Futbolda taktiğin önemi!
Dünya futbolunda takımların fizik kapasiteleri birbirine yaklaştıkça, sistemler ve oyun tarzlarındaki farklılıklar ön plana çıkıyor.
27.03.2016 00:00:00
Günümüzde başta FIFA olmak üzere tüm paydaşlar, izleyenler için futbolu daha hoş ve cazip hale getirmek adına çalışırken, takımların formasyon arayışları tarihsel süreçte gelişime büyük katkı sağladı. Milli futbolcu Arda Turan'ın da formasını giydiği, milyonlarca futbolseverin ilgiyle takip ettiği Barcelona ile özdeşleşen "tiki taka", son yıllarda izlerken en çok keyif veren ve konuşulan oyun tarzı olarak dikkati çekiyor. Rinus Michels'in 1969'da Hollanda'da Ajax'ta uygulamaya başladığı adeta devrim niteliği taşıyan "total futbol" anlayışı, günümüz oyun formasyonlarına da öncülük ediyor. Michels'in bu anlayışla Hollanda'da yakaladığı başarı, önceki günlerde 68 yaşında vefat eden öğrencisi Johan Cruyff'u da yıldızlaştırdı. Cruyff'un teknik adamlığında, total futbol felsefesi ve Barcelona'nın altyapısında yaptığı çalışmalarla ortaya çıkan "tiki-taka", Pep Guardiola döneminde en üst seviyeye ulaştı. Kısa ve çabuk paslaşmalarla verkaça dayanan bu sistemde amaç, topa fazla sahip olup, isabetli pas yüzdesiyle oynamak ve gole gitmek.
Piramit sistemi ile başladı
Avrupa'da günümüzdekine benzer haliyle 19. yüzyılın ortalarında oynanmaya başlanan, ilk dönemlerde 11 futbolcunun 9'unun hücumda yer aldığı futbolda, değişen kurallar sistemleri zorunlu kıldı. 1900'lü yıllardan önce özellikle Macaristan'da dikkati çeken ve Avrupa'da da uygulanan 2-3-5 şeklindeki dizilişten oluşan piramit sisteminde, sahada beşer hücum ve savunma oyuncusu yer aldı. 1925'te dönemin dikkati çeken sistemi Arsenal Teknik Direktörü Herbert Chapman'ın ortaya koyduğu WM oldu. Uzun yıllar uygulanan bu sistemde, sahaya savunma oyuncuları M harfi, hücum oyunları da W harfi şeklinde (3-2-2-3) dizildi. 1954'e kadar takımların oyun planlarında yer alan WM sistemine karşı, Macarlar 3-3-4 şeklinde dizilişli MM sistemini ortaya koydu. 1958'de İsveç'te düzenlenen Dünya Kupası'nı kazanan Brezilya, hücum zenginliği oluşturan 4-2-4 sistemiyle de oyun anlayışına yeni bir tarz getirdi. 1930'larda Avusturyalı teknik direktör Karl Rappan, savunma odaklı stratejiye sahip sürgü sistemini tanıttı. Buna benzer anlayışla 1960'larda catenaccio sistemi (1-3-3-3, 1-4-4-1, 1-4-2-3), İtalya ile popüler oldu. Bu sistemde savunma arkasına sarkan bir libero bulunuyordu. Kalabalık defansın esas alındığı oyun anlayışında adam adama savunma ön plana çıktı.
Futbolda devrim: Total futbol
1970'e gelinirken total futbol kavramı ortaya çıktı. Rinus Michels'in Ajax'ta uygulamaya başladığı, 1974 Dünya Kupası'nda Hollanda Milli Takımı ile uluslararası arenaya çıkardığı bu anlayışta, takımdaki bütün oyuncuların her mevkide görev yapabilmesi gerekiyordu. Kondisyonlar üst seviyede olmak zorundaydı, tempolu ve hızlı oynamak gerekliydi. Michels'in 1971'de Ajax'tan ayrılıp Barcelona'ya giderken Katalan ekibine taşıdığı bu sistemi saha içinde uygularken en önemli aktörü efsane Johan Cruyff oldu. Teknik direktörlük kariyerine başladığı Ajax'ta total futbol anlayışıyla elde ettiği başarıların ardından 1988'de Barcelona'nın başına geçen futbol efsanesi Cruyff'un altyapıda başlattığı çalışmalar, günümüzde beğeniyle izlenen "tiki-taka" tarzını oluşturdu. 1980 Dünya Kupası'nda takımlar genelde 4-4-2 sisteminde oynadı. 3-5-2 sisteminin en önemli temsilcisi ise Almanya oldu. Video analizin gelişmesiyle oyun planlarının kolay çözümlenmesi, takımların oyun sistemlerinde alternatif kurguları beraberinde getirdi.
Piramit sistemi ile başladı
Avrupa'da günümüzdekine benzer haliyle 19. yüzyılın ortalarında oynanmaya başlanan, ilk dönemlerde 11 futbolcunun 9'unun hücumda yer aldığı futbolda, değişen kurallar sistemleri zorunlu kıldı. 1900'lü yıllardan önce özellikle Macaristan'da dikkati çeken ve Avrupa'da da uygulanan 2-3-5 şeklindeki dizilişten oluşan piramit sisteminde, sahada beşer hücum ve savunma oyuncusu yer aldı. 1925'te dönemin dikkati çeken sistemi Arsenal Teknik Direktörü Herbert Chapman'ın ortaya koyduğu WM oldu. Uzun yıllar uygulanan bu sistemde, sahaya savunma oyuncuları M harfi, hücum oyunları da W harfi şeklinde (3-2-2-3) dizildi. 1954'e kadar takımların oyun planlarında yer alan WM sistemine karşı, Macarlar 3-3-4 şeklinde dizilişli MM sistemini ortaya koydu. 1958'de İsveç'te düzenlenen Dünya Kupası'nı kazanan Brezilya, hücum zenginliği oluşturan 4-2-4 sistemiyle de oyun anlayışına yeni bir tarz getirdi. 1930'larda Avusturyalı teknik direktör Karl Rappan, savunma odaklı stratejiye sahip sürgü sistemini tanıttı. Buna benzer anlayışla 1960'larda catenaccio sistemi (1-3-3-3, 1-4-4-1, 1-4-2-3), İtalya ile popüler oldu. Bu sistemde savunma arkasına sarkan bir libero bulunuyordu. Kalabalık defansın esas alındığı oyun anlayışında adam adama savunma ön plana çıktı.
Futbolda devrim: Total futbol
1970'e gelinirken total futbol kavramı ortaya çıktı. Rinus Michels'in Ajax'ta uygulamaya başladığı, 1974 Dünya Kupası'nda Hollanda Milli Takımı ile uluslararası arenaya çıkardığı bu anlayışta, takımdaki bütün oyuncuların her mevkide görev yapabilmesi gerekiyordu. Kondisyonlar üst seviyede olmak zorundaydı, tempolu ve hızlı oynamak gerekliydi. Michels'in 1971'de Ajax'tan ayrılıp Barcelona'ya giderken Katalan ekibine taşıdığı bu sistemi saha içinde uygularken en önemli aktörü efsane Johan Cruyff oldu. Teknik direktörlük kariyerine başladığı Ajax'ta total futbol anlayışıyla elde ettiği başarıların ardından 1988'de Barcelona'nın başına geçen futbol efsanesi Cruyff'un altyapıda başlattığı çalışmalar, günümüzde beğeniyle izlenen "tiki-taka" tarzını oluşturdu. 1980 Dünya Kupası'nda takımlar genelde 4-4-2 sisteminde oynadı. 3-5-2 sisteminin en önemli temsilcisi ise Almanya oldu. Video analizin gelişmesiyle oyun planlarının kolay çözümlenmesi, takımların oyun sistemlerinde alternatif kurguları beraberinde getirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.