Pastırma yazını yaşadığımız günler içindeyiz. Yalancı bir yaz aslında. Tam da hastalık zamanı. Sonbaharın sonlarında havaların bir kaç gün ısınmasıyla ortaya çıkan meteorolojik bir olay. Dünyanın pek çok ülkesinde görülebiliyor ve değişik isimlerle anılıyor. Ülkemizde ise pastırmanın kurutulduğu döneme denk geldiği için bu isimle anılıyor.
Kısa sürecek olan bir yalancı yaz.
Öğrendiğimize göre bu yıl kış mevsimini çok şiddetli geçireceğiz.Yani ne demek? Isınmak demek. Kalın giyinmek demek. İyi beslenmek demek. Soğuklar nedeniyle hastalanmamak için iyi beslenmek demek. Elektrik ve doğalgazı bol bol kullanmak demek. Bütün bunları yapabilmek için bol bol para harcamak demek. Bol bol para ne demek? Bol bol para demek, açlık sınırının üzerinde olmak demek. Medeni bir insan neye gereksinim duyuyorsa ona sahip olmak demek. Ama böyle olmuyor bizim ülkede.
Ne oluyor? Cevabınızı duyar gibiyim. Asgari ücret ortada. Emekli maaşı ortada. Çalışanların hali ortada. İşsizlik ortada. Kasaba gitmek hayal. Manavdan sebze, meyve almak, kuyumcudan alış veriş yapmak gibi. Yani temel ihtiyaç maddelerinin hiçbirini alamamak demek çalışanlara reva görülen maaşlarla.
Enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK'e göre enflasyon yüzde 19.89. Enflasyon araştırma grubu kısa adıyla ENAG'a göre enflasyon yüzde 49.87. Gülelim mi ağlayalım mı? TÜİK acaba enflasyon hesaplamasında hangi tüketim maddelerini esas aldı? Bir kaç yıl önceki hesaplamasında "tenis topu" başroldeydi çünkü. Yani sizler her gün tenis topu alıyordunuz artık ne yapacaksanız? Bu da enflasyonu körüklüyordu. Bu verileri açıkladıklarında, kurnazlıklarında boğulacaklarını düşündüm uzun uzun.
İstedikleri kadar rakamlarla oynasınlar. Hepimiz çarşıya çıktığımızda neyi alıp neyi alamadığımızı görünce zaten enflasyon denen zehiri içiyoruz.
Enerji bakanı dünya insanlık tarihinin en talihsiz açıklamasını yaptı geçenlerde. Zam furyası ile başı dönen milletle alay eder gibi, ısınmayın demeye getirdi. Faturalarınızın kabarık gelmemesi için evinizi az ısıtın dedi. Vallahi dedi. Billahi dedi. Bu ne büyük ayıptır. Bu ne büyük günahtır. Bu ne aymazlıktır.
Enerji bakanının işi midir faturalarınız fazla gelmesin diye ısınmayın demek? Bu nasıl devlet yönetimidir? Ne ayıp şeydir. Tasarrufu biz, yani halk yapacak. Beyler keyif çatacak. Devlet kesesinden gezip tozacak. Millete de tasarruf reçetesi yazılacak. Öyle mi?
Paris'te ekmek kıtlığının doruğa ulaştığı zamanda giyotinle idam edilen Marie Antoinette'e mâl edilen bir söz vardır. EKMEK BULAMIYORLARSA PASTA YESİNLER!
Bizim bakanın veya bakanların önerilerinin bu sözden farkı var mı?
Vatandaş pazara götürdüğü filesini dolduramadan evine dönüyor. Vatandaşın temel yiyeceği makarna oldu.
Vücut denen bu makine makarna ile, kuru ekmekle işlemiyor. Vücudumuzun en önemli yeri olan, düşünmemizi, öğrenmemizi sağlayan beyin denen organ iyi beslenmezse çalışamıyor. Öğrenemiyor, düşünemiyor, konuşamıyor. Sonuçta ne oluyor, saldırganlaşıyor.
Bu satırlar yazılırken karşımda televizyonda "alacak-verecek meselesinden arkadaşını defalarca bıçaklayıp öldürdü" haberi vardı.
"Yüzüne kızgın yağ attığı kadın yaşam mücadelesi veriyor" haberi geldi peşinden.
Toplumda sevgi değil, şiddet egemen unsur oldu. Her an her yerde şiddet var. Neden? Temelinde yatan sorun PARA. Yani karnını doyuramama, evini ısıtamama, modern dünyanın sunduğu olanaklardan yararlanamama. Gıda ile, bilgi ile beynini doyuramayan insanı ha ormanda beslemişsin ha şehirde. Eğitim veremediğinde sonuçlarını toplum olarak çekiyoruz.
Ne yazık ki ülkemizin manzarası bu. Tablo acı. Kış zor geçecek. Her anlamda zor geçecek. Gelir adaletsizliği uçurumunun aşılması mevcut politikalarla asla rayına oturamayacak. Bunu görmek için ekonomist olmaya gerek yok. Akıl ve bilgi sahibi olmak yeterli.
Mevcut politikaları sorgulayabilmek ve çıkış yolunu birlikte hayata geçirmek için elimizde bir hazine var. MİLLİ EKONOMİ MODELİ adı ile Profesör Doktor Haydar Baş'ın bize miras bıraktığı eser. Bir başyapıt.
Kısa sürede toplumu Atatürk'ün arzuladığı çağdaş medeniyet düzeyine çıkarmak istiyorsak, işte koşulsuz şartsız model önümüzde duruyor. MİLLİ EKONOMİ MODELİ.
Bütün zor kışlar, yazlar, hayat, bu modelle cennete dönecektir. Bu modelin uygulanması demek toplumun yeniden ve güçlü temeller üzerinde inşası demektir.
- Yeter artık, durun biraz yahu! / 25.01.2022
- Erkek olmak için kadın mı öldürmeli? / 17.11.2021
- Zor kış / 08.11.2021
- Gençlik bir çağ değildir / 26.10.2021
- O bir Kuvâyi Milliye destanı yazıyor / 18.10.2021
- Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın / 03.10.2021
- Eğitimde salgın sorunu ve çağdaş eğitim / 28.09.2021
- Türk demek Türkçe demektir / 27.08.2021
- Merhaba diyorum yeniden / 14.08.2021