İstanbul işgal altındaydı. Her tarafta İngiliz, Yunan ve Fransız bayrakları vardı.
İstanbul sokaklarında her gün gövde gösterisi yapan işgal güçleri sadece gösterişli yürüyüşler yapmakla kalmıyor, her fırsatta Müslüman Türkleri aşağılıyor, tacizlerin ardı arkası kesilmiyordu.
Halk sahipsiz kalmıştı. O günler, İlhami Soysal'ın 'İşbirlikçiler' adlı kitabında şöyle anlatılıyor;
"Herhangi bir İtilaf subayı beğendiği yeri, evi zorla boşalttırıyor, eşyalarına el koyuyor ve buraya yerleşiyordu. İstanbul'da artık konut dokunulmazlığı, aile gizliliği diye bir şey kalmamıştı. İstanbul'a, İtilaf donanmasıyla birlikte gelen Yunan savaş gemileri, Hıristiyanlar özellikle de Rumlar arasında ayrıca taşkınlıklara yol açmıştı.
Yunan bahriye askerlerinin İstanbul'da görülmesi, Beyoğlu sokaklarının Yunan bayraklarıyla donatılması, hemen tüm Rumların yakalarına önceden hazırlanmış rozetler, kokartlar takmalarına, gösteriler yapılmasına yol açmıştı.
Her gün yüzlerce kayık, motor, çatan içinde Türkiyeli Rumlar, büyük kafileler halinde Yunan savaş gemilerini ziyarete gidiyor, bu gemilere armağanlar, çiçekler yağdırıyorlardı. İstanbul sokaklarında hele Galata ve Beyoğlu'nda yerli Rumların sevinci bir azgınlık halini almıştı."
O günlerde İstanbul'da bulunan Halide Edip Adıvar, "Türk'ün Ateşle İmtihanı" kitabında şöyle diyordu;
"Türkleri tevkif ediyor, cezalara çarpıtıyor ve bazen de müttefik merkezlerinde fena halde dövüyorlardı. Evler zorla sahiplerinin ellerinden alınıyor, içerdekiler dışarıya atılıyordu.
Müttefik tercümanlarının umumiyetle azınlıklardan olması tabii onlara karşı çok kötü bir his uyandırıyordu. Bu durum bilhassa sakin yaşamaya alışmış olan İstanbulluları çileden çıkarıyordu. Fesler, kadın peçeleri yırtılıyor ve bütün bunlara karşı şehir halkı çok vakur ve sakin davranıyordu."
7 Şubat 1919'da İstanbul'a gelen İngiliz Komutanı Allenby, Osmanlı dış işleri bakanını ayağına çağırarak hazırladığı 12 maddelik istek (emir) listesini verir.
Bu istekler, Altıncı Kolordu Komutanı Ali İhsan Paşa görevden alınması, altıncı Ordu'nun tüm silahlarının toplanıp İngilizlere verilmesi, halkın elindeki silahların toplanması, jandarmadan silahların alınıp, terhis edilmesi, Allenby'in davranışlarından memnun olmadığı memurların derhal işten atılması, Ermenilere mal ve toprak verilmesi, her türlü asayiş kararının kendince verilmesi, Konya'nın doğusundaki bütün demiryolları İngilizlerin denetimi altında bulunması, haberleşme hatlarının İngilizlerin kontrolünde olması, Allenby'in (İngilizlerin) istediği yerleri işgal etmek hak ve özgürlüğüne sahip olduğunun kabul edilmesi gibi.
İngilizler kısa sürede İstanbul'daki bütün önemli devlet kurumlarına el koymuşlar, Ermeni olaylarına karıştıkları iddiasıyla bütün "vatanseverleri" ve "İttihatçıları" tutuklatıp önce Bekirağa Zindanı'na sonra da Malta Adası'na sürgün ettirmişlerdi.
Sözde Ermeni Soykırımına karıştığı iddiasıyla Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey'i tutuklatarak halkın gözleri önünde Beyazıt Meydan'ında idam ettirmişler, halk ve medya üzerinde her daim korku salmaya devam etmişlerdi. (Sinan Meydan, Cumhuriyet Tarihi Talanları)
İstanbul'un resmi olarak işgal edilmesinin ardında M. Kemal, itilaf devletlerine protestolar göndermişti. Bu protestoların birinde Mustafa Kemal şöyle diyordu;
"(Bizler) İstiklalimizi korumak için giriştiğimiz kavganın kutsallığına ve hiçbir kuvvetin bir milleti yaşamak hakkından mahrum edemeyeceğine inanmış bulunuyoruz.
İstanbul'un işgali olayında doğacak bütün mesuliyete son bir defa olarak dünyanın nazari dikkatini çekeriz. Davamızın haklılığı ve kutsallığı, bu güç günlerde Allah'tan sonra en büyük yardımcımızdır" (Enver Ziya Karal, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Ankara, 1978, s.53)
Davasının kutsallığına inanan M. Kemal ve arkadaşları, Anadolu'dan Haçlıları defettiği gibi Galata Kulesindeki Fransız bayrağını indirdi ve o bütün Haçlılara, Dolmabahçe'de göndere çektirdiği Türk Bayrağını selamlatarak 'geldikleri gibi gönderdi.'
Şimdi bu Atatürk dinsiz. Fatih, cennet mekân, sen de Müslüman, mücahit, ümmetçi öyle mi! Git işine oğlum ya!
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İslam dünyasında bayram! / 31.03.2025
- ‘Cebrail dua etti, bende amin dedim’ / 30.03.2025