Alâeddin Ali Semerkandî Hz.
Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında Anadolu'da yaşayan velîlerden. İsmi Alâeddin Ali bin Yahyâ es-Semerkândî'dir. Soyu Peygamber Efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) kadar ulaşır. Semerkant'ta doğdu. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. Semerkant, Buhârâ, Taşkent gib ilim merkezlerinde ilim tahsil etti. Tefsîr, fıkıh tasavvuf ve ahlak ilimlerinde yüksek derecelere ulaştı. Daha sonra Anadolu'ya hicret etti. Lârende'ye (Karaman'a) geldi. 1456 (H.860) târihinde yüzelli yaşlarında iken vefât etti. Kabr-i şerîfi, İçel'e bağlı Gülnar ilçesinin Zeyne kasabasındadır. Seyyid Alâeddîn Ali Semerkandî Hazretleri'nin türbe, mescid, zâviye ve vakfiyesi buradadır.
Seyyid Alâeddîn Ali Semerkandî Hazretleri, evliyânın önde gelenlerinden idi. 1330 (H.730) senesi vefât eden Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden Alâeddîn el Buhârî'den de icâzet aldı. Mantık ve Tefsir ilminde, yüksek dereceye kavuştu. Zâhirî ve bâtinî ilimlerde yetişip tasavvuf yolunun feyzlerine kavuştu.
Seyyid Alâeddîn Ali Semerkandî, senenin büyük bir kısmını oruç tutarak, gecelerini namaz kılarak, gündüzleri de talebelerine ders vererek geçirirdi. Kur'ân-ı Kerîm'i tecvîd üzere okur ve tefsîrini yapardı. Nefsini terbiye etmek için çok riyâzet ve mücâhede eder, nefsinin isdediklerini yapmaz ve istemediklerini yapmak için uğraşırdı. Dünyâya hiç meyletmez, haramlardan şiddetle kaçıp, mübahların fazlasını da terkederdi. Cenâb-ı Hak'ın izni ve kudreti ile tayy-i mekân eder, kısa zamanda bir yerden diğer yere gider, sabah namazını Kâbe'de kılıp, güneş doğmadan tekrar evine dönerdi. Sabah olunca, talebelerine zâhirî ve bâtinî ilimleri öğretir ve en iyi şekilde yetiştirmeye çalışırdı. Öğleden önce bir müddet kaylûle uykusu uyur, Sünneti îfâ ederdi.
Bir gün Semerkant'a mecûsî iken Hristiyanlığı seçmiş bir râhip geldi. İsâ aleyhisselâm hakkında asılsız şeyler söylüyor, bozuk ve bâtıl delîller göstererek, halkın îtikâdını sarsıyordu. Üstelik sorduğu suâllere, âlimler dâhi cevap veremiyordu. Bu râhip, Semerkant Sultânı Hâlid'e haber göndererek, "Âlimlerinizle münâzara etmek üzere geldim. Eğer âlimlerinizden biri beni susturabilirse Müslüman olurum. Bütün servetimi de İslâmiyet için harcar, bu dînin yayılmasına çalışırım. Şâyet galip gelirsem, Semerkânt'ın vergisini isterim" dedi. Sultan Hâlid, âlimleri toplayarak durumu anlattı. Onlar da: "Bir râhip nedir ki, cevap vermekte âciz kalalım. Onunla her zaman münâzaraya hazırız" dediler.
Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında Anadolu'da yaşayan velîlerden. İsmi Alâeddin Ali bin Yahyâ es-Semerkândî'dir. Soyu Peygamber Efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) kadar ulaşır. Semerkant'ta doğdu. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. Semerkant, Buhârâ, Taşkent gib ilim merkezlerinde ilim tahsil etti. Tefsîr, fıkıh tasavvuf ve ahlak ilimlerinde yüksek derecelere ulaştı. Daha sonra Anadolu'ya hicret etti. Lârende'ye (Karaman'a) geldi. 1456 (H.860) târihinde yüzelli yaşlarında iken vefât etti. Kabr-i şerîfi, İçel'e bağlı Gülnar ilçesinin Zeyne kasabasındadır. Seyyid Alâeddîn Ali Semerkandî Hazretleri'nin türbe, mescid, zâviye ve vakfiyesi buradadır.
Seyyid Alâeddîn Ali Semerkandî Hazretleri, evliyânın önde gelenlerinden idi. 1330 (H.730) senesi vefât eden Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden Alâeddîn el Buhârî'den de icâzet aldı. Mantık ve Tefsir ilminde, yüksek dereceye kavuştu. Zâhirî ve bâtinî ilimlerde yetişip tasavvuf yolunun feyzlerine kavuştu.
Seyyid Alâeddîn Ali Semerkandî, senenin büyük bir kısmını oruç tutarak, gecelerini namaz kılarak, gündüzleri de talebelerine ders vererek geçirirdi. Kur'ân-ı Kerîm'i tecvîd üzere okur ve tefsîrini yapardı. Nefsini terbiye etmek için çok riyâzet ve mücâhede eder, nefsinin isdediklerini yapmaz ve istemediklerini yapmak için uğraşırdı. Dünyâya hiç meyletmez, haramlardan şiddetle kaçıp, mübahların fazlasını da terkederdi. Cenâb-ı Hak'ın izni ve kudreti ile tayy-i mekân eder, kısa zamanda bir yerden diğer yere gider, sabah namazını Kâbe'de kılıp, güneş doğmadan tekrar evine dönerdi. Sabah olunca, talebelerine zâhirî ve bâtinî ilimleri öğretir ve en iyi şekilde yetiştirmeye çalışırdı. Öğleden önce bir müddet kaylûle uykusu uyur, Sünneti îfâ ederdi.
Bir gün Semerkant'a mecûsî iken Hristiyanlığı seçmiş bir râhip geldi. İsâ aleyhisselâm hakkında asılsız şeyler söylüyor, bozuk ve bâtıl delîller göstererek, halkın îtikâdını sarsıyordu. Üstelik sorduğu suâllere, âlimler dâhi cevap veremiyordu. Bu râhip, Semerkant Sultânı Hâlid'e haber göndererek, "Âlimlerinizle münâzara etmek üzere geldim. Eğer âlimlerinizden biri beni susturabilirse Müslüman olurum. Bütün servetimi de İslâmiyet için harcar, bu dînin yayılmasına çalışırım. Şâyet galip gelirsem, Semerkânt'ın vergisini isterim" dedi. Sultan Hâlid, âlimleri toplayarak durumu anlattı. Onlar da: "Bir râhip nedir ki, cevap vermekte âciz kalalım. Onunla her zaman münâzaraya hazırız" dediler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.