelerine: "Hane-i Saadet"
Hırkalarına: "Hırka-i Şerif"
gibi ifadelerle kültürümüzde edebiyatımızda gül senbolüyle mühürlenen Allah Rasulu Hz. Muhammed'e (sav) olan sevgimiz kat kat olsun. Ona Salat ve Selam olsun. Allahumme Sali Ala Muhammedin Ve ala ali Mahummed.
Dıbbil kulubi ve devaiha
Ve afiyetil ebdani ve şifaiha
Ve nuru'l ebsari ve ziyaiha
Ve âla ali hi vesahbihi
Vesellim.
Onun methini yazmaya çalışan arif, abid, şair ruhlu yazarlar sonunda aciz kaldıklarını beyan etmişlerdir. İşte Hassan Bin Sabit diyor ki:
"Ben sözlerimle haşa ki, Hazreti Muhammed'i övmüş olayım... Ancak onu senâ etmekle sözlerimi kıymetlendirip, değerlendirdim."
Bu anlamda Hz Mevlana da buyuruyor ki:
"Onun vasıflarının şerhini, eğer ben devamlı durmadan söylesem yüzlerce kıyamet geçerde O yine bitmez."
"Gel ey gönül, hakiki bayram: Hazreti Muhammed'e vuslattır. Cihan aydınlığı, Cenab-ı Muhammed'in cemalinin nurudur."
"Onun zatına istediğin kadar şeref, onun yüce kadrine dilediğin kadar azamet izafe et, azdır."
"Çünkü Rasulullah'ın fazilet ve kemaline bir had yoktur ki insan onu dile getirebilsin."
"Ey Sen ki, bütün mültecilerin koşarak, başını ayak yaparak dergahına koştukları en büyük insan."
"Bazen göz hastalıktan dolayı güneşin nur ve ışığını inkar ettiği gibi, ağız da yine hastalık yüzünden -kainata hayat veren- suyun tadını alamaz, lezzetini bilemez."
"Senin dünya ve ahireti aydınlatan nurunu göremeyenler, kadrini bilemeyenler, nurlu yolundan zevk almamayanlar da böyle; kalben, ruhen hastadırlar. Gözleri kör, idrakleri sağır, akılları mefluzdur."
Şair Vehbi onun için:
Ziyası münceli her zerrede eczayı âlemden O mihrin iltiması mebdei icadı eşyadır (O güneşin parıltısı, bütün varlığın icadına başlangıçtır, hilkatine sebeptir) der.
Milli şairimiz Mehmed Akif:
-"Bir nefhada insanlığı kurtardı. O mas'um, "Dünya neye sahipse onun vergisidir hep" derken.
Necip Fazıl da:
"O, Allah'ın emriyle Kainat Efendisi, Varlığın tacı, varlık nurunun ta kendisi" der.
Şöhretli Hakim Sa'di Onun hakkında:
"Ya Muhammed, senin gibi dayanak ve desteği olunca; ümmetin duvarına gam, kaygı kalır mı? Kaptanı Nuh olan geminin, denizin dalgalarından korkusu olur mu?
Hafız Şirazi ise:
"Cananın kapısında sailliği, dünya saltanatına değişme. Çünkü bu kudsi kapı sayesinde kişi, fazilete güneşe eriyor."
Muhammet ikbal:
"Ey zuhuru ile hayata gençlik getiren "Hz. Muhammed" senin tecellin: hayat rüyasının tabiridir. (Alemin yaratılışına sebep sensin)
"Yer yüzü, senin barigahına saha olduğu için kıymet kazanmıştır. Semalar, senin karargahının damını öpebildiği için ulvidir."
Hani ashab-ı kiram Allah Rasulu'nün huzurunda sanki başlarında kuş varmış gibi otururlardı ya...
Yazarlar, aşıklar, sadıklar, veliler, şairler, edipler gönül kuşları her an uçacakmış gibi edeple kalemlerini sevgi mürekkeplerine daldırmış, sevdadan kuruyon dudaklarını Hz. Muhammd'in varlık pınarından serinletmişlerdir.
Can kuşları ismi zikredildikçe ürpermiştir.
Bu öyle nur halkaları, nur damlaları, edep bağları meydana
getirmiş ki: Gözler O'na hayran gönüller yoluna aşık. Diller, öyle nazik kalıplar aramış ki inciye el değdirmekle incitirmiyin nezaketinde kutlu sırlarla altın sırmalı pırıtltılarla nisbet kokularıyla teleffuzlar dizmeye çalışmış.
Hanelerine: "Hane-i Saadet"
Hırkalarına: "Hırka-i Şerif"
gibi ifadelerle kültürümüzde edebiyatımızda gül senbolüyle mühürlenen Allah Rasulu Hz. Muhammed'e (sav) olan sevgimiz kat kat olsun. Ona Salat ve Selam olsun. Allahumme Sali Ala Muhammedin Ve ala ali Mahummed.
Dıbbil kulubi ve devaiha
Ve afiyetil ebdani ve şifaiha
Ve nuru'l ebsari ve ziyaiha
Ve âla ali hi vesahbihi
Vesellim.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021