Orucu bozan ve bozmayan şeyler-III
Oruçlu olan kimse, büyük abdest temizliği yaparken, içeriye su geçmemesi için nefes alıp vermemelidir. Bu temizlik üzerinde aşırı gidilir de, su hukne yerine kadar ulaşırsa, orucu bozar. Hukne 'lâvman için kullanılan bir ilâçtır. Bunu kullanmaya "İhtikan" denir. Hukne için kullanılan özel alete de "Mıhkane-Şırınga" denir. Bu şırınganın ucu, aşağıdan (makaddan) nereye kadar yetişirse, oraya varacak kadar yapılacak bir istinca orucu bozar. Böyle bir istinca da pek az yapılabilir. Zaten bunun yapılması sağlığa zararlıdır.
İhtikan (şırınga yapmak), buruna ilâç akıtmak, kulağa yağ damlatmak, orucu bozar ve kazayı gerektirir. Fakat kulağa giren su, orucu bozmadığı gibi, kulağa dökülen su da, tercih edilen görüşe göre orucu bozmaz. Bunun gibi, üzerinde kulak kiri bulunan bir karıştırcının kulağa birkaç defa sokulup çıkarılması ile de oruç bozulmaz. (İmam Şafiîye göre bozar). İnsanın derisinden içeriye sızan şeyler orucu bozmaz. Bunun için vücuda sürülen yağ veya yıkanılıp içeriye soğukluğu geçen bir su, orucu bozmaz.
Yine, göze dökülen bir ilâç orucu bozmaz, boğazda duyulsa bile... Göze sürülen bir sürme de böyledir, izi ve rengi tükürükte görülse de... Çünkü bunların böyle içeriye geçmesi derideki emişledir.
Oruçlunun kendi işi olarak ağzında başka, vücudunun herhangi bir kısmından içine tamamen sokulup kaybolan veya başkası tarafından sokulup vücuda yarar sağlayan bir şey orucu bozar. Bu hususta içeriye giden şeye bakılır, gittiği yola bakılmaz. Bundan dolayı bir kimsenin başkası tarafından herhangi bir uzvuna saplanıp vücutta kaybolan odun ve demir benzeri bir şey orucu bozar. Fakat böyle bir şeyin bir ucu dışarda kalmış olursa, orucu bozmaz. Bir parçası içeriye sokulmuş olan bir süngü veya bir odun parçası gibi...
Yine, iç boşluğa veya dimağa kadar uzayan derin bir yaraya konulan yaş bir ilâç, içeriye veya dimağa kadar geçince orucu bozar, kazayı gerektirir.
Bu mesele, İmam Serahsî'nin "Mebsut" adlı kitabındaki açıklamasına bakılırsa İmam-ı Azam'a göredir. Bu esas üzerine denilir ki Ramazan'da gündüz vakti vücuda yapılan iğne de orucu bozar ve kazayı gerektirir. Çünkü bu, hem oruçlunun rızası ile yapılmakta, hem de vücudun yararına yapılmış bulunmaktadır. İğne aracılığı ile vücudda bir yol açılıyor ve böylece ilâç tam vücudun içine akıtılmış oluyor. Artık bu şekilde ilâcın içeriye girmesi, suyun deriden emilerek içeriye geçmesi gibi değildir. Bundan dolayı açık bir ihtiyaç veya zaruret bulunmayınca, iğneler iftardan sonra yapılmalıdır. İhtiyata uygun olan budur.
Oruçlu olan kimse, büyük abdest temizliği yaparken, içeriye su geçmemesi için nefes alıp vermemelidir. Bu temizlik üzerinde aşırı gidilir de, su hukne yerine kadar ulaşırsa, orucu bozar. Hukne 'lâvman için kullanılan bir ilâçtır. Bunu kullanmaya "İhtikan" denir. Hukne için kullanılan özel alete de "Mıhkane-Şırınga" denir. Bu şırınganın ucu, aşağıdan (makaddan) nereye kadar yetişirse, oraya varacak kadar yapılacak bir istinca orucu bozar. Böyle bir istinca da pek az yapılabilir. Zaten bunun yapılması sağlığa zararlıdır.
İhtikan (şırınga yapmak), buruna ilâç akıtmak, kulağa yağ damlatmak, orucu bozar ve kazayı gerektirir. Fakat kulağa giren su, orucu bozmadığı gibi, kulağa dökülen su da, tercih edilen görüşe göre orucu bozmaz. Bunun gibi, üzerinde kulak kiri bulunan bir karıştırcının kulağa birkaç defa sokulup çıkarılması ile de oruç bozulmaz. (İmam Şafiîye göre bozar). İnsanın derisinden içeriye sızan şeyler orucu bozmaz. Bunun için vücuda sürülen yağ veya yıkanılıp içeriye soğukluğu geçen bir su, orucu bozmaz.
Yine, göze dökülen bir ilâç orucu bozmaz, boğazda duyulsa bile... Göze sürülen bir sürme de böyledir, izi ve rengi tükürükte görülse de... Çünkü bunların böyle içeriye geçmesi derideki emişledir.
Oruçlunun kendi işi olarak ağzında başka, vücudunun herhangi bir kısmından içine tamamen sokulup kaybolan veya başkası tarafından sokulup vücuda yarar sağlayan bir şey orucu bozar. Bu hususta içeriye giden şeye bakılır, gittiği yola bakılmaz. Bundan dolayı bir kimsenin başkası tarafından herhangi bir uzvuna saplanıp vücutta kaybolan odun ve demir benzeri bir şey orucu bozar. Fakat böyle bir şeyin bir ucu dışarda kalmış olursa, orucu bozmaz. Bir parçası içeriye sokulmuş olan bir süngü veya bir odun parçası gibi...
Yine, iç boşluğa veya dimağa kadar uzayan derin bir yaraya konulan yaş bir ilâç, içeriye veya dimağa kadar geçince orucu bozar, kazayı gerektirir.
Bu mesele, İmam Serahsî'nin "Mebsut" adlı kitabındaki açıklamasına bakılırsa İmam-ı Azam'a göredir. Bu esas üzerine denilir ki Ramazan'da gündüz vakti vücuda yapılan iğne de orucu bozar ve kazayı gerektirir. Çünkü bu, hem oruçlunun rızası ile yapılmakta, hem de vücudun yararına yapılmış bulunmaktadır. İğne aracılığı ile vücudda bir yol açılıyor ve böylece ilâç tam vücudun içine akıtılmış oluyor. Artık bu şekilde ilâcın içeriye girmesi, suyun deriden emilerek içeriye geçmesi gibi değildir. Bundan dolayı açık bir ihtiyaç veya zaruret bulunmayınca, iğneler iftardan sonra yapılmalıdır. İhtiyata uygun olan budur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.