"Gençlik bir çağ değildir, insan kendini hangi yaşta hissediyorsa o yaştadır" diyor yazar. Ben ise "bazıları için bir çağ değildir gençlik" derim çoğu kere. Çünkü ne gençler bilirim, kendini 80 yaşındakinden daha yaşlı hisseden. Hayattan elini eteğini çekmişçesine yaşayan.
Onlara umut vermeye çalışırım. Hayatın her şeye rağmen yaşanması gereken bir yolculuk olduğunu anlatmaya çalışırım.
Bazıları eğitimi reddeden, bazıları sönen umutları nedeniyle kendini toplumun dışında hisseden, bazıları iş yapmadan köşeyi dönmek isteyen nice umutsuz ve sorunlu insan.
Bu tablo her an gözümüzün önünde aslında. 80 milyonu geçen nüfusu ile dünyanın pek çok ülkesinden kalabalık olan ülkemizde, son yılların en iç yakan fotoğrafı bu. "Ortalık diplomalı işsiz dolu" diye yakınan binlerce genç var. Bu yüzden okumak istemiyorlar. Üniversite sınavlarına güvenmiyorlar. "Bizi kazandırmazlar hocam" diyorlar. "Aman okuyup ne olacak hocam" diyorlar. Şu iki cümle yetiyor gençliğin ülkesine bakışını anlamak için.
Niye? Niye böyle oldu? Neden böylesi umutsuz gençler ordusu yarattı bu ülke yöneticileri? Ne verdiler ki bu ülkeye?
Aslında cevap açık ve net. Onu birazdan paylaşacağım. Bu kadar yolsuzluk, bu kadar yoksulluk yani açlık boyutunda yoksulluk varken, işsizler ordusu gözümüzün önünde geçit yaparken, sokaklar evsizlerle dolmuşken, iş yerleri bir bir kapanırken, hayat pahalılığı tekme tokat hayatımıza girmişken nasıl umut beslesin gençler? O yüzden çoğu ruhu yaşlı, bedeni genç birer fidan olarak duruyorlar orta yerde. Ruhları darbe aldı, ruhları yorgun o evlâtların.
İktidarı ellerinde bulunduranların anlı, şanlı hayatları gençlerin gözlerinin önünde apaçık duruyor.
İsrafı durdurmak için komik bile olamayan öneriler var malûm iktidar kesiminden. Sanki halk israf edecek durumdaymış gibi "Porsiyonları küçültün" "Mango adlı meyveyi kurutarak saklayın" diyorlar ya! İşte o muhteremlerin sofrasında ejder meyveli tatlı ikram edilmişti ya! Bugün ejder meyvesi ile tanıştım. Gözlerim büyüdü. Yumruk kadar, ejder meyvesi 17 TL.
Gıda uzmanları dengeli beslenin diyor. Dengeli beslenmek için et, süt, yumurta, tereyağı, bol bol sebze, meyve yemek gerekiyor. Türk lirasının mum gibi eridiği, hayat pahalılığının canımıza okuduğu şu son günlerde dengeli beslenme formülü kaç evde uygulanıyor acaba bilen var mı?
Kış geldi. Isınmak bir büyük mücadele. Elektrik zamlı. Doğalgaz zamlı, kömür ancak torbayla alınabiliyor. Kışlık giyecek ateş pahası. Şimdi köşe başlarında yeniden minik minik terzi dükkânları görmeye başladık. İnsanlarımız savaş yıllarında olduğu gibi eskiyen kıyafetlerini terzilere götürüp ters yüz ettirip, tamir ettirip yeniden giyiyor. Defalarca giyilmiş elbiseler, ayakkabılar 2. El pazarlarında kapış kapış alıcı buluyor. Ne acı tablo. Ne hazin bir tablo.
Aman boş verin. Siz yine de mango ve ejder meyvesini kurutarak yiyin. Tasarruf yapın yani! Böyle dedi baş hanım biliyorsunuz. Zira halk bunları alıp yiyebiliyor sanıyor garibim ne yapsın.
Çarşı Pazar gezemiyor ki, sorumlulukları var. Yemek kitapları yazmak falan zor işler. Hal böyle olunca ekmek bulamazsanız mango yiyiverin demek istiyor.
İşte bizim genç nüfus da bunları gördükçe kahroluyor.
Sevgili gençler. Sakın umudunuzu kaybetmeyin. Çizdiğimiz ekonomik tablo ve aymazlığı aslında hepimiz yaşadığımız için biliyoruz.
Tekrar edelim sevgili gençler. Umudunuzu asla kaybetmeyin. En kötü anda bile umut her zaman var.
Günlerdir genç bir lideri izliyoruz. Günden güne daha çok merak edip, daha çok dinliyoruz.
Sözleri umut dolu. Neşe dolu. Bilgi dolu. Sanki yüzyıllarca biriktirmiş yaşadıklarını ve bize aktarıyormuş gibi.
Çok genç bir bilge. Filozofların genci adeta.
Sözleri kısa süre içinde tüm milletin diline dolanıyor. Geçenlerde
"MEMLEKETİ SQUID GAME OYUNUNA ÇEVİRDİNİZ" dedi, ne görelim tüm siyasiler aynı sözle birbirlerine gönderme yapmaya başladılar.
Diyanet işlerinin başına neden alevi veya Caferi bir başkan olamasın dedi, şimdi kanaat önderleri bunu tartışıyor.
Şimdi de Türkiye siyasetini Cem Yılmaz'ın AROG filmine benzeten O genç siyasetçi, genç ve çok farklı söylemleriyle bambaşka bir ruh katıyor Türk siyasetine.
Diyor ki siyasi kadrolara; yeter artık susun.30-40 yıl önceki köhne anlayışı bu ülkenin genç seçmenine dayatmayın. Bu insanlar dogmalardan, içi boş vaatlerden, yalandan, talandan bıktı. Gençlerin geleceğini sömürmeyin. Toplumun umudunu yok etmeyin. Üretmeye odaklanın. Her şey bu ülke sınırları içinde var diyor o genç başkan.
İthal eden değil üreten bir ekonomi diyor. Umut "MİLLİ EKONOMİDE" diyor. Ben o milli ekonomi projesinin bir parçasıyım. Ben Hüseyin Baş, diyor o genç başkan.
Korkusuzca elini taşın altına koyan, enkaza dönüştürülmüş ülkenin yönetimine talip olan bir siyasetçiyi dinliyoruz. Konuştukça şahlanan bir genç beyin Hüseyin Baş.
Sevgili gençler. Umut her zaman var. Ama umudun nerede olduğunu görmek, anlamak önemli olan. Bu adres inanın siz gençlerin geleceğinin adresi.
O, Hüseyin Baş sizden biri. Genç yaşında bana ne demeden Türk siyasetinin en bozulduğu, en karanlık ilişkilerinin yaşandığı, ekonominin diplerde olduğu çok zor döneminde partisinin başına geçti.
Büyük parti kurultayına doğru verdiği mesajlarla siyasetin yönünü belirliyor.
Şimdi hepiniz toparlanın. Gözünüzü, kulağınızı açın ve bu genç lideri dinleyin. Az kaldı. Hüseyin Baş'ın açmakta olduğu yoldan yürüyün. Kazanacaksınız. Siz kazanacaksınız.
Türkiye kazanacak. Umut var. Adres belli.
Görmesini bilene adres belli. Uyanın sevgili gençler. Haydi.
Zaman gençlerin zamanı.
- Yeter artık, durun biraz yahu! / 25.01.2022
- Erkek olmak için kadın mı öldürmeli? / 17.11.2021
- Zor kış / 08.11.2021
- Gençlik bir çağ değildir / 26.10.2021
- O bir Kuvâyi Milliye destanı yazıyor / 18.10.2021
- Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın / 03.10.2021
- Eğitimde salgın sorunu ve çağdaş eğitim / 28.09.2021
- Türk demek Türkçe demektir / 27.08.2021
- Merhaba diyorum yeniden / 14.08.2021