Sevgi bir pınardır.
Onun sadece sizde olması bir işe yaramaz. Başka pınarlarla da beslenmesi, önce dere sonra çağlayan olması gerekir. Geçenlerde bir dostumuz bu pınarı nasıl besleyebileceğimizi sordu.
İnsanlığı ne kadar çok sever ve kendi sevginizi onlarla paylaşır, o akarsuyu kirletmeden yaşarsanız o çağlayandan akan damlaların arasında olma imkânını bulursunuz.
Bize böyle öğrettiler.
* * *
Peki ya bu sevgiyi hak etmeyenleri, sevgiden uzak olanları ne yapacağız? İşte cidden bu sorunun cevabını bilmiyorum. Tek bildiğim gönül çağlayanı kurumuş olanlara sabırlı davranmak ve dünya hayatının vereceği dersleri izlemek olduğudur.
Sokağa çıktığınızda kötülük yapmaya hazır; sevgiden ve saygıdan yoksun birçok insanla karşılaşabilirsiniz. Onların niçin bu hale geldiğini anlamadan hastalığı tedavi etmek mümkün değildir. Günümüzde güvene dayalı arkadaşlıklar giderek azaldı. Daha çok çıkara dayalı dostluklar ve yalancı gülücükler bunların yerini aldı.
Maddiyatın maneviyatın önüne geçtiği; sevginin ucuzladığı hatta yok olduğu çıkar birlikteliklerinin örnek alındığı bir dünyada yaşamak açıkçası içimizi acıtsa da sevmeye ve sevgiyi yaymaya devam etmeliyiz.
İnsanın sevgi çağlayanına karışabilmesi için bir çiçeği, bir ağacı, bir hayvanı, bir insanı, küçümsemeden yaptığı işi, anasını-babasını-akrabasını sevmesi yeterlidir. Bir erkeğin kadına, kadının erkeğe duyduğu sevgi bir ihtiyaçtan kaynaklansa da özünde sevgi vardır. Gerçek sevgi karşılıksız olarak verilendir.
İnandığı din kültüründe sadece yaratıcısını sevdiğini söyleyen ancak kâinatın nimetlerinden uzak duran, yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyi ret edenlerden uzak durun. Çünkü Yaratıcıya giden yol insanlıktan geçer. Taşlıdır, dikenlidir, yangınlarla doludur. Pişmanlıklarla süslüdür.
* * *
Sevginin inşasında anılar, acılar, sevinçler, hüzünler, yardımlaşmalar kısacası yaşanmışlıklar vardır. Peki, sadece birlikte yaşanmışlıklar mı?
Hayır.
Yüzünü görmediğimiz ancak insanlığa yön vermiş bu dünyadan gelip geçmiş ama iz bırakmış olanlara duyduğumuz sevgi daha insancıl ve gerçekçidir. Çünkü onlar bugün aramızda olmasalar da, yüzlerce yıl önce yaşamış olsalar da geride kalıcı fikirler, düşünceler ve bulgular bırakmış hayatımızı şekillendirmişlerdir.
Peygamberler durup dururken sevgiye mazhar olmamıştır.
Ulusları kurtaran ve kuran önderler gelişigüzel kimseler değildir.
Büyük yazarlar, âlimler ve keşşaflar rastgele ortaya çıkmamışlardır.
Bunların hepsi insanlığın geleceğinin inşası için katkıda bulunmuş, insanların sağlığı, refahı, düzeni, hak ve hukuku için ağır yükler ve yükümlülükler üstlenmişlerdir.
Bugün Afrika'da ki açlar için bağıran ince sesli bir İtalyan kız, susuzlukla mücadele için yollara düşen gönüllüler, çevre felaketini önlemeye çalışan gönüllüler, haksız yere idama mahkûm edilen bir kadının infazını önlemeye çalışan af örgütleri, ölüm tehlikesi ile karşı karşıya bulunan çocukları ve kadınları kurtarmaya çalışanlar bu işleri sadece sosyete sayfalarında haber olanlara yaranmak için değil, kendi içlerindeki sevginin yönlendirmesi nedeni ile yapmaktadırlar.
* * *
Sonunda ölümün olduğu bir dünya yaşamında kendisinden başkasını düşünen ve onların yaşaması için kendi yaşamlarından fedakârlık edenler gerçekten de kendilerine vadedilmiş olan cenneti yaşayacak olanlardır.
Unutmayın;
Sevgi çağlayanında bir damla olmak, sadece kendinizi ve çevrenizi değil; tüm insanları sevmekten ve size gösterilen sevgiye layık olmaktan geçer.
- Zalimler unutulur, mazlumlar anılır… / 18.04.2025
- Dost… / 15.04.2025
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025
- Rekabet ve geleceğin partisi olmak… / 05.04.2025
- İlahi adalet… / 04.04.2025
- Sahne… / 02.04.2025
- Sessizlik… / 01.04.2025
- Bayramlık… / 28.03.2025