Türk’ün tarihi ile alay etmek, geçmişini inkâr etmek ya da tartışmak gibi bir şey gerçekleşince, gerek içimizde, gerek dışımızda bir yığın kimseler yabancı sevdalısı, Türkün tarihinin düşmanı rolüne soyunurlar. Anlaşılan o ki Türk düşmanı olmak ya da Türkün düşmanlarının safında yer almak bu devirde pirim yapıyor.
Pirim yapan olaylardan en önemlisi de Ermeni meselesidir. Ermeni diasporasının ısrarla üzerinde durduğu, Ermenistan’da halkın da desteklediği, ayrıca dünya çapında lobi faaliyetleriyle destekledikleri, sözde soykırım mevzuu, Türk’ün düşmanlarının aynı safta buluştuğu bir saha olmaya başladı.
ABD Başkanı Obama bu konuda Ermenilerin fikrini desteklemekten yana açıklamalarda bulunmakta, Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimindeki adaylar bu fikri desteklemede, velhasıl konu Ermeni konusu olduğu zaman, müttefiklerimiz, komşularımız, stratejik ortaklarımız, hemen herkes Türk’ün karşısında yer almaktadırlar.
Müttefik ve stratejik ortak konumunda bulunan ülkelerin, aslında sahte dost ve müttefikler olduğunu halkımız gayet iyi bilmektedir. Hatta iktidar sahipleri dahi bunu bilemeyecek kadar cahil değiller. Ama anlamakta zorluk çektiğimiz, gün gibi meydanda olan bu mevzuda bile aymaz tavırlar sergilemeye devam edilmesi bizi derinden yaralamaktadır. Bu konuda ya bilemediğimiz çıkar hesapları, ya da idrak krizi yaşandığı meydandadır.
Yabancıların bizi linç etmek için, sözde soykırım yaftasıyla bir köşeye sıkıştırmak niyetinde oldukları bellidir. Ama maalesef milli bir duruş sergilemekten yoksun politikalar yüzünden gittikçe elimiz zayıflamakta, karşımızdaki blok gittikçe güçlenmektedir.
Yabancıların bu konudaki maksatları ve gayretleri meydandadır. Ancak İktidar partisine mensup bir milletvekilinin Ermenilerin fikrini destekleyip özür dahi dilemesi olayı farklı mecralara sürüklemekte ve Ermeni diasporasının elini güçlendirmektedir.
Hâlbuki bu sözde soykırım yalanında, Ermenilerin amacına ulaşması demek; Türkiye’nin bir yalana teslim olması manasına geleceği gibi, çok ciddi tehlikeler oluşacak, maddi ve manevi zararları görülecektir.
Görülebilecek zararları Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 26 Nisan Perşembe günkü Yeni Mesaj Gazetesindeki köşesinde dile getirmiştir. Yazısında şu önemli tespitlere yer vermiştir:
“Bu mesele, ucu ülkemizdeki vatandaşlarımıza da dokunacak bir hassasiyettedir. Türkiye bugün, sessiz kalmaya devam ederse yakın bir gelecekte “soykırımı” kabul etmiş sayılabilir. Bu, Ermenilerin 4T formülü olarak ifade edilen “tanıma, tanıtma, tazminat ve toprak” maddelerinin tanıma ve tanıtma aşamalarının gerçekleşmesi demektir ki, sıra Türkiye’nin tazminat vermesi ve Ermenilerin toprak taleplerinin karşılanmasına gelecektir.”
Düşünebiliyor musunuz değerli dostlar. Haklı olduğumuz bir davada bile geldiğimiz durum meydandadır. Biz susuyoruz, karşımızdaki herkes de Ermeni ağzıyla konuşmaya devam ediyor. Görünen o ki; Sıfır sorun politikası diye diye sıfırı tüketeceğe benziyoruz.
Pirim yapan olaylardan en önemlisi de Ermeni meselesidir. Ermeni diasporasının ısrarla üzerinde durduğu, Ermenistan’da halkın da desteklediği, ayrıca dünya çapında lobi faaliyetleriyle destekledikleri, sözde soykırım mevzuu, Türk’ün düşmanlarının aynı safta buluştuğu bir saha olmaya başladı.
ABD Başkanı Obama bu konuda Ermenilerin fikrini desteklemekten yana açıklamalarda bulunmakta, Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimindeki adaylar bu fikri desteklemede, velhasıl konu Ermeni konusu olduğu zaman, müttefiklerimiz, komşularımız, stratejik ortaklarımız, hemen herkes Türk’ün karşısında yer almaktadırlar.
Müttefik ve stratejik ortak konumunda bulunan ülkelerin, aslında sahte dost ve müttefikler olduğunu halkımız gayet iyi bilmektedir. Hatta iktidar sahipleri dahi bunu bilemeyecek kadar cahil değiller. Ama anlamakta zorluk çektiğimiz, gün gibi meydanda olan bu mevzuda bile aymaz tavırlar sergilemeye devam edilmesi bizi derinden yaralamaktadır. Bu konuda ya bilemediğimiz çıkar hesapları, ya da idrak krizi yaşandığı meydandadır.
Yabancıların bizi linç etmek için, sözde soykırım yaftasıyla bir köşeye sıkıştırmak niyetinde oldukları bellidir. Ama maalesef milli bir duruş sergilemekten yoksun politikalar yüzünden gittikçe elimiz zayıflamakta, karşımızdaki blok gittikçe güçlenmektedir.
Yabancıların bu konudaki maksatları ve gayretleri meydandadır. Ancak İktidar partisine mensup bir milletvekilinin Ermenilerin fikrini destekleyip özür dahi dilemesi olayı farklı mecralara sürüklemekte ve Ermeni diasporasının elini güçlendirmektedir.
Hâlbuki bu sözde soykırım yalanında, Ermenilerin amacına ulaşması demek; Türkiye’nin bir yalana teslim olması manasına geleceği gibi, çok ciddi tehlikeler oluşacak, maddi ve manevi zararları görülecektir.
Görülebilecek zararları Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 26 Nisan Perşembe günkü Yeni Mesaj Gazetesindeki köşesinde dile getirmiştir. Yazısında şu önemli tespitlere yer vermiştir:
“Bu mesele, ucu ülkemizdeki vatandaşlarımıza da dokunacak bir hassasiyettedir. Türkiye bugün, sessiz kalmaya devam ederse yakın bir gelecekte “soykırımı” kabul etmiş sayılabilir. Bu, Ermenilerin 4T formülü olarak ifade edilen “tanıma, tanıtma, tazminat ve toprak” maddelerinin tanıma ve tanıtma aşamalarının gerçekleşmesi demektir ki, sıra Türkiye’nin tazminat vermesi ve Ermenilerin toprak taleplerinin karşılanmasına gelecektir.”
Düşünebiliyor musunuz değerli dostlar. Haklı olduğumuz bir davada bile geldiğimiz durum meydandadır. Biz susuyoruz, karşımızdaki herkes de Ermeni ağzıyla konuşmaya devam ediyor. Görünen o ki; Sıfır sorun politikası diye diye sıfırı tüketeceğe benziyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Zekat verenler kurtuluşa ermiştir / 23.03.2025