Halk adamı Nasreddin HocaRıza SEYFULLAH
YORGAN GİTTİ, KAVGA BİTTİ
Bir gün iki adam, gece yarısı Hoca'nın kapısının önünde kavga ederler. Hoca sesleri duyunca, kafasını kaldırıp dinlemeye koyulur.
Karısı: "Yatmana bak efendi, sana ne!" dediyse de dinletemez. Hoca kalkar, gecedir serinlikte üşümeyeyim diye sırtına yorganı da alır, dışarı çıkar.
Şöyle seslenir adamlara: "Yahu nedir bu kavga gürültü? Gece yarısı kapı önünde kavga mı olur?"
Adamlardan biri yaklaşarak Hoca'nın sırtından yorganı çekip alır ve kaçmaya başlar. Nereye filan demeden yitip gider. Öteki de şaşkınlıktan başka bir yana kaçıp gözden uzaklaşır. Üzgün ve soğuktan titremekte olan Hoca eve girince karısı sorar: "Efendi neymiş kavganın aslı?"
Hoca düşünceli, düşünceli cevap verir: "Ne olacak bizim yorganmış kavganın sebebi. Yorgan gitti, kavga bitti..."
PERDEYİ BEN BULDUM
Bir ahbap topluluğunda Hoca'nın eline iş olsun diye bir saz tutturmuşlar:
-Hadi bize güzel güzel bir şeyler çal da dinleyelim!
Demişler. Hoca sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üzerinde rastgele dolaştırmaya ve böylece tuhaf tuhaf sesler,
gıcırtılar çıkarmaya başlamış:
-Aman Hoca demişler, saz dediğin böyle mi çalınır? Perdeler üzerinde usuliyle gezinmek gerek.
Hoca , elindeki sazı dımbırdatmağı sürdürürken:
-Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar. Ben buldum işte. Niçin boşu boşuna gezinip durayım? Demiş.
EŞEK-KADI
Nasreddin Hoca eşeğini kaybetmiş ve aramaya başlamış. Bir tanıdığı ona şaka yapıp :
-Hocam duyduğuma göre eşeğiniz falan şehire kadı olmuş, demiş.
Hoca hemen :
-Ben de öyle olmuştur diye düşünüyordum. Ne zaman kadılardan söz etsem, dikkatle dinlerdi.
HOCA'NIN ŞAİRLİ?İ TUTUNCA
Bir gece Hoca, birdenbire uyanır; mışıl mışıl uyuyan karısını dürter :
-Kalk, çabuk şu mumu yak, aklıma bir şiir geldi, hemen yazıvereyim!
Deyince, karısı kalkıp mumu yakar, diviti ve kağıdı Hoca'nın önüne koyar. Hoca, çabuk çabuk bir şeyler yazdıktan sonra yatmak üzereyken karısı merakla sorar :
-Efendi, şu yazdığını oku bakalım bana!
Hoca nazlanmadan yazdığı şiiri okur :
-Yeşil yaprak arasında kara tavuk kızıl burnu!...
TURNA'NIN AYA?I
Hoca güzel bir turnayı kızartıp tepsiye koyar ve Timur'a götürmek üzere yola koyulur. Ancak tepsiden gelen mis gibi kokular Hoca'nın ağzını sulandırır. Bir ağacın altına oturup Turna'nın bir budunu koparır yer.
Timur, Hoca'nın getirdiği turnanın tek ayaklı olduğunu anlayınca:
-Bu turnanın bir budu nerede Hoca?...diye sorar.
Hoca hemen yanıtlar :
-Bizim köyün turnaları tek bacaklı olur da..
Timur inanmaz, gözüyle görmek ister. Kalkıp Hoca ile birlikte göl kenarına giderler. Gölde turnalar tek ayakları üzerinde durduklarından Hoca keyifli keyifli söylenir :
-İşte devletlüm gözünüzle görünüz...
Timur, Hoca'ya döner :
-Al şu oku at, birini vur.
Emrini verir.
Hoca çaresizlik içinde ok atar. Turnalar birden öteki ayaklarını da çıkarıp kaçmaya başlar.
Timur :
-Gördün mü Hoca, hepsi de iki ayaklıymış.
Hoca lafın altında kalır mı? :
-Aman Sultanım, siz de sıkıyı görseniz iki ayağınızla kaçmaz mısınız?
(Burada Timur'un aksak ayaklı olduğunu da hatırlamak gerek.)
YA AŞKA GELİRSE
Nasreddin Hoca ile arkadaşları Konya'da bir eve akşam yemeğine davet edilmişler. Ev eski ve ahşap, bastıkça tahtalar gıcırdıyor, hoca laf atmış :
-Evin tahtaları ses veriyor!
Adam ukala ya :
-Bizim ev pek sofudur, ara sıra zikreder!
Hoca laf altında kalır mı :
-Ya aşka gelip secdeye varırsa!
YELPAZE
Nasreddin Hoca, geçim sıkıntısından tavuk tüyünden yelpaze yapıp satmaya başlamış.
Müşteriler yelpazeyi kullanıp denemiş, tüyler hemen dağılmaya başlamış.
-Bu nasıl yelpaze, sallar sallamaz tüyleri dökülmeye başladı, demiş müşteriler.
Hoca :
-Kullanmasını bilmek lazım, yelpazeyi sıkı tutarak, başınızı iki tarafa sallarsanız olur, diye cevap vermiş.
DAVETİYE
Nasreddin Hoca'nın komşusu evlenirken Hoca'dan davetiye dağıtmasını istemiş.
Hoca şehirde kendini beğenmiş olarak ün kazanan bir zenginin davetiyesini vermeye gitmiş. Hoca'yı gören zengin sinirinden :
-Davetiyeleri dağıtmaya iyi bir insan bulamamışlar mı? Demiş.
Nasreddin Hoca :
-İyi insanlar da vardı, ama onlar iyi insanların davetiyelerini vermeye gitti, diye cevap vermiş.
YORGAN GİTTİ, KAVGA BİTTİ
Bir gün iki adam, gece yarısı Hoca'nın kapısının önünde kavga ederler. Hoca sesleri duyunca, kafasını kaldırıp dinlemeye koyulur.
Karısı: "Yatmana bak efendi, sana ne!" dediyse de dinletemez. Hoca kalkar, gecedir serinlikte üşümeyeyim diye sırtına yorganı da alır, dışarı çıkar.
Şöyle seslenir adamlara: "Yahu nedir bu kavga gürültü? Gece yarısı kapı önünde kavga mı olur?"
Adamlardan biri yaklaşarak Hoca'nın sırtından yorganı çekip alır ve kaçmaya başlar. Nereye filan demeden yitip gider. Öteki de şaşkınlıktan başka bir yana kaçıp gözden uzaklaşır. Üzgün ve soğuktan titremekte olan Hoca eve girince karısı sorar: "Efendi neymiş kavganın aslı?"
Hoca düşünceli, düşünceli cevap verir: "Ne olacak bizim yorganmış kavganın sebebi. Yorgan gitti, kavga bitti..."
PERDEYİ BEN BULDUM
Bir ahbap topluluğunda Hoca'nın eline iş olsun diye bir saz tutturmuşlar:
-Hadi bize güzel güzel bir şeyler çal da dinleyelim!
Demişler. Hoca sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üzerinde rastgele dolaştırmaya ve böylece tuhaf tuhaf sesler,
gıcırtılar çıkarmaya başlamış:
-Aman Hoca demişler, saz dediğin böyle mi çalınır? Perdeler üzerinde usuliyle gezinmek gerek.
Hoca , elindeki sazı dımbırdatmağı sürdürürken:
-Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar. Ben buldum işte. Niçin boşu boşuna gezinip durayım? Demiş.
EŞEK-KADI
Nasreddin Hoca eşeğini kaybetmiş ve aramaya başlamış. Bir tanıdığı ona şaka yapıp :
-Hocam duyduğuma göre eşeğiniz falan şehire kadı olmuş, demiş.
Hoca hemen :
-Ben de öyle olmuştur diye düşünüyordum. Ne zaman kadılardan söz etsem, dikkatle dinlerdi.
HOCA'NIN ŞAİRLİ?İ TUTUNCA
Bir gece Hoca, birdenbire uyanır; mışıl mışıl uyuyan karısını dürter :
-Kalk, çabuk şu mumu yak, aklıma bir şiir geldi, hemen yazıvereyim!
Deyince, karısı kalkıp mumu yakar, diviti ve kağıdı Hoca'nın önüne koyar. Hoca, çabuk çabuk bir şeyler yazdıktan sonra yatmak üzereyken karısı merakla sorar :
-Efendi, şu yazdığını oku bakalım bana!
Hoca nazlanmadan yazdığı şiiri okur :
-Yeşil yaprak arasında kara tavuk kızıl burnu!...
TURNA'NIN AYA?I
Hoca güzel bir turnayı kızartıp tepsiye koyar ve Timur'a götürmek üzere yola koyulur. Ancak tepsiden gelen mis gibi kokular Hoca'nın ağzını sulandırır. Bir ağacın altına oturup Turna'nın bir budunu koparır yer.
Timur, Hoca'nın getirdiği turnanın tek ayaklı olduğunu anlayınca:
-Bu turnanın bir budu nerede Hoca?...diye sorar.
Hoca hemen yanıtlar :
-Bizim köyün turnaları tek bacaklı olur da..
Timur inanmaz, gözüyle görmek ister. Kalkıp Hoca ile birlikte göl kenarına giderler. Gölde turnalar tek ayakları üzerinde durduklarından Hoca keyifli keyifli söylenir :
-İşte devletlüm gözünüzle görünüz...
Timur, Hoca'ya döner :
-Al şu oku at, birini vur.
Emrini verir.
Hoca çaresizlik içinde ok atar. Turnalar birden öteki ayaklarını da çıkarıp kaçmaya başlar.
Timur :
-Gördün mü Hoca, hepsi de iki ayaklıymış.
Hoca lafın altında kalır mı? :
-Aman Sultanım, siz de sıkıyı görseniz iki ayağınızla kaçmaz mısınız?
(Burada Timur'un aksak ayaklı olduğunu da hatırlamak gerek.)
YA AŞKA GELİRSE
Nasreddin Hoca ile arkadaşları Konya'da bir eve akşam yemeğine davet edilmişler. Ev eski ve ahşap, bastıkça tahtalar gıcırdıyor, hoca laf atmış :
-Evin tahtaları ses veriyor!
Adam ukala ya :
-Bizim ev pek sofudur, ara sıra zikreder!
Hoca laf altında kalır mı :
-Ya aşka gelip secdeye varırsa!
YELPAZE
Nasreddin Hoca, geçim sıkıntısından tavuk tüyünden yelpaze yapıp satmaya başlamış.
Müşteriler yelpazeyi kullanıp denemiş, tüyler hemen dağılmaya başlamış.
-Bu nasıl yelpaze, sallar sallamaz tüyleri dökülmeye başladı, demiş müşteriler.
Hoca :
-Kullanmasını bilmek lazım, yelpazeyi sıkı tutarak, başınızı iki tarafa sallarsanız olur, diye cevap vermiş.
DAVETİYE
Nasreddin Hoca'nın komşusu evlenirken Hoca'dan davetiye dağıtmasını istemiş.
Hoca şehirde kendini beğenmiş olarak ün kazanan bir zenginin davetiyesini vermeye gitmiş. Hoca'yı gören zengin sinirinden :
-Davetiyeleri dağıtmaya iyi bir insan bulamamışlar mı? Demiş.
Nasreddin Hoca :
-İyi insanlar da vardı, ama onlar iyi insanların davetiyelerini vermeye gitti, diye cevap vermiş.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.