Esmâü’l-Hüsnâ ile Zikir -2-
Cenâb-ı Hakk'ın her isminin mânâsına göre insanda bir tecellisi vardır. İmam Ali'den (radiyallahu anh) şöyle rivâyet edilir: "Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) vitirinin sonunda şöyle derdi...
29.10.2024 08:11:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Cenâb-ı Hakk'ın her isminin mânâsına göre insanda bir tecellisi vardır. İmam Ali'den (radiyallahu anh) şöyle rivâyet edilir: "Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) vitirinin sonunda şöyle derdi:
Allah'ım, gazabından rızâna; cezalandırmandan affına sığınırım. Senden Sana sığınırım. Sana olan övgülerimi saymakla bitiremem. Sen kendi Zât-ı Ecelli A'lânı nasıl övmüşsen öylesin."
Bu güzel isimlerin mânâlarını açıklamaya şüphesiz lisân da yetmez, kelimeler de yetmez. Çünkü isimlerinin bazıları insanlara da verilse; Cenâb-ı Hakk'ın, insanlara verilen bu isimleri insanlara verilenlerden ayrı olarak Arapça "lâm-ı tarif" ile, yani "ال" / "el" takısıyla beraber O'na özel olarak kullanılır.
İnsanlara da "Kerim" ismi verilir ama O "el-Kerim"dir. Mutlak cömert olandır. Mutlak cömert olmak "el-Kerim" olmak, O'na özgüdür. İnsanlara da "Kadir" ismi verilir ama O, "el-Kadir"dir. Mutlak gücü her şeye yetendir. Mutlak kuvvet sahibi olmak O'na özgüdür. Bu yüzden O'nun bütün güzel isimleri tevhidin, O'nun ulûhiyetinin göstergesidir.
Esmâü'l-Hüsnâ'dan bazılarını, Türkçe'de ifade ettiği mânâlarının az bir kısmını aktararak, birer âyetle Cenâb-ı Hakk'ın dilinden aktarmaya çalışalım: Huvellahullezî lâ ilâhe illâhû (c.c.): O öyle Allah'tır ki, O'ndan başka ilâh yoktur.
Allah ismi, Cenâb-ı Hakk'ın bütün Esmâ-i Hüsnâ'sını içine alan hass isimdir. Lafza-i Celâl'dir. O'ndan başkasına ne hakikkat, ne de mecazi mânâda verilemez.
Allah ismi Kur'ân-ı Kerim'de, 114 sûrede, 1859 âyette, 2670 kez geçer. Yani Kur'ân-ı Kerim'i baştan sona hatmeden kişi Allah ism-i şerifini 2670 kez zikretmiş olur.
Diğer zamanlarda da Allah ismi ile zikretmek O'nun hass ismi ile O'nu anmak gereklidir.
"O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyendir, bağışlayandır." er-Rahmân (c.c.): Kullarına acıyıp merhametli olan.
Rahmân ve Rahîm isimleri rahmet kelimesinden türemiştir. Rahmân, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetini ifade eder, bütün yaratıkları kapsar. Rahmân ismi Rahîm isminden daha hususîlik ifade eder. Bu yönü ile Allah'ın Zât ismi olan Allah ismine yakındır.
"İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır."
Er-Rahîm (c.c.): Sonsuz merhamet sahibi olan. Rahîm ismi, Kıyâmet Günü'nde yalnız mü'minlere yöneldiğini ifade eder.
"(Resûlüm!) Kullarıma, Benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver."
El-Melik (c.c.): Bütün âlemlerin tek sahibi ve meliki olan.
"Çocuk edinmeyen, hâkimiyette ortağı bulunmayan, âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamd olsun, de ve tekbir getirerek O'nun şanını yücelt!"
El-Kuddûs (c.c.): Noksanlık ve hatadan münezzeh olan.
"Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, Azîz ve Hakîm olan Allah'ı tesbih eder
Es-Selâm (c.c.): Kullarına selâmet ve huzur veren.
"Allah onunla, rızasını izleyenleri selâmet yollarına iletir, onları izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola iletir."
El-Mü'min (c.c.): Kullarını gazabından emin kılıp emniyet veren.
"O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üsündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir."
El-Müheymin (c.c.): Kullarını devamlı gözetleyen ve himâyesinde tutan.
Kur'ân-ı Kerim'de, Haşr Sûresi 23. âyette geçer. (Yukarıda geçti.)
El-Âziz (c.c.): Mağlubiyet bilmeyen; güçlü ve tek gâlip olan.
"Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar Senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz Sen izzet ve hikmet sahibisin, dedi."
El-Cebbâr (c.c.): Hükmünü ve dilediğini hakkı ile yerine getiren. Kur'ân-ı Kerim'de, sadece Haşr Sûresi 23. âyette geçer.
El-Mütekebbir (c.c.): İzzet, şeref ve saltanatından dolayı ihtişamı ve büyüklüğünde tek olan. Kur'ân-ı Kerim'de, Haşr Sûresi 23. âyette geçer.
El-Hâlık (c.c.): Bütün mahlûkatı yoktan var edip yaratan. Kur'ân-ı Kerim'de, Haşr suresi 24. âyette geçer.
"De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gâyet iyi bilir."
El-Bârîu (c.c.): Eşyayı örneksiz yaratan, icat edip var eden.
"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nun'dur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir."
El-Musavvir (c.c.): Her şeye keyfiyetine göre sûret ve şekil veren.
"Ve seni dilediği bir sûrette terkib eden."
El-Gaffâr (c.c.): Kullarının günahlarını bağışlayan, mağfireti çok olan.
"Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi (olan Allah) üstündür, çok bağışlayıcıdır."
El-Kahhâr (c.c.): Her şeyi kahrı ile yok eden. Tek gâlip ve hâkim olan.
"O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan tek Allah'ındır."
El-Vehhâb (c.c.): Nimet hazineleri katında olan. Karşılıksız nimetlerini veren.
"Yoksa Azîz ve lutufkâr olan Rabb'inin rahmet hazineleri onların yanında mıdır!"
Er-Rezzâk (c.c.): Her mahlûkata ve kullarına ihtiyaçları olan rızkı bol bol veren.
"Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum. Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır."
El-Fettâh (c.c.): Kullarına rahmet, ilim, feyiz ve sır kapılarını maddeten-mânen açan.
"De ki: Rabb'imiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra aramızda hak ile hükmedecektir. O, en âdil hüküm veren, (her şeyi) hakkıyla bilendir."
El-Alîm (c.c.): Her şeyin başını ve sonunu, açık ve gizlisini kemâli ile en iyi bilen.
"Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi, 'Bunu sana kim bildirdi?' dedi. Peygamber, 'Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi' dedi."
El-Kâbid (c.c.): Dilediğinin nefsini, rızkını, ilmini ve feyzini alan ve onu tutan, sıkan ve daraltan.
"Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah'a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de, bolluk veren de Allah'tır. Sadece O'na döndürüleceksiniz." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Allah'ım, gazabından rızâna; cezalandırmandan affına sığınırım. Senden Sana sığınırım. Sana olan övgülerimi saymakla bitiremem. Sen kendi Zât-ı Ecelli A'lânı nasıl övmüşsen öylesin."
Bu güzel isimlerin mânâlarını açıklamaya şüphesiz lisân da yetmez, kelimeler de yetmez. Çünkü isimlerinin bazıları insanlara da verilse; Cenâb-ı Hakk'ın, insanlara verilen bu isimleri insanlara verilenlerden ayrı olarak Arapça "lâm-ı tarif" ile, yani "ال" / "el" takısıyla beraber O'na özel olarak kullanılır.
İnsanlara da "Kerim" ismi verilir ama O "el-Kerim"dir. Mutlak cömert olandır. Mutlak cömert olmak "el-Kerim" olmak, O'na özgüdür. İnsanlara da "Kadir" ismi verilir ama O, "el-Kadir"dir. Mutlak gücü her şeye yetendir. Mutlak kuvvet sahibi olmak O'na özgüdür. Bu yüzden O'nun bütün güzel isimleri tevhidin, O'nun ulûhiyetinin göstergesidir.
Esmâü'l-Hüsnâ'dan bazılarını, Türkçe'de ifade ettiği mânâlarının az bir kısmını aktararak, birer âyetle Cenâb-ı Hakk'ın dilinden aktarmaya çalışalım: Huvellahullezî lâ ilâhe illâhû (c.c.): O öyle Allah'tır ki, O'ndan başka ilâh yoktur.
Allah ismi, Cenâb-ı Hakk'ın bütün Esmâ-i Hüsnâ'sını içine alan hass isimdir. Lafza-i Celâl'dir. O'ndan başkasına ne hakikkat, ne de mecazi mânâda verilemez.
Allah ismi Kur'ân-ı Kerim'de, 114 sûrede, 1859 âyette, 2670 kez geçer. Yani Kur'ân-ı Kerim'i baştan sona hatmeden kişi Allah ism-i şerifini 2670 kez zikretmiş olur.
Diğer zamanlarda da Allah ismi ile zikretmek O'nun hass ismi ile O'nu anmak gereklidir.
"O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyendir, bağışlayandır." er-Rahmân (c.c.): Kullarına acıyıp merhametli olan.
Rahmân ve Rahîm isimleri rahmet kelimesinden türemiştir. Rahmân, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetini ifade eder, bütün yaratıkları kapsar. Rahmân ismi Rahîm isminden daha hususîlik ifade eder. Bu yönü ile Allah'ın Zât ismi olan Allah ismine yakındır.
"İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır."
Er-Rahîm (c.c.): Sonsuz merhamet sahibi olan. Rahîm ismi, Kıyâmet Günü'nde yalnız mü'minlere yöneldiğini ifade eder.
"(Resûlüm!) Kullarıma, Benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver."
El-Melik (c.c.): Bütün âlemlerin tek sahibi ve meliki olan.
"Çocuk edinmeyen, hâkimiyette ortağı bulunmayan, âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamd olsun, de ve tekbir getirerek O'nun şanını yücelt!"
El-Kuddûs (c.c.): Noksanlık ve hatadan münezzeh olan.
"Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, Azîz ve Hakîm olan Allah'ı tesbih eder
Es-Selâm (c.c.): Kullarına selâmet ve huzur veren.
"Allah onunla, rızasını izleyenleri selâmet yollarına iletir, onları izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola iletir."
El-Mü'min (c.c.): Kullarını gazabından emin kılıp emniyet veren.
"O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üsündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir."
El-Müheymin (c.c.): Kullarını devamlı gözetleyen ve himâyesinde tutan.
Kur'ân-ı Kerim'de, Haşr Sûresi 23. âyette geçer. (Yukarıda geçti.)
El-Âziz (c.c.): Mağlubiyet bilmeyen; güçlü ve tek gâlip olan.
"Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar Senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz Sen izzet ve hikmet sahibisin, dedi."
El-Cebbâr (c.c.): Hükmünü ve dilediğini hakkı ile yerine getiren. Kur'ân-ı Kerim'de, sadece Haşr Sûresi 23. âyette geçer.
El-Mütekebbir (c.c.): İzzet, şeref ve saltanatından dolayı ihtişamı ve büyüklüğünde tek olan. Kur'ân-ı Kerim'de, Haşr Sûresi 23. âyette geçer.
El-Hâlık (c.c.): Bütün mahlûkatı yoktan var edip yaratan. Kur'ân-ı Kerim'de, Haşr suresi 24. âyette geçer.
"De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gâyet iyi bilir."
El-Bârîu (c.c.): Eşyayı örneksiz yaratan, icat edip var eden.
"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nun'dur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir."
El-Musavvir (c.c.): Her şeye keyfiyetine göre sûret ve şekil veren.
"Ve seni dilediği bir sûrette terkib eden."
El-Gaffâr (c.c.): Kullarının günahlarını bağışlayan, mağfireti çok olan.
"Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi (olan Allah) üstündür, çok bağışlayıcıdır."
El-Kahhâr (c.c.): Her şeyi kahrı ile yok eden. Tek gâlip ve hâkim olan.
"O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan tek Allah'ındır."
El-Vehhâb (c.c.): Nimet hazineleri katında olan. Karşılıksız nimetlerini veren.
"Yoksa Azîz ve lutufkâr olan Rabb'inin rahmet hazineleri onların yanında mıdır!"
Er-Rezzâk (c.c.): Her mahlûkata ve kullarına ihtiyaçları olan rızkı bol bol veren.
"Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum. Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır."
El-Fettâh (c.c.): Kullarına rahmet, ilim, feyiz ve sır kapılarını maddeten-mânen açan.
"De ki: Rabb'imiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra aramızda hak ile hükmedecektir. O, en âdil hüküm veren, (her şeyi) hakkıyla bilendir."
El-Alîm (c.c.): Her şeyin başını ve sonunu, açık ve gizlisini kemâli ile en iyi bilen.
"Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi, 'Bunu sana kim bildirdi?' dedi. Peygamber, 'Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi' dedi."
El-Kâbid (c.c.): Dilediğinin nefsini, rızkını, ilmini ve feyzini alan ve onu tutan, sıkan ve daraltan.
"Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah'a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de, bolluk veren de Allah'tır. Sadece O'na döndürüleceksiniz." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)