Uluslararası Af Örgütü, şiddetin eksik olmadığı Irak'ta kadınların yaşam koşullarını araştırdığı çalışmasında yine dramatik sonuçlar ortaya koydu.
Irak'taki kadın ve çocukların içler acısı durumu ortada; ama resmi çalışmalar kanalıyla bunun ortaya konulması hem tüm dünyanın gözlerini tekrardan bu bölgeye çekecek hem de burada yaşananlar insanlık tarihine kara bir leke olarak resmen kayıt düşülecek.
Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre, Iraklı kadınların yaşam koşulları diktatör Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra da düzelmemiş.
Irak'tan bir diktatör giderken birçok diktatör gelmiş...
Saddam sonrası kadınlar üzerindeki baskı psikolojik boyuta taşınırken cinsel istismar da Amerika işgaliyle beraber geldi.
Gazete manşetlerinde ve sansürlü olarak verilen televizyon görüntülerinde işgalcilerin ne derece iğrençleştiklerini ve insanlıktan çıktıklarını gördük.
Güvenlikten yoksun ortam, kadınları şiddet riskiyle karşı karşıya bırakırken artan cinayetler ve kız kaçırmalar da engelenmiş değil.
Kadınlara kızlara tecavüz eden işgal gücünün üst rütbelilerinin yargı sürecinden yırtmaları onların ne derece demokrasi aşığı ve ne derece insan hakları savunucusu olduğunu gösterdi.
Şuan davaları süren İngiliz ve Amerikan askerlerinin yargı sürecinde somut bir gelişme yok.
Yapanın yanına yaptıkları kar kalırken insanlığın onuru da ayaklar altına alınıyor.
Evlerinde ve sokak ortasında ahlakdışı aramalara maruz kalan kadınlara tutuklu bulundukları hapishanelerde cinsel taciz ve tecavüzler sürüyor.
Dayak yiyen, hakarete uğrayan, aşağılayıcı muamalaye maruz kalan kadınlar psikolojik sorunlar yaşayarak aile ortamlarından dışlanıyorlar. Kendilerini izah etmekte zorlanan kadınların çoğu da kendini asarak çare arıyor.
Medeni olduğunu iddia edenlerin Irak'taki olaylara seyirci kalması ne garip.
Amerikan Savunma Bakanlığı(Pentagon) ve Avrupalı askeri istihbarat birimleri ise hazırladıkları raporları sümenaltı ederek bölgedeki cinayetlere seyirci kalıyorlar.
Irak'ın hassas coğrafyasında hassas olması beklenen sözde medeni ülkelerin hassasiyetsizliği sürdükçe bölgede barışın gelmesini bekleyenler yanılıyorlar.
Bugün Irak, yarın İran öbürg ün Türkiye...
Olmaması için var mı bir garanti?
Irak'taki kadınlar sizlerin annesi, eşi, kardeşi de olabilirdi.
Dibimizde Irak'ta yaşananlara nereye kadar katlanacağız?
Ya Türkiye'deki feminist örgütler ne iş yapar?
Şimdi yoklarsa ne zaman olacaklar?
Onların amacı ne peki?
Haydi feministler işbaşına....
Irak'taki kadın ve çocukların içler acısı durumu ortada; ama resmi çalışmalar kanalıyla bunun ortaya konulması hem tüm dünyanın gözlerini tekrardan bu bölgeye çekecek hem de burada yaşananlar insanlık tarihine kara bir leke olarak resmen kayıt düşülecek.
Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre, Iraklı kadınların yaşam koşulları diktatör Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra da düzelmemiş.
Irak'tan bir diktatör giderken birçok diktatör gelmiş...
Saddam sonrası kadınlar üzerindeki baskı psikolojik boyuta taşınırken cinsel istismar da Amerika işgaliyle beraber geldi.
Gazete manşetlerinde ve sansürlü olarak verilen televizyon görüntülerinde işgalcilerin ne derece iğrençleştiklerini ve insanlıktan çıktıklarını gördük.
Güvenlikten yoksun ortam, kadınları şiddet riskiyle karşı karşıya bırakırken artan cinayetler ve kız kaçırmalar da engelenmiş değil.
Kadınlara kızlara tecavüz eden işgal gücünün üst rütbelilerinin yargı sürecinden yırtmaları onların ne derece demokrasi aşığı ve ne derece insan hakları savunucusu olduğunu gösterdi.
Şuan davaları süren İngiliz ve Amerikan askerlerinin yargı sürecinde somut bir gelişme yok.
Yapanın yanına yaptıkları kar kalırken insanlığın onuru da ayaklar altına alınıyor.
Evlerinde ve sokak ortasında ahlakdışı aramalara maruz kalan kadınlara tutuklu bulundukları hapishanelerde cinsel taciz ve tecavüzler sürüyor.
Dayak yiyen, hakarete uğrayan, aşağılayıcı muamalaye maruz kalan kadınlar psikolojik sorunlar yaşayarak aile ortamlarından dışlanıyorlar. Kendilerini izah etmekte zorlanan kadınların çoğu da kendini asarak çare arıyor.
Medeni olduğunu iddia edenlerin Irak'taki olaylara seyirci kalması ne garip.
Amerikan Savunma Bakanlığı(Pentagon) ve Avrupalı askeri istihbarat birimleri ise hazırladıkları raporları sümenaltı ederek bölgedeki cinayetlere seyirci kalıyorlar.
Irak'ın hassas coğrafyasında hassas olması beklenen sözde medeni ülkelerin hassasiyetsizliği sürdükçe bölgede barışın gelmesini bekleyenler yanılıyorlar.
Bugün Irak, yarın İran öbürg ün Türkiye...
Olmaması için var mı bir garanti?
Irak'taki kadınlar sizlerin annesi, eşi, kardeşi de olabilirdi.
Dibimizde Irak'ta yaşananlara nereye kadar katlanacağız?
Ya Türkiye'deki feminist örgütler ne iş yapar?
Şimdi yoklarsa ne zaman olacaklar?
Onların amacı ne peki?
Haydi feministler işbaşına....
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005