Hükümet üyelerinin ilginç açıklamaları birbirini takip ediyor.
Gelin bir kaç örnek verelim.
İlk söz Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın olsun.
Bildiğiniz gibi Türkiye'de yabancıya toprak satışı furyası yaşanıyor.
Satış yargı engeline takıldıkça hükümetimiz yeni yasalar çıkardı.
10 yıldan bu yana satılan toprak miktarı Cumhuriyet tarihi boyunca satılanın kat be kat üstünde.
Türkiye'den toprak alan ülkerin başını ise İsrail çekiyor.
Ama bakın sayın bakanımız ne diyor: "İsrail'e mülk satışı oluyor mu ki? Ben İsrail'e mülk satıldığını bilmiyorum. Daha önce de yoktu. Yabancılara mülk satışı var ama her yabancıya da yok.”
***
Şimdi de Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e bakalım.
Türkiye'nin iç ve dış borcu artmaya devam ediyor. Üstelik de onca özelleştirmeye rağmen.
Sanki başka bir dünyada yaşayan Şimşek ise şöyle söylüyor. ''Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti dış dünyada 32 milyar lira alacaklıdır. Yani devlet olarak bizim dış dünyaya borcumuz yok, biz dış dünyadan alacaklıyız''
Sayın bakana Bağımsız Türkiye Partisi genel başkan yardımcısı Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu'nun şu açıklamasını hatırlatırız:
"Türkiye’nin 2012 yılı üçüncü çeyreğindeki dış borcu 561,3 milyar TL olarak açıklanmış olup buna özel sektöre ait borçlar dahil değildir. Özel sektörün dış borcunun eklenmesiyle Türkiye’nin dış borcu 750 milyar doların üzerindedir. Bu dönemde özelleştirmelerle yapılan satışlardan elde edildiği belirtilen 47,9 milyar doların nerede olduğu da ayrıca bir muammadır."
***
Şimdi de Avrupa Birliği meselesine bakalım. Bildiğiniz gibi Başbakan Erdoğan son zamanlarda AB'ye sitemkar.
Fransa ise tıkanan müzakere sürecinde bir fasıl açabiliriz deyiverdi.
Bu açıklama bizimkleri sevidirik yaptı.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Toplantısına katılan AB Bakanı Egemen Bağış şöyle konuştu; "Fransa’nın 22’inci faslı açma yönündeki iradesini elbette memnuniyetle karşılıyoruz. Artık AB’den olumlu bir haber duymayı unuttuğumuz bir dönemde, Fransa’dan gelen işaret adeta ilaç gibi geldi. İlerleme kelimesiyle yan yana gelmeyi unutan müzakere sürecine bu haber can suyu verdi.”
Anlaşılan bu gaz bizimkilere epey gider...
***
Bakan Bağış'tan bir gün sonra aynı toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise Kıbrıs politikası üzerine konuşuyor.
Davutoğlu, kendisine ‘Siz Türk ordusunun Kıbrıs'ta yapmış olduğu kıyım nedeniyle özür dileyecek misiniz?’ diye soran Kıbrıs Rum Yönetimi’nden bir milletvekiline, “2004 yılında eğer Kıbrıs Barış Planı kabul edilmiş olsaydı şu anda bizim orada Yunanistan’la birlikte çok sembolik bir birliğimiz olacaktı; Geri kalan bütün askerlerimiz çekilmiş olacaktı. Bu plana kim karşı çıktı? Kıbrıs Türkleri mi karşı çıktı, Kıbrıs Rumları mı karşı çıktı. 2004’te kararı siz verdiniz” şeklinde cevap verdi.
Şimdi bir kez daha "yes be annem" diye Türklere yutturulan Annan Planı'nın ne olduğunu daha iyi anlıyoruz.
***
Davutoğlu'ndan söz açmışken bir özlü sözünü daha aktaralım.
Gazeteci Fikret Bila'ya konuşan Davutoğlu şöyle söylüyor: "10 yıl önce Türkiye’nin konuşulduğu dosyalar vardı, rol aldığı dosyalar yoktu. Irak’taki rolümüz de ABD’nin operasyonlarına destekle sınırlıydı. Kademeli şekilde dünyada ve bölgede ağırlığımızın arttığı görüldü. Son dönem sorun olan yerlere bakın. Filistin, Kırgızistan, Gürcistan, Bosna Hersek ve Sırbistan, Arap Baharı, Mısır, Tunus, Libya, İran. Irak, Suriye. Bütün bu konularda Türkiye olmadan konuşulabilir mi? Türkiye; Ortadoğu’da, Balkanlar’da oyuncu diyelim. Peki Somali halkı kimi dinler? Pakistan-Afganistan ilişkilerinde hangi dosya bizsiz konuşulabiliyor."
***
Bu açıklamaya göre güya artık herkes bir iş yaparken AKP'ye soruyormuş!!
Gülüp geçiyor ve Davutoğlu'nun şu cümlesine dikkat diyorum "Irak’taki rolümüz ABD’nin operasyonlarına destekle sınırlıydı.”
Bu cümle aslında AKP'nin misyonunu özetleyen bir cümle.
Meğer hükümetimizin görevi Irak'ta 1.5 milyon müslümanı katleden, tecavüzlere ve işkencelere imza atan, camileri, türbeleri yerle bir eden ABD'nin operasyonlarına destekmiş!
Peki şimdiki görevleri ne acaba?
Suriye'de devam eden BOP rüzgarına desteğiniz hangi görevinizin bir gereği sayın bakan?
Gelin bir kaç örnek verelim.
İlk söz Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın olsun.
Bildiğiniz gibi Türkiye'de yabancıya toprak satışı furyası yaşanıyor.
Satış yargı engeline takıldıkça hükümetimiz yeni yasalar çıkardı.
10 yıldan bu yana satılan toprak miktarı Cumhuriyet tarihi boyunca satılanın kat be kat üstünde.
Türkiye'den toprak alan ülkerin başını ise İsrail çekiyor.
Ama bakın sayın bakanımız ne diyor: "İsrail'e mülk satışı oluyor mu ki? Ben İsrail'e mülk satıldığını bilmiyorum. Daha önce de yoktu. Yabancılara mülk satışı var ama her yabancıya da yok.”
***
Şimdi de Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e bakalım.
Türkiye'nin iç ve dış borcu artmaya devam ediyor. Üstelik de onca özelleştirmeye rağmen.
Sanki başka bir dünyada yaşayan Şimşek ise şöyle söylüyor. ''Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti dış dünyada 32 milyar lira alacaklıdır. Yani devlet olarak bizim dış dünyaya borcumuz yok, biz dış dünyadan alacaklıyız''
Sayın bakana Bağımsız Türkiye Partisi genel başkan yardımcısı Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu'nun şu açıklamasını hatırlatırız:
"Türkiye’nin 2012 yılı üçüncü çeyreğindeki dış borcu 561,3 milyar TL olarak açıklanmış olup buna özel sektöre ait borçlar dahil değildir. Özel sektörün dış borcunun eklenmesiyle Türkiye’nin dış borcu 750 milyar doların üzerindedir. Bu dönemde özelleştirmelerle yapılan satışlardan elde edildiği belirtilen 47,9 milyar doların nerede olduğu da ayrıca bir muammadır."
***
Şimdi de Avrupa Birliği meselesine bakalım. Bildiğiniz gibi Başbakan Erdoğan son zamanlarda AB'ye sitemkar.
Fransa ise tıkanan müzakere sürecinde bir fasıl açabiliriz deyiverdi.
Bu açıklama bizimkleri sevidirik yaptı.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Toplantısına katılan AB Bakanı Egemen Bağış şöyle konuştu; "Fransa’nın 22’inci faslı açma yönündeki iradesini elbette memnuniyetle karşılıyoruz. Artık AB’den olumlu bir haber duymayı unuttuğumuz bir dönemde, Fransa’dan gelen işaret adeta ilaç gibi geldi. İlerleme kelimesiyle yan yana gelmeyi unutan müzakere sürecine bu haber can suyu verdi.”
Anlaşılan bu gaz bizimkilere epey gider...
***
Bakan Bağış'tan bir gün sonra aynı toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise Kıbrıs politikası üzerine konuşuyor.
Davutoğlu, kendisine ‘Siz Türk ordusunun Kıbrıs'ta yapmış olduğu kıyım nedeniyle özür dileyecek misiniz?’ diye soran Kıbrıs Rum Yönetimi’nden bir milletvekiline, “2004 yılında eğer Kıbrıs Barış Planı kabul edilmiş olsaydı şu anda bizim orada Yunanistan’la birlikte çok sembolik bir birliğimiz olacaktı; Geri kalan bütün askerlerimiz çekilmiş olacaktı. Bu plana kim karşı çıktı? Kıbrıs Türkleri mi karşı çıktı, Kıbrıs Rumları mı karşı çıktı. 2004’te kararı siz verdiniz” şeklinde cevap verdi.
Şimdi bir kez daha "yes be annem" diye Türklere yutturulan Annan Planı'nın ne olduğunu daha iyi anlıyoruz.
***
Davutoğlu'ndan söz açmışken bir özlü sözünü daha aktaralım.
Gazeteci Fikret Bila'ya konuşan Davutoğlu şöyle söylüyor: "10 yıl önce Türkiye’nin konuşulduğu dosyalar vardı, rol aldığı dosyalar yoktu. Irak’taki rolümüz de ABD’nin operasyonlarına destekle sınırlıydı. Kademeli şekilde dünyada ve bölgede ağırlığımızın arttığı görüldü. Son dönem sorun olan yerlere bakın. Filistin, Kırgızistan, Gürcistan, Bosna Hersek ve Sırbistan, Arap Baharı, Mısır, Tunus, Libya, İran. Irak, Suriye. Bütün bu konularda Türkiye olmadan konuşulabilir mi? Türkiye; Ortadoğu’da, Balkanlar’da oyuncu diyelim. Peki Somali halkı kimi dinler? Pakistan-Afganistan ilişkilerinde hangi dosya bizsiz konuşulabiliyor."
***
Bu açıklamaya göre güya artık herkes bir iş yaparken AKP'ye soruyormuş!!
Gülüp geçiyor ve Davutoğlu'nun şu cümlesine dikkat diyorum "Irak’taki rolümüz ABD’nin operasyonlarına destekle sınırlıydı.”
Bu cümle aslında AKP'nin misyonunu özetleyen bir cümle.
Meğer hükümetimizin görevi Irak'ta 1.5 milyon müslümanı katleden, tecavüzlere ve işkencelere imza atan, camileri, türbeleri yerle bir eden ABD'nin operasyonlarına destekmiş!
Peki şimdiki görevleri ne acaba?
Suriye'de devam eden BOP rüzgarına desteğiniz hangi görevinizin bir gereği sayın bakan?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024