Takıyyüddin Sübki Hz.
Onu bu halde gören kimse şayet o anda bir yılan sokmuş olsaydı, asla bunu hissettmiyeceğine inanırdı. Sonra oradan inip yatsı namazını abdesti ile sabah namazını kıldı. İnerken bize "Argün Şah'ın işi bitti" dedi. Salı günü Trabus'tan yola çıkan Ulcibuğa isimli birinin, Perşembe günü gecenin yarışında Argün Şah'ın başını kestiğini öğrendim. Sonra babamım odasına geldim. İçeride Kuran-ı Kerim okuyordu. Biraz bekledikten sonra kapıyı çaldım. Kuran-ı Kerim okumasını keserek kapıyı açtı. Bana "Müslüman kardeşin için şemated yapmayı bırak (şemadet; başkasına gelen belaya, zarara sevinmektir.) Belki Allahü teala ona afiyet verir de seni musibete düçar eder" dedi. Sonra ben de ona biraz sevinçli bir hal içinde; "Argün Şah öldürüldü" dedim. O zaman bana; "Kim demiş? Sus! Bu ne biçim söz böyle! Müslüman kardeşin hakkında şamedet yapma dedik, değil mi?" dedi. Bana kapıyı açıp "Şemadet yapma" demesi, benim ona ne söyleceğimi, Allahü Teala'nın ona bildirmesi, onun bir kerametidir"
Şöyle anlatılır; Takıyyüddin Sübki, bir mesele hakkında hakkında hüküm vermişti. Bu hükümde de kararlı idi. Şam nabi Argün Kâmili, bu hükümden dolayı ona karşı çıktı. Bu mesele Şam ve Mısır'da önemli bir konu haline geldi. Bu sırada Kadı Selahüddin Sefdi, Takıyyüddin Sübki'nin yanına gelerek; "Efendim! Bu mesele aleyhimize olmaktadır. Onlar Hakk'a itahat etmezler. Niçin kendimizi tehlikeye atıyoruz? Niçin onlarla mücadele ediyorsunu?" deyince, o uzun süre düşündükten sonra;"Vallahi, Allahü Teala'dan başkasının rızasını düşünemem. Benim için önemli olan Allahü Teala'nın rızasıdır" dedi. Bunun üzerine ben onunu baskı ve laflar ile Hakk'tan ayrılmayacağını anladım. Argün Şah bir süre sonra görevinden alındı ve çeşitli eziyetler başına geldi. Ölünceye kadar çeşitli üzüntüler içinde ve işsiz güçsüz yaşadı.
Onu bu halde gören kimse şayet o anda bir yılan sokmuş olsaydı, asla bunu hissettmiyeceğine inanırdı. Sonra oradan inip yatsı namazını abdesti ile sabah namazını kıldı. İnerken bize "Argün Şah'ın işi bitti" dedi. Salı günü Trabus'tan yola çıkan Ulcibuğa isimli birinin, Perşembe günü gecenin yarışında Argün Şah'ın başını kestiğini öğrendim. Sonra babamım odasına geldim. İçeride Kuran-ı Kerim okuyordu. Biraz bekledikten sonra kapıyı çaldım. Kuran-ı Kerim okumasını keserek kapıyı açtı. Bana "Müslüman kardeşin için şemated yapmayı bırak (şemadet; başkasına gelen belaya, zarara sevinmektir.) Belki Allahü teala ona afiyet verir de seni musibete düçar eder" dedi. Sonra ben de ona biraz sevinçli bir hal içinde; "Argün Şah öldürüldü" dedim. O zaman bana; "Kim demiş? Sus! Bu ne biçim söz böyle! Müslüman kardeşin hakkında şamedet yapma dedik, değil mi?" dedi. Bana kapıyı açıp "Şemadet yapma" demesi, benim ona ne söyleceğimi, Allahü Teala'nın ona bildirmesi, onun bir kerametidir"
Şöyle anlatılır; Takıyyüddin Sübki, bir mesele hakkında hakkında hüküm vermişti. Bu hükümde de kararlı idi. Şam nabi Argün Kâmili, bu hükümden dolayı ona karşı çıktı. Bu mesele Şam ve Mısır'da önemli bir konu haline geldi. Bu sırada Kadı Selahüddin Sefdi, Takıyyüddin Sübki'nin yanına gelerek; "Efendim! Bu mesele aleyhimize olmaktadır. Onlar Hakk'a itahat etmezler. Niçin kendimizi tehlikeye atıyoruz? Niçin onlarla mücadele ediyorsunu?" deyince, o uzun süre düşündükten sonra;"Vallahi, Allahü Teala'dan başkasının rızasını düşünemem. Benim için önemli olan Allahü Teala'nın rızasıdır" dedi. Bunun üzerine ben onunu baskı ve laflar ile Hakk'tan ayrılmayacağını anladım. Argün Şah bir süre sonra görevinden alındı ve çeşitli eziyetler başına geldi. Ölünceye kadar çeşitli üzüntüler içinde ve işsiz güçsüz yaşadı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.