‘Fırtına seni yerinden kaydırmasın’
Ey evlat! Şeklini değiştirme. Hakk'ı sev. Üzerine çeşitli bela okları bile yağsa sesini çıkarma, sevgi ve muhabbet hâline devam et
16.03.2025 00:37:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ey evlat! Şeklini değiştirme. Hakk'ı sev. Üzerine çeşitli bela okları bile yağsa sesini çıkarma, sevgi ve muhabbet hâline devam et.
Fırtına seni yerinden kaydırmasın. Yağan yağmur seni kaçırmasın. Atılan oklar seni incitmesin.
İçini ve dışını halkın giremediği bir makama çıkar. Orada dünya olmasın... Orada âhiret olmasın...
Mevhum hakları orada aramaya kalkma. Kötü nazlarını o yerde isteme, orda üzüntü duyma, şekil arama.
Hakk'tan başka şeyin olacağını umma. Halkın zahirdeki halini görüp üzüntü duyma. Ailenin geçim sıkıntısı seni derde sokmasın.
Eline dünya malı az geçince üzülme, şeklini değiştirme. Çok olursa hâlini çirkin etme. O makam büyüktür. Sakın o makama çıkarsan övülme bekleme. Kötüleyenlere darılma. Hepsini hoş gör.
Zaten oraya yerli olursan bu işler kendiliğinden olur. Ve sen tam bir yokluğa gömülürsün. Eğer elde edersen bulunduğun o hâle, insan ve cin, cümle yaratılmışlar içinden bir tanesi bile akıl erdiremez. Zaten akıl bunları idrakten âcizdir.
Bazı büyükler şöyle der: "Doğruluğun tamsa bize yanaş, yoksa uzak ol."
Bu söz ne kadar güzeldir. Sabır, ihlâs, doğruluk, anlattığım makam için esastır.
Beni isteyip geliyorsun. Ben de sessiz duruyorum. Hâlini anlamaz gibi tavır takınıyorum. Bir nevi iki yüzlülük yapıyorum. Bütün çirkinliğine rağmen yumuşak konuşuyorum. Sen de kendini bir şey sanıp ferahlıyorsun. Nefsini büyütüyor, kendini beğeniyorsun.
Yazık, anladığın gibi değil. Ben ateşim; bende yalnız ateşe dayanabilenler kalabilir. Ateş içinde dönen böcekler, varlığımda yaşayabilir. Sen de onun gibi ol. Mücahede ve ufak sıkıntı ateşlerine dayan.
Sıkıntıyı görmeyen, genişliğe pek alışamaz. Başını kader ve keder çekici altına koy. Korkma, bir şey olmaz. Sadece sabrı öğrenirsin. Sözüme, ancak öyle dayanmayı öğrenirsin.
Sabra alışırsan sert sözlerimi dinlersin. Onlarla amel etmeyi, sana sabır öğretebilir. İçin ve dışın sabırla temizlenir. Gizli halin onunla temizlenir. O temizliğin tesiri ile dış halin güzelleşir.
Sonrası öyle bir güzellik olur ki, çirkin yerin kalmaz. Bakanlar nuruna boğulur, hayran olur. Felah, böylelikle gelir. Âhiret ve dünyanın iyiliği, ruh temizliğinden sonra başlar. Bunların hepsi, Allah Teâlâ'nın takdiri ve dileği ile olur…
Zamanımız öyle bir hâl aldı ki, dinî şeyler, adî dünyalığa değiştirilir oldu. Ümitlerin ardı arası kesilmiyor. Hırslar kuvvet yarışında...
Yapmakta oldukları hiçbir kötü işi bırakmadan yaptılar. Fakat sonunda hepsi heba oldu. Toz yığını gibi dağıldı, gitti. Sen sakın bu zümreden olmayasın. Allah rızası için yapılmayan her şey boştur.
Acırım sana. İçini belki cahil kişilere saklı tutabilirsin. Fakat ilim ve tecrübe sahibi kimselere karşı nasıl saklayacaksın?
Onlar her hâlini olduğu gibi görebilirler. Sarraf cahil değildir, ona hâlinden saklı şey olmaz. Hele ilâhî bilginin verdiği kuvvete sahip olanlara asla saklı şey olmaz. Beyaz perde üzerine konan siyah lekeler gibi her şeyi bütün inceliği ile seyrederler." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Fırtına seni yerinden kaydırmasın. Yağan yağmur seni kaçırmasın. Atılan oklar seni incitmesin.
İçini ve dışını halkın giremediği bir makama çıkar. Orada dünya olmasın... Orada âhiret olmasın...
Mevhum hakları orada aramaya kalkma. Kötü nazlarını o yerde isteme, orda üzüntü duyma, şekil arama.
Hakk'tan başka şeyin olacağını umma. Halkın zahirdeki halini görüp üzüntü duyma. Ailenin geçim sıkıntısı seni derde sokmasın.
Eline dünya malı az geçince üzülme, şeklini değiştirme. Çok olursa hâlini çirkin etme. O makam büyüktür. Sakın o makama çıkarsan övülme bekleme. Kötüleyenlere darılma. Hepsini hoş gör.
Zaten oraya yerli olursan bu işler kendiliğinden olur. Ve sen tam bir yokluğa gömülürsün. Eğer elde edersen bulunduğun o hâle, insan ve cin, cümle yaratılmışlar içinden bir tanesi bile akıl erdiremez. Zaten akıl bunları idrakten âcizdir.
Bazı büyükler şöyle der: "Doğruluğun tamsa bize yanaş, yoksa uzak ol."
Bu söz ne kadar güzeldir. Sabır, ihlâs, doğruluk, anlattığım makam için esastır.
Beni isteyip geliyorsun. Ben de sessiz duruyorum. Hâlini anlamaz gibi tavır takınıyorum. Bir nevi iki yüzlülük yapıyorum. Bütün çirkinliğine rağmen yumuşak konuşuyorum. Sen de kendini bir şey sanıp ferahlıyorsun. Nefsini büyütüyor, kendini beğeniyorsun.
Yazık, anladığın gibi değil. Ben ateşim; bende yalnız ateşe dayanabilenler kalabilir. Ateş içinde dönen böcekler, varlığımda yaşayabilir. Sen de onun gibi ol. Mücahede ve ufak sıkıntı ateşlerine dayan.
Sıkıntıyı görmeyen, genişliğe pek alışamaz. Başını kader ve keder çekici altına koy. Korkma, bir şey olmaz. Sadece sabrı öğrenirsin. Sözüme, ancak öyle dayanmayı öğrenirsin.
Sabra alışırsan sert sözlerimi dinlersin. Onlarla amel etmeyi, sana sabır öğretebilir. İçin ve dışın sabırla temizlenir. Gizli halin onunla temizlenir. O temizliğin tesiri ile dış halin güzelleşir.
Sonrası öyle bir güzellik olur ki, çirkin yerin kalmaz. Bakanlar nuruna boğulur, hayran olur. Felah, böylelikle gelir. Âhiret ve dünyanın iyiliği, ruh temizliğinden sonra başlar. Bunların hepsi, Allah Teâlâ'nın takdiri ve dileği ile olur…
Zamanımız öyle bir hâl aldı ki, dinî şeyler, adî dünyalığa değiştirilir oldu. Ümitlerin ardı arası kesilmiyor. Hırslar kuvvet yarışında...
Yapmakta oldukları hiçbir kötü işi bırakmadan yaptılar. Fakat sonunda hepsi heba oldu. Toz yığını gibi dağıldı, gitti. Sen sakın bu zümreden olmayasın. Allah rızası için yapılmayan her şey boştur.
Acırım sana. İçini belki cahil kişilere saklı tutabilirsin. Fakat ilim ve tecrübe sahibi kimselere karşı nasıl saklayacaksın?
Onlar her hâlini olduğu gibi görebilirler. Sarraf cahil değildir, ona hâlinden saklı şey olmaz. Hele ilâhî bilginin verdiği kuvvete sahip olanlara asla saklı şey olmaz. Beyaz perde üzerine konan siyah lekeler gibi her şeyi bütün inceliği ile seyrederler." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.