Geçen gün Sayın Başbakan, BDP’yi sert (!) sözlerle eleştirdi. Eleştiri konusu başta Selahattin Demirtaş olmak üzere bütün parti yönecilerinin İmralı’dan talimat aldıklarıyla ilgiliydi.
BDP talimat alıyor da AKP talimat almıyor mu? “Dinime küfreden müslüman olsa bari” atasözünün tecelli ettiği bir durum sözkonusu.
BDP, İmralı’dan talimat alıyorsa AKP de AB, ABD, IMF ve NATO’dan talimat alıyor. Daha dün “Türkiye bir NATO toprağıdır” itirafını yapan Sayın Başbakan,Türkiye’ye yerleştirilecek Patriotların ve gelecek yabancı askerlerin parke taşlarını döşemiş oldu. Artık rahatlıkla geçebilirler. Ne de olsa NATO askerleri kendi topraklarına geliyorlar. Onlara yabancı olan biziz, barbar olan Türk milletidir.
Atatürk’ün “Geldikleri gibi giderler” unutulmaz sözüne karşılık “Gittikleri gibi gelirler” cümlesine denk “Türkiye NATO toprağıdır” sözü 100 yıl geçmeden bir başbakan tarafından dillendirildi.
AKP ile BDP arasında temel politikalar bağlamında hiçbir fark olmadığını anlamak için çok girift siyasi analizlere gerek yoktur. Hadi 10 puanlık bir soru soralım. AKP ile BDP arasında başta Güneydoğu Anadolu meselesi olmak üzere hangi konuda ihtilaf vardır?
a) Türkiyenin federasyon rejimine geçmesi ve parçalanması
b) Kürtçe eğitim
c) Kürtçe yayın
d) Ekonomi
e) Atatürk’e yaklaşımları
f) Dış politika, ABD, AB ve NATO ilişkileri
g) Barzani ile ilişkiler
h) Yeni anayasa
i) Hiçbiri
Sayın Başbakan, BDP’ye İmralı’dan talimat almayın diye buyururken kendileri hükümet olarak İmralı ile görüşüyor. Görüşmelerin 2008 yılına kadar uzadığı ifade ediliyor. Eğer yapılan görüşmeler 2008 yılına kadar uzanıyorsa , bugün yapılan düzenlemelerin o günün anlaşma metninde yer aldığı ihtimalini oldukça güçlendiriyor. 2008’de yapıldığı iddia edilen anlaşmanın içeriğinde:
-Kerkük petrollerinin Batıya aktarılacağı koridoru, güvence altına almak.
-Türk Ordusunun operasyonları durdurması ve PKK’nın kademeli olarak silah bırakması.
-Yeni anayasada Kürtlerin vatandaşlık, dil ve kültürel hakları yeniden tanımlanacak.
-Öcalan’ın cezaevi koşulları iyileştirilecek; gazete, dergi, tv gibi imkanlardan yararlanmasıyla ileride İmralı’dan çıkarılarak ev hapsine alınması. Ayrıca PKK ve BDP’den bu süreç zarfında yer alacak isimlerle iletişim kurulmasına izin verilmesi.
Anlaşılan Hükümet üzerine düşen sorumluluğu harfiyyen yerine getirmektedir. Anlaşma maddelerine sadık kalmaktadır. Ama karşı tarafın ne kadar uyduğu, mesela PKK’nın silah bırakması meselesi netleşmemiştir. Anlaşma maddelerinin 2008’den beri tahakkuk etmesi anlaşmanın varlığına ve anlaşma metnine hükümet tarafından uyulduğunu göstermektedir.
BDP talimat alıyor da AKP talimat almıyor mu? “Dinime küfreden müslüman olsa bari” atasözünün tecelli ettiği bir durum sözkonusu.
BDP, İmralı’dan talimat alıyorsa AKP de AB, ABD, IMF ve NATO’dan talimat alıyor. Daha dün “Türkiye bir NATO toprağıdır” itirafını yapan Sayın Başbakan,Türkiye’ye yerleştirilecek Patriotların ve gelecek yabancı askerlerin parke taşlarını döşemiş oldu. Artık rahatlıkla geçebilirler. Ne de olsa NATO askerleri kendi topraklarına geliyorlar. Onlara yabancı olan biziz, barbar olan Türk milletidir.
Atatürk’ün “Geldikleri gibi giderler” unutulmaz sözüne karşılık “Gittikleri gibi gelirler” cümlesine denk “Türkiye NATO toprağıdır” sözü 100 yıl geçmeden bir başbakan tarafından dillendirildi.
AKP ile BDP arasında temel politikalar bağlamında hiçbir fark olmadığını anlamak için çok girift siyasi analizlere gerek yoktur. Hadi 10 puanlık bir soru soralım. AKP ile BDP arasında başta Güneydoğu Anadolu meselesi olmak üzere hangi konuda ihtilaf vardır?
a) Türkiyenin federasyon rejimine geçmesi ve parçalanması
b) Kürtçe eğitim
c) Kürtçe yayın
d) Ekonomi
e) Atatürk’e yaklaşımları
f) Dış politika, ABD, AB ve NATO ilişkileri
g) Barzani ile ilişkiler
h) Yeni anayasa
i) Hiçbiri
Sayın Başbakan, BDP’ye İmralı’dan talimat almayın diye buyururken kendileri hükümet olarak İmralı ile görüşüyor. Görüşmelerin 2008 yılına kadar uzadığı ifade ediliyor. Eğer yapılan görüşmeler 2008 yılına kadar uzanıyorsa , bugün yapılan düzenlemelerin o günün anlaşma metninde yer aldığı ihtimalini oldukça güçlendiriyor. 2008’de yapıldığı iddia edilen anlaşmanın içeriğinde:
-Kerkük petrollerinin Batıya aktarılacağı koridoru, güvence altına almak.
-Türk Ordusunun operasyonları durdurması ve PKK’nın kademeli olarak silah bırakması.
-Yeni anayasada Kürtlerin vatandaşlık, dil ve kültürel hakları yeniden tanımlanacak.
-Öcalan’ın cezaevi koşulları iyileştirilecek; gazete, dergi, tv gibi imkanlardan yararlanmasıyla ileride İmralı’dan çıkarılarak ev hapsine alınması. Ayrıca PKK ve BDP’den bu süreç zarfında yer alacak isimlerle iletişim kurulmasına izin verilmesi.
Anlaşılan Hükümet üzerine düşen sorumluluğu harfiyyen yerine getirmektedir. Anlaşma maddelerine sadık kalmaktadır. Ama karşı tarafın ne kadar uyduğu, mesela PKK’nın silah bırakması meselesi netleşmemiştir. Anlaşma maddelerinin 2008’den beri tahakkuk etmesi anlaşmanın varlığına ve anlaşma metnine hükümet tarafından uyulduğunu göstermektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024