İsveç'in başkenti Stockholm'deki bir caminin kapısına "İslam kötülük dinidir" yazılmış.
Avusturya'da, Hollanda'da, Danimarka'da, Fransa'da örneklerini gördüğümüz esasen topyekûn Batı'nın dinimize bakış açısına bir örnek daha?
2000 senesinde İkiz Kulelere yapılan saldırının ardından İslam terör dini ve Müslüman terörist kabul edilmişti.
2000 senesi hem Dinlerarası Diyalog'un tüm dünyada atağa kalktığı, hem de Müslümanın terörist ilan edildiği yani İslam'a karşı taarruza geçildiği bir dönüm noktası.
1998'de Papa'ya mektup yazarak, "İslam'ın yanlış anlaşılan bir din" olduğundan bahseden Feto, Dinlerarası Diyalog çalışmasında Papalık misyonunun bir parçası olma hevesini dile getirmişti.
Tüm dünyada FETÖ, ılımlı İslam olarak kabul gören, kendini Müslüman zanneden ama düşüncelerinde ve yaşayışında çoktan inancını yitirerek Hıristiyan'a dönüşen bireyler oluşturmak için çalıştı.
Bizim din özgürlüğüne saygımız sonsuz. İsteyen istediği dine inanabilir. Ancak Müslümanın Hıristiyan yapılması benim toprak bütünlüğümü tehdit eden görüşlere hizmet etmek içinse, buna dur demek hepimizin vazifesidir.
Atatürk, Bursa Amerikan Koleji'nde din değiştiren tek bir kız öğrenci nedeniyle, misyonerlik faaliyetlerini gerekçe göstererek koleji kapattırmıştır.
Dinlerarası Diyalog, kilise kültürü ile tanışan ve işgale ses çıkarmayacak nesiller demektir.
İşte FETÖ, Türkiye'de bunu başardı.
Beş vakit namaza beş daha katarak gece namazına kalkan, oruç tutan, hizmet için zekât veren ama İslam'ın temel rüknü kelime-i şehadetten Muhammedür Resûlullah'ı çıkaran bir İslam inancına bu milletin evlatlarını taşıdı.
Yeni nurcu nesil, "üç hak din" derken, aslında Hıristiyan ve Yahudi'nin inancı gereği asla taviz vermeyeceği milli duygularına da merhamet ve hoşgörü ile bakmaya başladı.
Siz bir Hıristiyan'ı Mesih inancından vazgeçiremezsiniz ya da bir Yahudi genç için vaad edilmiş topraklara, Arz-ı Mev'ud'a inanç ilk iman şartıdır; inancından asla caydıramazsınız.
FETÖ ile, istenilen ılımlı Müslüman oluşturuldu.
İşte bu sebeple Feto asla verilmeyecektir.
G-20 zirvesinde, 15 Temmuz'un ardından ilk kez yüz yüze görüşecek olan Erdoğan, Feto'nun iadesini talep etse de alacağı cevap, onu da kırmadan 'hayır'a çıkan bir yanıttan başkası olamaz.
Zira Feto, Dinlerarası Diyalog adına kendinden beklenileni yapmıştır.
Bir de gerçek İslam'a bakalım...
Elbette Feto İslamının gerçek İslam'la zerre alakası yoktur ve Batı'nın "İslam kötüdür" derken bahsettiği İslam, Dinlerarası Diyalog'un etkisindeki İslam'la alakası kalmayan İslam'dır.
Oysa, "İslam'ın özü Ehl-i Beyt'tir" der Prof. Dr. Haydar Baş Bey.
Ve hem Dinlerarası Diyalog ile, hem de FETÖ'nün milli bütünlüğe kast eden faaliyetleri ile yıllardır mücadele eden tek isimdir.
Gerçek Müslüman, Hz. Peygamberi ve O'nun "Ehl-i Beyt'im" dediği Hz. Fâtıma'yı, Hz. Ali'yi, Hz. Hasan'ı ve Hz. Hüseyin'i baştacı eder.
Onlar gibi namaz kılmaya, onlar gibi ibadet yapmaya, onlar gibi mü'min olmaya çalışır.
Hz. Peygamber, din temsilcilerine İslam'a davet eden mektuplar göndermiştir, diyalog yapmamıştır.
Hz. Ali, İslam düşmanları ile kılıcı ile savaşmıştır, bir masada iftar etmemiştir.
Cömertliği, tevazuu, zorda kalana uzanan eli, nezaketi, nezafeti kısaca insanı insan yapan güzel ahlakı yaşamış ve yaşatmışlardır.
Siz Ehl-i Beyt kapısından ayrıldıkça, diğer dinlere râm oldukça insanlığınızı da yitirirsiniz, saygınlığınızı da.
Bir Yahudi'nin cenazesi geçerken başı ondan yüksekte olsun diye ayağa kalkan İslam Peygamberinin hayatındaki İslam yücedir.
Ve ancak "İslam kötülük dinidir" diyene bu gerçek İslam cevap verebilir.
Avusturya'da, Hollanda'da, Danimarka'da, Fransa'da örneklerini gördüğümüz esasen topyekûn Batı'nın dinimize bakış açısına bir örnek daha?
2000 senesinde İkiz Kulelere yapılan saldırının ardından İslam terör dini ve Müslüman terörist kabul edilmişti.
2000 senesi hem Dinlerarası Diyalog'un tüm dünyada atağa kalktığı, hem de Müslümanın terörist ilan edildiği yani İslam'a karşı taarruza geçildiği bir dönüm noktası.
1998'de Papa'ya mektup yazarak, "İslam'ın yanlış anlaşılan bir din" olduğundan bahseden Feto, Dinlerarası Diyalog çalışmasında Papalık misyonunun bir parçası olma hevesini dile getirmişti.
Tüm dünyada FETÖ, ılımlı İslam olarak kabul gören, kendini Müslüman zanneden ama düşüncelerinde ve yaşayışında çoktan inancını yitirerek Hıristiyan'a dönüşen bireyler oluşturmak için çalıştı.
Bizim din özgürlüğüne saygımız sonsuz. İsteyen istediği dine inanabilir. Ancak Müslümanın Hıristiyan yapılması benim toprak bütünlüğümü tehdit eden görüşlere hizmet etmek içinse, buna dur demek hepimizin vazifesidir.
Atatürk, Bursa Amerikan Koleji'nde din değiştiren tek bir kız öğrenci nedeniyle, misyonerlik faaliyetlerini gerekçe göstererek koleji kapattırmıştır.
Dinlerarası Diyalog, kilise kültürü ile tanışan ve işgale ses çıkarmayacak nesiller demektir.
İşte FETÖ, Türkiye'de bunu başardı.
Beş vakit namaza beş daha katarak gece namazına kalkan, oruç tutan, hizmet için zekât veren ama İslam'ın temel rüknü kelime-i şehadetten Muhammedür Resûlullah'ı çıkaran bir İslam inancına bu milletin evlatlarını taşıdı.
Yeni nurcu nesil, "üç hak din" derken, aslında Hıristiyan ve Yahudi'nin inancı gereği asla taviz vermeyeceği milli duygularına da merhamet ve hoşgörü ile bakmaya başladı.
Siz bir Hıristiyan'ı Mesih inancından vazgeçiremezsiniz ya da bir Yahudi genç için vaad edilmiş topraklara, Arz-ı Mev'ud'a inanç ilk iman şartıdır; inancından asla caydıramazsınız.
FETÖ ile, istenilen ılımlı Müslüman oluşturuldu.
İşte bu sebeple Feto asla verilmeyecektir.
G-20 zirvesinde, 15 Temmuz'un ardından ilk kez yüz yüze görüşecek olan Erdoğan, Feto'nun iadesini talep etse de alacağı cevap, onu da kırmadan 'hayır'a çıkan bir yanıttan başkası olamaz.
Zira Feto, Dinlerarası Diyalog adına kendinden beklenileni yapmıştır.
Bir de gerçek İslam'a bakalım...
Elbette Feto İslamının gerçek İslam'la zerre alakası yoktur ve Batı'nın "İslam kötüdür" derken bahsettiği İslam, Dinlerarası Diyalog'un etkisindeki İslam'la alakası kalmayan İslam'dır.
Oysa, "İslam'ın özü Ehl-i Beyt'tir" der Prof. Dr. Haydar Baş Bey.
Ve hem Dinlerarası Diyalog ile, hem de FETÖ'nün milli bütünlüğe kast eden faaliyetleri ile yıllardır mücadele eden tek isimdir.
Gerçek Müslüman, Hz. Peygamberi ve O'nun "Ehl-i Beyt'im" dediği Hz. Fâtıma'yı, Hz. Ali'yi, Hz. Hasan'ı ve Hz. Hüseyin'i baştacı eder.
Onlar gibi namaz kılmaya, onlar gibi ibadet yapmaya, onlar gibi mü'min olmaya çalışır.
Hz. Peygamber, din temsilcilerine İslam'a davet eden mektuplar göndermiştir, diyalog yapmamıştır.
Hz. Ali, İslam düşmanları ile kılıcı ile savaşmıştır, bir masada iftar etmemiştir.
Cömertliği, tevazuu, zorda kalana uzanan eli, nezaketi, nezafeti kısaca insanı insan yapan güzel ahlakı yaşamış ve yaşatmışlardır.
Siz Ehl-i Beyt kapısından ayrıldıkça, diğer dinlere râm oldukça insanlığınızı da yitirirsiniz, saygınlığınızı da.
Bir Yahudi'nin cenazesi geçerken başı ondan yüksekte olsun diye ayağa kalkan İslam Peygamberinin hayatındaki İslam yücedir.
Ve ancak "İslam kötülük dinidir" diyene bu gerçek İslam cevap verebilir.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018