Sen, Müslüman'ı ahmak, Türk Milleti'ni sersem mi zannettin sayın Amerikan beslemesi ve AB fonlaması zavallı! Asıl Müslümanlık, vatana sahip çıkmaktır. M.Emin KOÇ'un yazısı...
'EVLİYA GİBİ ADAMSINIZ SİYASETTE NE İŞİNİZ VAR' ÖYLE Mİ... Kutlu Doğum haftası münasebetiyle Hz. Peygamber'in (sav), insanlık için "nümûne-i timsal" oluşuna dair birkaç önemli noktanın altını çizmemiz gerektiği kanaatindeyim.Allah (cc), âlemlerin Rabbi'dir. Hz. Muhammed (sav), âlemlere rahmettir... Kendini "âlemlerin Rabbi" olarak vasıflandıran Yüce Allah, Muhammed'ini "âlemlere rahmet" olarak takdim etmektedir.Kıyamete dek, insanlığın yegâne rahmet, hidayet ve iman rehberi odur. İnsanlığın toplanıp hesap verecekleri Mahşer gününde, yegâne söz ve şefaat sahibi O'dur. İnsanlığın babası Hz. Adem, İbrahim, Musa ve İsa peygamberler (as) dahil bütün peygamberler, kendilerinden şefaat talep eden ümmetlerini Hz. Muhammed'in huzuruna yollayacaklardır. Dahası, Yüce Allah, bütün peygamberlerden, -kendilerine kitap verilmiş olsa bile- şayet Hz. Muhammed'in dönemine erişirlerse O'na inanmaları ve O'na tabi olup yardımcı olmaları hususunda söz almıştır (Bkz. Âl-i İmran Suresi, 81-83)... Hz. Peygambere inanıp tabi olmuş Müslümanlar, böyle bir şerefi ve böyle büyük bir payeyi taşımaktadırlar.Hal böyleyken; ahir zamanda "Müslümanlar arasından" ortaya çıkacakları ve "Hakkı batıl, batılı ise hak gibi gösterecek"leri bildirilen "yalancı Deccaller"in misyonu, Müslümanları bu şereften mahrum etmeye kalkışmaktır (Bkz. Buhari, Sahih, İ'tisam, 96/7319, 7320, Fiten, 92/6094, 6095, 7130; Müslim, Sahih, İlm 6; Ebu Davud, Sünen, Fiten 1, Melahim 3/4294; İbn Mace, Sünen, Fiten 9, 17; Ahmed Bin Hanbel, Müsned, 2/450-511, 3/84-89). Allah'ın insanlığa bir ihsanı olarak tayin ettiği Hz. Muhammed'in "âlemlere rahmet" olan ebedi pozisyonuna, bir başka ismi veya bir başka peygamberi koymaya kalkışarak, "diyalog ve küresel barış" adı altında insanlığın gözünü Hz. Peygambere karşı perdelemek, Deccal'in asıl misyonudur. Bu bağlamda ise en çok Hz. İbrahim'in ismi kullanılmaktadır, kullanılacaktır. Papaz ve hahamların koluna girerek, "ilahî pusulanın gösterdiği Hz. Muhammed"e alternatifmiş gibi insanlığın önüne "barış ve rahmet adresi" olarak güya Hz. İbrahim'i çıkartmaya çalışanlar, gerçekte iradî veya gayr-ı iradi olarak Deccal'in misyonunu icra etmektedirler. Ancak Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'inde, böylesi Deccal manevralarının da önünü keserek, Hz. İbrahim'in ne Yahudilerle, ne de Hıristiyanlarla bir alakasının olmadığını, onun dosdoğru bir Müslüman olduğunu, hatta onun yerinin Hz. Muhammed'in ve Müslümanların yanı olduğunu açıkça ilan etmektedir (Bkz. Âl-i İmran Sûresi, 67-71; Maide Sûresi, 51-57).Hz. İbrahim'in kalkan olarak kullanıp Hz. Peygamber'in "âlemlere rahmet" oluşunu perdelemeye kalkışan diyalogcu nurcuların yanı sıra, onların besleme marjinal siyasi uzantıları, bir başka gerçeği daha örterek "politik mandacılığa" yer açmaya çalışıyorlar... Bu gerçek, Hz. Peygamberin, bizzat kendi beyanıyla "hem rahmet, hem de kılıç peygamberi mücadele peygamberi olduğu"dur (Bkz. İbn Sa'd, 1/105). Bu abidevî gerçeğin "mücadele" tarafını örterek, vatanperver-dindar insanların hayattan, ticaretten, siyasetten... el-etek çekmelerini arzulamakta; böylece ecnebilere ve "AB, ABD ve IMF gibi ecnebilerin taşeronu olan politikalar"a zemin oluşturmaya çalışıyorlar.Bu işin ne dinde, ne de vatanperverlikte yeri vardır. Hz. Peygamber, hâşâ ve kellâ, sadece Mescid-i Nebevî'sinde pinekleyen bir rahmet elçisi değildir. O Bedir'de, Uhut'ta, Huneyn'de, Tebük'te... atının veya devesinin sırtında, ordusunun başında iken de rahmet ve adalet peygamberidir, mihrabında ve minberinde cemaate nasihat ederken de rahmet ve adalet peygamberidir. O, Şam veya Medine pazarındaki ticaretinde de rahmet ve bereket peygamberidir, hane-i saadetlerinde iken de... O, hayatın her anında rahmet, adalet ve istikamet peygamberidir.Adeta Hz. Ali'nin (ra) karşısına Kur'an-ı Kerim ayetlerini mızraklarına takıp çıkanlar gibi-, Hz. Peygamberin rahmet yönünü güya kalemlerinin ucuna takan diyalogcu nurcular ve onların politik uzantıları, kendi AB'ci, Amerikancı ve IMF'ci sömürü politikalarına karşı duran Kuvay-ı Milliyeci kadroların önünü kesmeye kalkışıyorlar.En sade deyiş şudur; "canım siz evliya gibi adamlarsınız, ne işiniz var bu kirli siyasette..."Bugün, siz siyasete bulaşmayın, demek; AB'ciler ve yerli taşeronları, mukaddes Türk topraklarında bildikleri gibi at oynatsınlar, demektir. Bugün, siz siyasete bulaşmayın, demek; Amerikan işgalcileri coğrafyamızı ve güneydoğumuzu, aymaz stratejik ortaklarının katkılarıyla diledikleri gibi talan etsinler, işgal etsinler, demektir. Bugün, sizin gibi mütedeyyin ve dürüst insanların siyasette ne işi var, demek; faizci kapitalistler veya tefeci liberalistler ve onların yerli piyonları, diledikleri gibi Türk milletini ve kaynaklarını soyup soğana çevirsinler, demektir. Bugün, sizin gibi temiz insanların siyasette ne işi var, demek; Vatikan'ın ve Haçlı'nın diyalog namlı etnik parselasyonlarına göz yumun, her gün üçbeş vatan evladı şehit olmaya devam etsin, demektir. Bugün, siz evliya gibi adamlarsınız canım siyasete bulaşmayın, demek; diyalogcu nurcular dini-diyaneti, Hz. Muhammed'i ve onların politik uzantıları da mukaddes vatanı diledikleri gibi satsınlar, dokunmayın, demektir.Sen, Müslüman'ı ahmak, Türk Milleti'ni sersem mi zannettin sayın Amerikan beslemesi ve AB fonlaması zavallı!Evliyalık bir yana, bugün asıl Müslümanlık, vatana sahip çıkmaktır. Bugün Müslümanlık, bayrağa, sancağa, dine, devlete, millete, medeniyete sahip çıkmaktır. Bugün Müslümanlık, faiz ve borç batağındaki milletimizi Milli Ekonomi Modeli ile kurtarmaktır. Bugün Müslümanlık, coğrafyamızı işgal eden ve işgal ihtirasını her geçen gün kabartan Amerika'ya, AB'ye ve IMF'ye, inanç ve Kuvay-ı Milliye ruhu donanımlı bir yürekle, reel model ve somut proje donanımlı bir siyasetle, strateji, basiret ve teknik donanımlı bir "milli duruş" ile karşı durmaktır.Müslümanlık budur. Türklük budur. Mihrap ve minberinde iman ve ibadet abidesi olarak başı arşa değen ve Bedir'de, Uhut'ta, Huneyn'de, Tebük'te atının veya devesinin sırtında da alemlere rahmet ve adalet timsali olan Hz. Muhammed'in sevdalısı olmak budur. Ben buyum, bu yolun ayaklarının tozuyum... Ya sen kimsin?
Mehmet Emin KOÇ / eminkoc@yenimesaj.com.tr
'EVLİYA GİBİ ADAMSINIZ SİYASETTE NE İŞİNİZ VAR' ÖYLE Mİ... Kutlu Doğum haftası münasebetiyle Hz. Peygamber'in (sav), insanlık için "nümûne-i timsal" oluşuna dair birkaç önemli noktanın altını çizmemiz gerektiği kanaatindeyim.Allah (cc), âlemlerin Rabbi'dir. Hz. Muhammed (sav), âlemlere rahmettir... Kendini "âlemlerin Rabbi" olarak vasıflandıran Yüce Allah, Muhammed'ini "âlemlere rahmet" olarak takdim etmektedir.Kıyamete dek, insanlığın yegâne rahmet, hidayet ve iman rehberi odur. İnsanlığın toplanıp hesap verecekleri Mahşer gününde, yegâne söz ve şefaat sahibi O'dur. İnsanlığın babası Hz. Adem, İbrahim, Musa ve İsa peygamberler (as) dahil bütün peygamberler, kendilerinden şefaat talep eden ümmetlerini Hz. Muhammed'in huzuruna yollayacaklardır. Dahası, Yüce Allah, bütün peygamberlerden, -kendilerine kitap verilmiş olsa bile- şayet Hz. Muhammed'in dönemine erişirlerse O'na inanmaları ve O'na tabi olup yardımcı olmaları hususunda söz almıştır (Bkz. Âl-i İmran Suresi, 81-83)... Hz. Peygambere inanıp tabi olmuş Müslümanlar, böyle bir şerefi ve böyle büyük bir payeyi taşımaktadırlar.Hal böyleyken; ahir zamanda "Müslümanlar arasından" ortaya çıkacakları ve "Hakkı batıl, batılı ise hak gibi gösterecek"leri bildirilen "yalancı Deccaller"in misyonu, Müslümanları bu şereften mahrum etmeye kalkışmaktır (Bkz. Buhari, Sahih, İ'tisam, 96/7319, 7320, Fiten, 92/6094, 6095, 7130; Müslim, Sahih, İlm 6; Ebu Davud, Sünen, Fiten 1, Melahim 3/4294; İbn Mace, Sünen, Fiten 9, 17; Ahmed Bin Hanbel, Müsned, 2/450-511, 3/84-89). Allah'ın insanlığa bir ihsanı olarak tayin ettiği Hz. Muhammed'in "âlemlere rahmet" olan ebedi pozisyonuna, bir başka ismi veya bir başka peygamberi koymaya kalkışarak, "diyalog ve küresel barış" adı altında insanlığın gözünü Hz. Peygambere karşı perdelemek, Deccal'in asıl misyonudur. Bu bağlamda ise en çok Hz. İbrahim'in ismi kullanılmaktadır, kullanılacaktır. Papaz ve hahamların koluna girerek, "ilahî pusulanın gösterdiği Hz. Muhammed"e alternatifmiş gibi insanlığın önüne "barış ve rahmet adresi" olarak güya Hz. İbrahim'i çıkartmaya çalışanlar, gerçekte iradî veya gayr-ı iradi olarak Deccal'in misyonunu icra etmektedirler. Ancak Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'inde, böylesi Deccal manevralarının da önünü keserek, Hz. İbrahim'in ne Yahudilerle, ne de Hıristiyanlarla bir alakasının olmadığını, onun dosdoğru bir Müslüman olduğunu, hatta onun yerinin Hz. Muhammed'in ve Müslümanların yanı olduğunu açıkça ilan etmektedir (Bkz. Âl-i İmran Sûresi, 67-71; Maide Sûresi, 51-57).Hz. İbrahim'in kalkan olarak kullanıp Hz. Peygamber'in "âlemlere rahmet" oluşunu perdelemeye kalkışan diyalogcu nurcuların yanı sıra, onların besleme marjinal siyasi uzantıları, bir başka gerçeği daha örterek "politik mandacılığa" yer açmaya çalışıyorlar... Bu gerçek, Hz. Peygamberin, bizzat kendi beyanıyla "hem rahmet, hem de kılıç peygamberi mücadele peygamberi olduğu"dur (Bkz. İbn Sa'd, 1/105). Bu abidevî gerçeğin "mücadele" tarafını örterek, vatanperver-dindar insanların hayattan, ticaretten, siyasetten... el-etek çekmelerini arzulamakta; böylece ecnebilere ve "AB, ABD ve IMF gibi ecnebilerin taşeronu olan politikalar"a zemin oluşturmaya çalışıyorlar.Bu işin ne dinde, ne de vatanperverlikte yeri vardır. Hz. Peygamber, hâşâ ve kellâ, sadece Mescid-i Nebevî'sinde pinekleyen bir rahmet elçisi değildir. O Bedir'de, Uhut'ta, Huneyn'de, Tebük'te... atının veya devesinin sırtında, ordusunun başında iken de rahmet ve adalet peygamberidir, mihrabında ve minberinde cemaate nasihat ederken de rahmet ve adalet peygamberidir. O, Şam veya Medine pazarındaki ticaretinde de rahmet ve bereket peygamberidir, hane-i saadetlerinde iken de... O, hayatın her anında rahmet, adalet ve istikamet peygamberidir.Adeta Hz. Ali'nin (ra) karşısına Kur'an-ı Kerim ayetlerini mızraklarına takıp çıkanlar gibi-, Hz. Peygamberin rahmet yönünü güya kalemlerinin ucuna takan diyalogcu nurcular ve onların politik uzantıları, kendi AB'ci, Amerikancı ve IMF'ci sömürü politikalarına karşı duran Kuvay-ı Milliyeci kadroların önünü kesmeye kalkışıyorlar.En sade deyiş şudur; "canım siz evliya gibi adamlarsınız, ne işiniz var bu kirli siyasette..."Bugün, siz siyasete bulaşmayın, demek; AB'ciler ve yerli taşeronları, mukaddes Türk topraklarında bildikleri gibi at oynatsınlar, demektir. Bugün, siz siyasete bulaşmayın, demek; Amerikan işgalcileri coğrafyamızı ve güneydoğumuzu, aymaz stratejik ortaklarının katkılarıyla diledikleri gibi talan etsinler, işgal etsinler, demektir. Bugün, sizin gibi mütedeyyin ve dürüst insanların siyasette ne işi var, demek; faizci kapitalistler veya tefeci liberalistler ve onların yerli piyonları, diledikleri gibi Türk milletini ve kaynaklarını soyup soğana çevirsinler, demektir. Bugün, sizin gibi temiz insanların siyasette ne işi var, demek; Vatikan'ın ve Haçlı'nın diyalog namlı etnik parselasyonlarına göz yumun, her gün üçbeş vatan evladı şehit olmaya devam etsin, demektir. Bugün, siz evliya gibi adamlarsınız canım siyasete bulaşmayın, demek; diyalogcu nurcular dini-diyaneti, Hz. Muhammed'i ve onların politik uzantıları da mukaddes vatanı diledikleri gibi satsınlar, dokunmayın, demektir.Sen, Müslüman'ı ahmak, Türk Milleti'ni sersem mi zannettin sayın Amerikan beslemesi ve AB fonlaması zavallı!Evliyalık bir yana, bugün asıl Müslümanlık, vatana sahip çıkmaktır. Bugün Müslümanlık, bayrağa, sancağa, dine, devlete, millete, medeniyete sahip çıkmaktır. Bugün Müslümanlık, faiz ve borç batağındaki milletimizi Milli Ekonomi Modeli ile kurtarmaktır. Bugün Müslümanlık, coğrafyamızı işgal eden ve işgal ihtirasını her geçen gün kabartan Amerika'ya, AB'ye ve IMF'ye, inanç ve Kuvay-ı Milliye ruhu donanımlı bir yürekle, reel model ve somut proje donanımlı bir siyasetle, strateji, basiret ve teknik donanımlı bir "milli duruş" ile karşı durmaktır.Müslümanlık budur. Türklük budur. Mihrap ve minberinde iman ve ibadet abidesi olarak başı arşa değen ve Bedir'de, Uhut'ta, Huneyn'de, Tebük'te atının veya devesinin sırtında da alemlere rahmet ve adalet timsali olan Hz. Muhammed'in sevdalısı olmak budur. Ben buyum, bu yolun ayaklarının tozuyum... Ya sen kimsin?
Mehmet Emin KOÇ / eminkoc@yenimesaj.com.tr
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.